๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ => Diğer Yazılar => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 01 Mayıs 2012, 15:38:32



Konu Başlığı: Havva bin Zeyd
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 01 Mayıs 2012, 15:38:32
BEKLEDİ O GÜNÜ SABIRLA, KARARLILIKLA HAVVA BİNT ZEYD (R.A)

Temmuz 2011 70.SAYI

Havva binti Zeyd (r.a) hicret öncesinde Müslüman olmuş ensardan bir hanımdır. Bedir Savaşı’nda şehit olan Rafi bin Yezid’in kız kardeşidir. Müslüman olmadan önce Kays bin Adiy’le evlenmişti. Sabit isminde bir oğulları vardı.
Kays yeni dine düşmandı ve Müslüman olan eşine de türlü eziyetler etmekteydi. Havva binti Zeyd (r.a) ise biat ederken verdiği söze sadık kalmakta kararlıydı. Bu uğurda eziyetler çekmekten de mücadele etmekten de kaçmıyordu, mücadele vereceği kişi eşi olsa bile.
Söz vermişti.
Söz verdiği an söz vermek nedir bilmişti.
Söz verdiği an kalbine yazılana sadık kalacaktı.
İşte şimdi birkaç adam söz veriyordu ve o söz uğruna ailesinden, şehrinden, hayatından geçiyordu.
İşte şimdi birkaç adam zamana karşı duruyordu.
Zamanın adı yalana çıkmıştı çünkü küfre çıkmıştı, zulme çıkmıştı.
Zamanın adı Yaratan’ına isyana çıkmıştı.
Zamanın adı karanlığa çıkmıştı.
Bu birkaç adama da sabır düşüyordu.
Çile düşüyordu.
Zamanın adı aydınlık olsun diye, adalet olsun diye.
Onlar da üstlerine düşeni yapıyorlardı.
Yaşamaları gereken neyse onu yaşıyorlardı.

BEKLEMEK ŞİMDİ


Kays eşine her türlü eziyet ve işkenceyi yapmakla kalmıyor ibadetlerini yapmasına da engel oluyordu. Bir müddet sonra daha da ileri giderek eski dinine dönüp putlara tapması için baskı yapmaya başladı. Havva (r.a) eziyetlere, hor görülmeye, hakarete uğramaya tahammül edebilirdi lakin bu baskıya nasıl dayanacaktı? Gönlünde uyanan iman aşkına nasıl engel olurdu? İbadetlerini yapmadan nasıl dururdu?
Bekliyordu, sabrediyordu.
Gün doğmadan neler doğardı?
Havva’nın (r.a) çektiği sıkıntılar Efendimiz’e (s.a.v) ulaştı. Efendimiz (s.a.v) çok üzüldü. Bir yandan bu hanımı nasıl kurtarabilirim diye düşünüyor bir yandan da onlara ulaşmak için fırsat bekliyordu.
Allah Rasulü (s.a.v) İslamiyet’in ilk yıllarında davasını anlatabilmek için Mekke’de kurulan panayırları dolaşırdı. Bu panayırlara farklı şehir ve kabilelerden insanlar gelirdi. Böylece Allah Rasulü (s.a.v) İslam dinini farklı bölgelere yayma fırsatı buluyordu.

Böyle günlerden birinde Zül-Mecaz Panayırı’na geldi. Medine’den gelen Kays’la karşılaştı. Havva’nın (r.a) sıkıntılarını geçirebilecek fırsat eline geçmişti. Kays’a güzel bir üslup, içten bir konuşmayla hitap etti. Yakın ilgi ve alaka gösterdi. Onu İslam’a davet etti. Kays kendince mazeretler ileri sürerek Hz. Muhammed’in (s.a.v) davetini reddetti. Şöyle diyordu: “Anlattıkların güzel, lakin savaş beni bu dine girmekten alıkoyuyor.”
Allah Rasulü (s.a.v) güzel sözlerle davete devam etti. Künyesiyle hitap etti: “Ya Eba Yezid, seni Allah’a çağırıyorum.”
Kays’ın kalbinde bir yumuşama ve Allah Rasulü’ne (s.a.v) karşı bir yakınlaşma oluştu, lakin kalbinin önüne perdeler gerdi; aynı mazeretleri ileri sürdü. Davete en azından şimdilik icabet etmeyeceğini gören Allah Rasulü (s.a.v) konuyu değiştirerek eşinin durumundan bahsetti: “Duyduğuma göre hanımına kötülük ediyormuşsun. Senin dinini terk edeli ona zulmediyormuşsun. Allah’tan kork, bana söz ver ve bir daha böyle yapma!”
Kays bu yumuşak tavır ve tatlı üsluptan etkilenerek şöyle dedi: “Ne hoş konuştunuz. Peki, söz veriyorum bundan sonra ona hayırla muamele edeceğim. Hoşlandığı şeyleri yapacağım.”

HER ZORLUKLA BERABER…

Kays Medine’ye döndükten sonra verdiği sözde durdu. Eşine şöyle dedi:
“Arkadaşın Muhammed’i gördüm. Benden senin hakkını korumamı istedi. Getirdiği din konusunda, o dinden dolayı sana zulmetmemem için benden söz aldı. Allah’a yemin ederim ki, ona verdiğim sözü yerine getireceğim. Sözümde duracağım. Sen artık istediğin gibi yaşayabilirsin. Senin din işin beni ilgilendirmez. Vallahi bundan böyle benden sana kesinlikle bir zarar gelmeyecektir. Benden eza cefa görmeyeceksin.”
Kays’ın davranışları gerçekten çok değişti. Önceden Müslüman olduğu için eşine her türlü hakaret ve işkenceyi yapıyorken şimdi ibadetine engel olmadığı, hakaretler etmediği gibi eşinin gönlünü hoş tutmak için de elinden geleni yapıyordu. Havva (r.a) artık daha önce gizliden gizliye yaptığı ibadetlerini açıktan yapmaya başlamıştı. Huzur ve mutluluk içinde Allah’a kulluğunu yerine getiriyor, eşinden de en ufak bir tepki görmüyordu.
Müşriklerden bazıları Kays’ı eşiyle, eşinin inancıyla ilgili tahrik etmek istediler: “Ya Eba Yezid, duyduğumuza göre karın Muhammed’in dinine tabi olmuş, değil mi?”
Kays da şu şekilde cevap verdi: “Ben ona kötü davranmamak ve ona engel olmamak için Muhammed’e söz verdim.”
Kays Allah Rasulü’ne (s.a.v) verdiği sözde duruyordu. Havva’nın (r.a) çektiği sıkıntılar artık sona ermişti.
O, sabrının ve kararlılığının mükafatını görmüştü.
İstediği Allaha kulluğunu rahatça yerine getirebilmekti.
Kulluk kapısı şimdi Allah Rasulü’nün (s.a.v) elleriyle açılmıştı.

Güzel günler başlamıştı Havva (r.a) için.
Her güzel günün daha güzeli olabilirdi.
Bu güzel günlerin daha güzeliyse Allah Rasulü’nün (s.a.v) Medine’ye teşrif edeceği gündü.
Şimdi Medine o günü bekliyordu.
Taşıyla, toprağıyla, inananlarıyla…

Elvida ÜNLÜ