Sahabi Hanımlar

Sahabi Hanımlar

Mayıs 2008 32.SAYI

Şahadeti en büyük saadet saydı; hz. Hansa (r.anha)

Dört oğlunu da aynı savaşta şehit veren Hz. Hansa (r.anha), “Ya Rabbi! Bana emanet ettiğin dört kahramanı, yine senin dinin uğruna feda etmiş bulunuyorum. Artık beni şehit anaları defterine kaydet. Benim için şehit anası olmak yeterli ikramdır” diyerek şehadeti en büyük saadet saymıştı.

Rasulullah Efendimiz’i (s.a.v) görmek ve onun sohbetini dinlemek şerefine eren hanım sahabilerden biri de Hz. Hansa’dır (r.anha). Asıl ismi Temadur bint-i Amr olan Hansa meşhur bir şaire olarak bilinir. Öyle ki İbn-i Esir (r.a) onun için şöyle söylemiştir: “Tüm ilim sahipleri, ondan önce veya sonra hiçbir kadının ondan daha güzel şiir yazmadığına ittifak etmişlerdi.”

Hz. Hansa (r.anha) öyle güzel şiirler ve mersiyeler yazardı ki; henüz Müslüman olmadan önce, kardeşinin ölümü üzerine yazmış olduğu mersiye tüm dinleyenlerin yüreğini yakmıştı. Fakat İslam ile şereflendikten sonra üzerine bir sükûnet gelmiş, teslimiyet timsali bir insan olmuştu. Müslüman olduktan sonra hayatında değişen pek çok şey oldu ama onun asıl değişimi özellikle ölülerin ardından mersiye yazmaya son vermesiyle anlaşılabilirdi. Çünkü o, Rabbü’l Alemin’in Bakara suresinde “Allah yolunda öldürülenlere ‘ölüler’ demeyin! Bilakis (onlar) hayattadırlar, fakat (siz) anlayamazsınız.” (Bakara, 154) buyurduğu üzere Allah yolunda ölenlerin şahadet makamına erdiğini çok iyi idrak etmişti. Bu ferasetle İslam yolunda şahadet mertebesine ulaşan dört çocuğunun ardından üzülmekten çok, erdikleri yüce makamın şerefi ile gurur duymuştu.

Hz. Hansa’nın dört oğlu vardı ve o, dört çocuğunu da Rabbü’l Alemin’in bir emaneti olarak görüyordu. En büyük temennisi evlatlarının Allah yolunda cihat ettiklerini görmekti. Nitekim bu dileğine Kadisiye Muharebesi’nde ulaşmıştı.

Oğullarıyla birlikte savaşa katıldı

Hz. Ömer’in (r.a) hilafeti esnasında İslam ordusu birçok yere fetihler düzenlemiş, Müslümanlar İran sınırına kadar ulaşmıştı. Hz. Ömer’in İran’ı fethedeceği haberini alan Hz. Hansa beklediği anın geldiğinin idraki ile oğullarını da yanına alıp gönüllü olarak sefere katılmıştı. Onun için evlatlarının Allah yolunda cihat ettiklerini görmek; bir annenin evladının mürüvvetini görmesinden daha kutsaldı çünkü. İşte bu heyecanı son noktasına kadar hisseden Hz. Hansa savaş meydanına ulaştıkları vakit çocuklarına şu sözleri söyledi: “Benim kahraman evlatlarım! Allah’a yemin ederim ki, O’ndan başka ibadet edilecek bir mabut yoktur. Siz aynı ananın ve aynı babanın çocuklarısınız. Ben kocama ihanet etmiş bir kadın olmadığım gibi, babanız da mazisi lekeli bir insan değildir. Hem ben, zorla değil kendi isteğimle İslamiyet’i kabul ettim. Ve yine kendi arzumla hicret ettim. Sizler işte böyle tertemiz bir maziye sahipsiniz.

Sizden; gireceğiniz savaşta bu asaletinize uygun bir cesaret ve kahramanlık bekliyorum. Din düşmanlarına ilk hücum eden sizler olmalısınız. Sizlerin arkada değil, daima en ön safta çarpıştığınızı görmeliyim. Çünkü bu harp, eski savaşlarımız gibi adi, basit çıkarlar uğruna yapılan çapulculuk ve yağmacılık hareketi değildir. Elleriyle yaptıkları putlara tapan, kız çocuklarını diri diri gömecek kadar vahşete devam eden putperestlere, doğruyu ve hakkı gösterme hareketidir. Kısaca bu cihatta emir Allah’ın, kumanda da Rasulullah Efendimiz’indir. Başka söze ne hacet?”

Bu konuşmaların ardından evlatlarına tek tek sarılan Hansa, bir anne için söylenmesi gerçekten de kolay olmayan şu sözleri ile evlatlarını savaş meydanına yolladı: “Ya İslam’ın zafer bayrağını Kadisiye’de dalgalandıracaksınız yahut da din uğruna şehit olduğunuzu duyacağım!”

Bu sözler ile şevklenen çocuklar, savaş meydanında büyük kahramanlıklar sergilediler. Annelerinin şiirlerini okuyarak diğer mücahitleri de coşturdular. Sonunda zafer Müslümanların oldu ve Hz. Hansa’nın dört evladı da Kadisiye Muharebesi’nde şehit düştü.

Müslümanlar bir yandan zaferin coşkusunu yaşarken diğer yandan da şehitlerinin üzüntüsünü duyuyorlardı. Tüm yüreklerde bir gelgit hüküm sürüyordu adeta. Şehitlerin haberlerini ailelere bildiriyorlardı. Hz. Hansa’ya haber verme sırası geldiği vakit, haberi vermeye gelenler gerçekten zor anlar yaşadılar. Çünkü bir anneye dört evladının birden şehit olduğu haberi ulaştırılacaktı. Haberi vermeye gelen kişi tüm metanetini toplayarak Hz. Hansa’ya dört oğlunun şehit olduğunu söyledi. Hz. Hansa’nın feryat ve figan içerisinde kendini kaybetmesini beklerken; onun verdiği cevap tüm endişeleri geriye atacak nitelikteydi.

“İslam’ın bir zaferi için dört oğlum feda olsun!”

Öyle bir cevaptı ki bu; o an verilmişti ama tüm asırlara söylenmiş gibi idi. Öyle bir cevaptı ki; annemizin sesi adeta dalga dalga yayılıp tüm Müslümanların kulaklarını ve gönüllerini titretti. Öyle bir cevaptı ki; her harfi teslimiyeti, sabrı ve tevekkülü anlatır gibi idi. Şöyle diyordu Hansa: “İslam’ın bir zaferi için dört oğlum feda olsun!”

Ardından ellerini semaya kaldıran annemizin dudaklarından şu dua döküldü: “Ya Rabbi! Bana emanet ettiğin dört kahramanı, yine senin dinin uğruna feda etmiş bulunuyorum. Artık beni şehit anaları defterine kaydet. Benim için şehit anası olmak yeterli ikramdır.”

Metaneti, tevekkül ve teslimiyeti ile tüm annelere örnek olan Hz. Hansa 646 yılında dünyasını değiştirdi. Rabbimiz mekanını evlatlarının yanı, duasını kabul ve yaşantısını bizlere örnek eylesin…

Rümeysa OĞUZ
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın