๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ => Diğer Yazılar => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 22 Ağustos 2012, 15:22:11



Konu Başlığı: Efendimizi sevmenin fıtri yolu
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 22 Ağustos 2012, 15:22:11

EFENDİMİZ’İ (S.A.V) SEVMENİN FITRİ YOLU

Mayıs 2012 80.SAYI

Hanzade YÜCEL


Çocuklar yaradılışları gereği din duygusuna sahiptirler. Fıtrat olarak dine eğilimli olmaları anne babalara pek çok kolaylık getirir. 0-3 yaş döneminde etrafındaki her şeyi film rulosu gibi kaydeden çocuk 3-6 yaş döneminde bunları taklit eder. Ayrıca 6 yaşa kadar çocuğun din duygusunun geliştirilmesine ihtiyacı vardır. Dini motifler işlenirken “çocuk fıtratı” önemli bir yol göstericidir. Çocuk en çok sevgi ve şefkate ihtiyaç duyar. Manevi eğitimin sevgi ve şefkat örnekleri üzerine inşa edilerek başta Allah (c.c) sevgisi ve lütufları, Peygamber Efendimiz’in (s.a.v) çocuklara yaklaşımı ve engin şefkati, Kur’an-ı Kerim’in önemi üzerinde durularak temel oluşturulmalı.

Okul öncesi çağı çocuğu soyut kavramları anlamlandıramayacağından onun somut düşünme ve yüksek hayal gücü dikkate alınarak kıssalarla ve teşbihlerle Peygamber sevgisinden bahsederek eğitime başlamalı. “Çocuklarınızı şu üç güzel haslet üzere yetiştiriniz” buyuran Efendimiz (s.a.v), din eğitiminde temel almamız gereken başlıkları “Peygamber sevgisi, Ehl-i Beyti ve Kur’an sevgisi” (Kenzü’l-İrfan) olarak izah etmiştir.

EĞİTİMİN DİLİNİ TUTTURMAK EN BÜYÜK MESELE

Ebeveynlerin karşılaştıkları en büyük sorunlardan biri çocukla konuşurken eğitim diline ait mesajları nasıl kodlayacaklarıdır. Çocuğunuzun algı dünyasını ve kelimelerini keşfetmeye çalıştığınızda, onun kelimeleri ve kavramlarıyla konuştuğunuzda olay kolaylaşır. Aslında bütün mesele çocuğun algıda seçici olduğu-ilgisini çeken konularla konuşabilmektir. Yaratılan her şeye karşı sevgi beslemek, doğayı, hayvanları, insanları, çocukları her şeyi sevmek, paylaşmak çocukların ilgisini çeken konulardır. Özellikle “paylaşma” konusuyla 3 yaşında tanışırlar. “Paylaşmak güzeldir” derler ama kendi oyuncaklarını paylaşmaya gelince yan çizebilirler. Oyuncaklarını paylaşmayı öğrenmeyle başlayan bu eylem, yardıma ihtiyacı olan bir yaşlı teyzeyle harçlığını veya yemeğini bölüşmeye, arkadaşlarıyla olan her tür paylaşımlara kadar uzanabilir.

Sevgi ve yardımlaşmada en somut örnekler Efendimiz’in (s.a.v) çocuklara karşı davranış ve tutumlarından bahsetmektir. Peygamberimiz’i çok severiz. Çünkü Peygamberimiz insanlara Allah’ı tanıtmak ve sevdirmek için gönderilmiştir. Böylelikle insanların doğru ve güzel işler yapmasını sağlamıştır. Sadece insanları sevmemiş, yeri gelmiş bir dağ olan Uhud için “O bizi sever biz de onu” demiştir. Kuşu ölen bir çocuğa baş sağlığına gitmiştir. Askerleriyle savaşa giderken yol kenarında yavrularını emzirmekte olan anne köpeğe zarar gelmemesi için bir askerini görevlendirmiştir… O, sabahlara kadar secdede bizim için ağlamıştır.

EFENDİMİZ’İN ÇOCUKLARA DAVRANIŞINDAN ÖRNEKLER ALMALIYIZ

Çocukların kalbi de sevgi doludur. Kendilerinden büyük küçük bütün çocukları severler ve çok kolay iletişim kurarlar. Hayvanları, çiçekleri, çizgi film karakterlerini sever, arkadaş gibi görüp bağlanırlar. Efendimiz’i (s.a.v) anlatırken çocukların ilgileri üzerinden kurgular yapmalıyız. Olayların olumsuz yanlarından bahsederken dikkatli olmalıyız. Çocuk doğayı sever, güneşin ve ayın batışıyla, doğuşuyla ilgilenir, sorular sorarlar. Yol kenarındaki bir ağacın altında uyuyan köpekle oynamak isterler. Onlara köpeğin ısırabileceğinden söz etmek çocuk dünyasındaki hayvan sevgisini etkileyebilir. Uyuyan köpeği sevmenin tehlikeli olduğundan bahsetmek yerine köpeğin çok yorgun olduğu için uyuduğunu, uyandırılmaması gerektiğini, eğer rahatsız edilirse kızıp havlayabileceğini izah etmek gerekir.

Efendimiz namaz kılarken omzuna oturan torunlarını oradan indirmemiş, çocuk sıkılıp kendisi inene kadar secdesini uzatmıştır. Buradaki mesajların hikmetlerini düşünmek gerekir. Efendimiz’in (s.a.v) pek çok anlamlar barındıran davranışlarındaki bu mesajlardan birinin de çocuğun namazdan ve namaz kılandan soğumaması, aksine namazı bir oyun gibi görüp sevmesi ve bu eyleme katılmak istemesi olabilir diye düşünmeliyiz. Çocuk eğitiminde elimizdeki en kapsamlı ve etkili kaynak Efendimiz’in çocuklara karşı davranışlarıdır.

“ALLAH SENİ AKRANLARIN ARASINDA NASIL YÜKSELTTİ BİLİYOR MUSUN?”

Çocuklarımıza Efendimiz’i (s.a.v) seven insanlardan kıssalar anlatmak, bu sevginin kişiye kazandırdığı üstün özelliklerden bahsetmek din eğitimi ve bilinci kazandırmada etkili bir yoldur. Buna birkaç örnek verecek olursak; velilerden Bişr-i Hafi Hazretleri Peygamber yoluna olan sadakati konusunda şu bilgiyi nakletmiştir: “Rasul-i Ekrem’i (s.a.v) rüyamda gördüm. Buyurdular ki: ‘Allah seni akranların arasında nasıl yükseltti biliyor musun?’ ‘Hayır bilmiyorum, Ey Allah’ın Rasulü’ dedim. ‘Salihlere hizmet ettiğin, mümin kardeşlerine nasihat ettiğin, arkadaşlarına ve sünnetime uyanlara sevgi beslediğin ve benim sünnetime uyduğun için’ buyurdular.” (Kalplerin Keşfi)

Etkileyici bir kıssa da Cüneyd-i Bağdadi’den (k.s) nakledilir. Cüneyd-i Bağdadi (k.s), Efendimiz’in yoluna uymanın Allah rızasına kavuşmanın yolu olduğunu beyan eder. “Kimse, Allah’ın yardımı olmadan O’nun rızasına kavuşamaz. Allah’ın rızasına kavuşmanın yolu ise, Muhammed Mustafa’ya (s.a.v) ve onun yoluna uymaktır” demiştir. Benzer bir nakil de Ahmed b. Ebü’l-Havari’den gelir: Ebü’l-Havari, sünnete uymadan yapılan amelin etkili olmadığını ifade eder. (Kalplerin Keşfi) Peygamber sevgisinin yansımalarına işaret eden Sehl’e (r.a) göre ise, “Allah Teala’yı sevmenin alameti Kur’an-ı Kerim’i sevmektir. Allah’ı ve Kur’an’ı sevmenin alameti Hazreti Peygamber’i sevmektir. Rasul-i Ekrem’i (s.a.v) sevmenin alameti ise sünnetini sevmektir...”

PEYGAMBER AŞKIYLA ÇÖLÜ GEÇEN “YAVUZ SULTAN”

Yavuz Sultan Selim Han’ın Mısır’ı fethetmesiyle Osmanlı padişahları tüm Müslümanların da dini liderleri statüsüne yükselmişti. Mısır için sefer hazırlıkları ise rivayete göre Efendimiz’in (s.a.v) işaretiyle başladı. Yavuz Sultan Selim çölü geçmenin imkansızlığına rağmen bu müjdeyi rehber edinmişti. “Biz meşru bir hedefe, meşru vasıtalarla yürüyoruz. Önderimiz Peygamberimiz’dir, işaret ondan gelmiştir. Çöl inşallah geçilecektir, başka laf duymak istemeyiz!” diyordu.

Devlet adamları ve süvariler çölde ilerlerken, Sultan Selim Han bir ara atından indi. Sultanın atından inmesiyle bütün devlet adamları ve süvariler de atlarından indiler. Başta Sultan Selim Han olmak üzere bütün ordu çorak Sina Çölü’nde yürümekteydiler. Sultan Selim Han, büyük bir edep ve huşu içinde yürümekteydi. Sebebi sorulunca, “Önümüzde, Fahri Kainat Rasulullah Efendimiz Hazret-i Muhammed (s.a.v) yürümekteyken at üstünde gitmekten haya ederim” demişti. At üstünde bile aşılması mümkün olmayan kızgın çölde Efendimiz’in aşkıyla yürümüş, Mısır’ı fethetmişti.