๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ => Diğer Yazılar => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 25 Nisan 2012, 16:41:36



Konu Başlığı: Erguvanlar sultanı; emir sultan
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 25 Nisan 2012, 16:41:36
Erguvanlar sultanı; emir sultan (k.s)

Haziran 2007 21.SAYI

Asıl adı Şemseddin Muhammed olan Emir Sultan, 1368 yılında Türkistan’ın Buhara şehrinde dünyayı teşrif eder. Büyük bir alimin oğlu olan Şemseddin ilim tahsiline baba ocağında başlar. Daha sonra Buhara’nın diğer ünlü ilim, fikir ve tasavvuf büyüklerinin ders halkalarında bulunarak gelişimini sürdürür. Küçük yaşlardan itibaren edindiği tasavvufi terbiye, gençlik yıllarına ulaştığında, akranlarına nazaran bir hayli yol kat etmesine vesile olur. Efendimiz’in (s.a.v) neslinden olması nedeniyle “Emir” denir ona. Yıldırım Beyazıt’ın damadı olduğu için de “Sultan” ismini alır ve Şemseddin Muhammed yerine “Emir Sultan” olarak hakikate susamış gönüllerde taht kurar.

Buhara’dan Bursa’ya giden yol

18 yaşındaki Şemseddin hac farizasını yerine getirmek için Seyyid Nimetullah ve Baba Zakir gibi mutasavvıflarla beraber kutsal topraklara doğru yola çıkar. Çok kısa bir süre önce babasını kaybettiğinden, haccını eda ettikten sonra Medine’ye yerleşmeye niyet etmiştir. Fakat kaderde onun için çizilen yol Anadolu topraklarından geçecektir. Medine’de kaldığı günlerde rüyasında Efendimiz (s.a.v) ve Hz. Ali’yi (r.a) yan yana otururken görür. Yanlarına gidip edeple diz çöktüğünde Hz. Ali (r.a) kendisine “Ey oğlum! Sana Cenab-ı Hak tarafından, ceddin Muhammed’in sünnetini takva yoluyla öğretmen için Rum iline gitmen işaret olundu. Yola çıktığında önünde ilerleyen nurdan üç kandil belirecek, o kandiller nerede gözünden kaybolursa orada kalacaksın. Mezarın da orada olacak” der. Bu rüyanın ardından Medine’ye yerleşme fikrinden vazgeçen Emir Sultan hac bitiminde hemen yola koyulur. Denildiği gibi üç kandilin rehberliğinde Karaman, Niğde, Isparta ve Kütahya üzerinden İnegöl’e oradan da Uludağ’ın eteklerindeki Bursa’ya varır. Bursa’ya geldiğinde kandiller kaybolur ve Emir Sultan artık burada yaşayacağını anlar. Niyeti inzivaya çekilmektir fakat üstün kişiliği ve genç yaşına rağmen sahip olduğu erdemler şehirde kısa sürede tanınmasını sağlar.

Osmanlı ordusuna hekimlik yapar

Emir Sultan’ın şehre geldiği günlerde Yıldırım Beyazıt Macarlar’la savaşmaktadır. İki taraf da güçlü olduğundan, haliyle kayıplar da büyüktür ve Türk ordusunun cerrah sıkıntısı vardır. O günlerde revirde hiç tanımadıkları bir genç ortaya çıkar. Görünüşe bakılırsa son derece mahir bir hekimdir bu genç. Hatta günün birinde Beyazıt’ın kolundaki yarayı sarar ve derin bir kesik olan yara Allah’ın izniyle tutkalla yapıştırılmışçasına iyileşir. Beyazıt sargıyı çözerken hayretler içerinde kalır. Zira sargı için kullanılan bez, hanımının nişanlıyken kendisine verdiği mendilin yarısıdır. Sultan işin sırrını öğrenmek ister ama esrarengiz genç yoktur ortalarda. Yıldırım’ın kolunu tedavi eden Emir Sultan’ın himmeti sadece bununla kalmayacak, Niğbolu Kalesi’nin fethinde de sürecektir. Osmanlı ordusunun tüm çabalarına rağmen bir taş dahi sökemediği kalenin kapısı, bizzat Emir Sultan tarafından açılacaktır. Ordu tam surlara yöneldiğinde kalenin kapısını açıp kendilerini içeri buyur eden Emir Sultan’ı gören padişah ise şaşkınlık içerisinde kalacaktır. Zira kapıyı açan kişi yarasını saran gençten başkası olmayacaktır.

Dergahta erguvan bayramı

Beyazıt’ın kızı Hundi Hatun’la evlenen Emir Sultan Hazretleri’nin ardı arkası kesilmeyen kerametleri sonucu namı iyice yayılır. Anadolu’nun çeşitli yerlerinden sayısız insan gelip, tam da erguvanların açtığı mevsimde etrafında toplanmaya başlar. Erguvanların rengarenk çiçekleriyle şehri sarması gibi, Emir Sultan’nın nazarıyla da insanların gönüllerini Allah aşkı sarar, kalplerde erguvan çiçekleri filizlenir adeta. Erguvanlarla şenlenen dergahından gönülleri kuşatan zikir ve dualar yükselir. Kalplerin huşua erdiği bu zamanda bir araya gelen insanlar “erguvan bayramı” demeye başlar bu kutlu buluşmaya. Emir Sultan Hazretlerinin son demlerine kadar süren bu adet; vefatından sonra da devam eder ve dört asır boyunca gönüllerin yeşermesine vesile olur. Erguvan bayramları, 1429 yılında 63 yaşındayken vefat eden Emir Sultan’dan Bursalılara kalan kıymetli bir miras olur.

Yeniden erguvan bayramı 

Bir dönem unutulan erguvan bayramı 2000 yılından beri Yerel Gündem 21 adlı sivil toplum örgütü öncülüğünde “Erguvan Şenliği” adı altında yeniden kutlanmaya başladı. Birçok etkinlikle beraber kutlanan şenlik kapsamında erguvan ağaçları dikiliyor, erguvan üzerine yazılan şiirler okunuyor, resim yarışmaları, fotoğraf sergileri, konser ve panayırlar düzenleniyor.

Rümeysa OĞUZ