๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ => Diğer Yazılar => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 02 Ağustos 2011, 11:58:36



Konu Başlığı: Fatıma bint Hattab
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 02 Ağustos 2011, 11:58:36
AĞABEYİNE KARŞI CESURCA DURDU; FATIMA BiNT HATTAB (R.A)

Haziran 2011 69.SAYI

KALBİNE YAZILDIĞI AN BENİM DE KALBİME YAZILDI İMAN

Fatıma bint Hattab (r.a) Hz. Ömer’in (r.a) kardeşidir. Amcasının oğlu Said bin Zeyd (r.a) ile evliydi.
Said (r.a) Mekke’de meşhur kılıç ustası Habbab bin Eret (r.a) ile arkadaştı. Habbab (r.a) İslam ile şereflenen bahtiyarlardandı. Sık sık Habbab’ın yanına giden Said (Allah onlardan razı olsun) arkadaşından yeni dine dair bilgiler alıyor, farkında olmadan bağlanıyordu. Nihayetinde kalbi mutmain olan Said (r.a) arkadaşıyla birlikte Allah Rasulü’ne (s.a.v) giderek Kelime-i şahadet getirdi, Müslüman oldu. Fatıma (r.a) da eşinin tebliğiyle tereddüt etmeden Müslüman oldu.
Artık karı koca Müslüman’dılar. Dinlerini birlikte öğreniyorlardı. Habbab (r.a) onları yalnız bırakmaz, evlerine gelir onlara yeni inen ayetleri öğretirdi. Peygamberi, peygamberin güzel ahlakını anlatırdı. Ancak genç çift Müslüman olduklarını gizliyorlardı. Çünkü Fatıma’nın ağabeyi Ömer o günlerde en azılı İslam düşmanlarındandı.

SEN’İ ÖLDÜRMEYE GELEN…

Gün geçtikçe İslam’a girenler, Müslüman olanlar artıyordu. Bu bağlanışlar gizliden gizliye de olsa müşrikler bunun farkındaydılar. Ve buna duyarsız kalmıyor, Müslümanlığın ilerlemesine engel olmak için ellerinden geleni yapıyorlardı.
Zayıf ya da güçlü fark etmiyor, her Müslüman’a durumuna göre türlü işkenceler ediyorlar, imanlarından vazgeçmelerini sağlamaya çalışıyorlardı. Fakat nafile tek bir kişi bile imanından vazgeçmiyordu.
Yeni dine karşı önlem almak isteyen müşriklerin ileri gelenleri Darü’n-Nedve’de toplandılar. Ömer de oradaydı. Neticede Peygamberimiz’i (s.a.v) ortadan kaldırmaya karar verdiler. Bu işi yapanı da büyük ödüller bekliyordu.
İşi büyük bir kızgınlık ve cesaretle Hz. Ömer (r.a) aldı. Evine gitti kılıcını kuşandı. Bir an önce işini yapmak istiyordu. Yolda Nuaym ile karşılaştı. Onu bu denli kızgın ve kararlı gören Nuaym merak ederek nereye gittiğini sordu. Ömer (r.a):
“Şu atalarımızın dinine hakaret eden ilahlarımıza karşı çıkan Muhammed’i öldürmeye gidiyorum” dedi. Nuaym da:
“Sen onu öldürmeden önce yakınlarına bak.” dedi. Ömer (r.a):
“Yakınlarımda ne var?” diye sordu.
Nuaym:
“Kız kardeşin ve enişten de Muhammed’e inananlardan.” dedi.
Ömer’in (r.a) kızgınlık ve hiddeti daha bir artmıştı. Muhammed’i sonra öldürürüm önce onları halledeyim diyerek kız kardeşinin evine yöneldi.
Bu arada Fatıma ve eşi, Habbab’dan (r.a), yeni gelen ayetleri öğreniyorlardı. Hz. Ömer gelince hemen ayet yazılı sahifeleri kaldırdılar. Habbab (r.a)  da bir yere gizlendi. Fakat Ömer okunanları duymuştu. Ne okuduklarını sordu. Said (r.a) bir şey okumadıklarını aralarında konuştuklarını söyledi. Ömer inanmıyordu.        Hiddet içinde bağırdı:
“İkinizin de Müslüman olduğunuzun haberi verildi bana.”
Fatıma (r.a) baktı ki ağabeyi her şeyi biliyor artık gizlenecek bir şeyin kalmadığını düşünerek Müslüman olduklarını haykırdı. İyice sinirlenen Ömer eniştesinin üzerine yürüdü, Fatıma (r.a) araya girince o da dayaklardan nasibini aldı.
Genç Müslüman çiftin her tarafları kan revan içinde kalmıştı. Ama zerre korku duymuyorlar imanlarını haykırıyorlardı.
Onların bu kararlı ve cesur duruşları Ömer’in (r.a) kalbine işlemeye başladı. Kız kardeşinin kanlar içinde kalmış yüzü merhamet duygularını harekete geçirdi. Sakinleşen Ömer (r.a) bir kenara oturdu ve “Ne okuyordunuz, görmek istiyorum” dedi. Fatıma (r.a) “Getirmem, onlara zarar verirsin” dedi. Ömer (r.a) zarar vermeyeceğine dair söz verdi.
O zamana kadar gizlenmiş olan Habbab (r.a) sahifelerle birlikte çıktı ve sükunet içinde ayetlerden okumaya başladı.
Okudukları Taha Suresi’nin ilk ayetleriydi.
“Taha Ey Muhammed! Kur’an’ı sana sıkıntıya düşesin diye indirmedik.
Ancak Allah’tan korkan kimse için bir öğüt olarak (indirdik.)
Yeri ve yüce gökleri yaratanın katından yavaş yavaş bir indirilişle (onu) indirdik.
O Rahman (kudret ve hakimiyyetiyle) Arş’a hakim oldu.
Bütün göklerde olanlar, bütün yerdekiler, bu ikisinin arasında ve toprağın altıda bulunanlar O’nundur.
Sen (Allah’a ettiğin dua ve zikirle) sesini yükseltirsen (bil ki Allah bundan müstağnidir). Çünkü O şüphesiz gizliyi de, gizlinin gizlisini de bilir.
Allah O’dur ki, kendisinden başka hiçbir ilah yoktur. En güzel isimler O’nundur.
(Habibim) Musa’nın (başından geçen hayat) hikayesi sana geldi mi?
Hani o bir ateş görmüştü de, ailesine: ‘Yerinizde durun, benim gözüme bir ateş ilişti, belki size bir kor getiririm yahut ateşin yanında bir yol gösterici bulurum’ demişti.
Ateşe vardığı zaman şöyle çağrıldı: ‘Ey Musa!’
‘Ben şüphesiz senin Rabbinim. Hemen ayakkabılarını çıkar, çünkü sen kutsal bir vadi olan Tuva’dasın.’
‘Ben seni seçtim, şimdi (sana) vahyolunacak şeyleri dinle.’
‘Şüphesiz ben Allah’ım, benden başka hiçbir ilah yoktur. Onun için bana kulluk et ve beni anmak için namaz kıl.’
‘Çünkü kıyamet muhakkak gelecektir. Onun vaktini gizli tutuyorum ki, herkes yaptığının karşılığını görsün.” (Taha, 1-15)

SEN’DE HAYAT BULUR

Ömer (r.a) dinledikçe yumuşadı. Onun bu halini gören Habbab (r.a) şöyle dedi:
“Ey Ömer, Rasulullah’ın yaptığı duadan istifadeni dilerim. Çünkü ben onun dün akşam ‘ya Rabbi İslam’ı Ebu Hakem bin Hişam veya Ömer bin Hattab ile kuvvetlendir’ diye dua ettiğini işittim.”
Ömer’in (r.a) içinde fırtınalar kopuyordu. İman doluyordu kalbine. Muhammed’i nerede bulabilirim diyebildi sadece. Erkam’ın evinde bulabileceğini söylediler. Kalktı oraya gitti. Kelime-i şahadet getirerek Müslüman oldu.
Hz. Ömer (r.a) kırkıncı Müslüman’dı ve onun Müslüman olmasıyla İslamiyet’te yeni bir dönem başlıyordu.
Müslümanlar onunla birlikte topluca Kabe’ye gittiler ve ilk defa topluca Kabe’de namaz kıldılar.
Şüphesiz bütün bu güzelliklere vesilen olan Fatıma’nın (r.a) inancında sabit, kararlı ve cesur duruşuydu. O, ağabeyinin o günkü hışmına karşı cesurca durdu. O kızgınlık ve gözü dönmüşlükle Ömer kız kardeşini öldürebilirdi. Eniştesinin canına kıyabilirdi.
Sonra Fatıma (r.a) eşiyle birlikte Medine’ye hicret etti. Ömrünün sonuna kadar da Müslümanca yaşadı.

Bir ağabeyin oldu senin.
Asırlara yazılan.
Asırlara adaletiyle yazılan
İmanıyla yazılan
Bir ağabeyin oldu senin.
Ağabeyinin kalbine iman seninle yazıldı.
Cesaretinle, kararlılığınla.
İman dedin başkası yok, sonrası yok.
Sonrası ölüm.
Sen ölüm dedin hayat oldu sonrası, hayatlar oldu.

Elvida ÜNLÜ