๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ => Diğer Yazılar => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 19 Ekim 2011, 12:10:07



Konu Başlığı: Çocuk
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 19 Ekim 2011, 12:10:07
Çocuk

Ocak 2009 40.SAYI

SIR SAKLAMAYI BİLEN ÇOCUK; HZ. ESEN (R.A.)

Her yıl en uzun gece gökyüzünde şenlik düzenlenir. Bu sene de her yıl olduğu gibi yıldızlar hazırlıklara başladı. Şenşen yıldız şarkılar söyledi. Minik yıldızlar oyunlar oynadı. O sırada uygun bir yerde Tintin yıldız, Şenşen yıldızın yanına geldi ve “Sana bir şey söylemek istiyorum ama kimseye söyleme, bu bir sır” dedi. Şenşen yıldız; “En güzel huy sır saklamasını bilmektir” dedi. Şenşen sırrını Tintin yıldızın kulağına söyledikten sonra gökyüzünde bir tur attı.  Aydede’nin yanına geldi ve ona “Sizlere sır saklamayı bilen çocuğun hikâyesini anlatayım mı?” diye sordu. Böylece Şenşen yıldız söze başladı.

Efendimiz (s.a.v) Mekke’den Medine’ye göç etmişti. Onun gelişini duyan Medineli çocuklar sevinçle; “Muhammed geldi!..” diye bağırıyorlardı. Nihayet Efendimiz (s.a.v) ile Hz. Ebu Bekir (r.a) göründüler. Medineliler adeta Efendimiz’e hizmet etmek için birbirleriyle yarışıyorlardı. O’nu karşılamaya gelenler arasında Hz. Enes’in annesi de vardı. Çok üzgündü çünkü hizmet için elinde verebilecek hiçbir şeyi yoktu. Tek varlığı, oğlu Enes’in (r.a) elinden tuttu. Efendimiz’e gelerek; “Benim sizlere yardım edecek bir şeyim yok. Bu oğlum sizlere hizmet etsin” dedi.

Peygamberimiz (s.a.v) onun arzusunu kabul etti. Hz. Enes (r.a), Medineli çocuklar içinde en şanslısı oldu. Çünkü O’nun yanında terbiye oluyordu. Bir gün Hz. Enes’in Efendimiz (s.a.v) ile ilgili hatıralarını anlatırken şöyle dediğini duymuştum; “Çocuklarla birlikte oynuyordum. Efendimiz (s.a.v) olduğumuz yere geldi. Bize selam verdikten sonra elimden tutarak beni bir işe gönderdi. Ben, O’nun emirlerini yerine getirdikten sonra eve döndüğümde annem Ümmü Süleym neden geciktiğimi sordu. ‘Peygamberimiz beni bir işe gönderdi’ deyince ‘Ne işi?’ diye sordu. Ben de, ‘sırdır’ diyerek söylemedim. Annem benim bu tavrımı çok beğendi ve; ‘Oğlum, Rasul-i Ekrem’in sırlarını iyi sakla!’ dedi!”

Bütün yıldızlar küçük Enes’in bu davranışını çok sevmişti. O sırada Tintin yıldız, Şenşen yıldıza göz kırptı. Sonra doğruca gökyüzündeki yerlerini aldılar. Bütün yıldızlar gibi… Ama sırlarını da yanlarına almayı unutmadılar. Zaten kimseye söylememişlerdi. Şimdi siz de bu sırrı merak ettiniz değil mi?

AYIN DUASI

Allah’ım gönlümde olanı hakkımda hayırlı eyle, hakkımda hayırlı olana gönlümü razı eyle.

BETÜL BİLİR / AKSARAY



Fıkra

BOŞ DEFTER

Bir anne okula giderken çocuğuna, “Öğretmenin ne yaptıysa onu defterine yaz” demiş. Çocuk “peki” demiş. Okul dönüşü annesi defterine bakmak istemiş. Defterin bomboş olduğunu görünce “Neden defterine bir şey yazmadın?” diye sormuş. Çocuk “Annecim öğretmen tahtadakileri silince ben de defterdekileri sildim” demiş.


UÇAN HALI DÜNYAYI GEZİYOR

Merhaba çocuklar ben Uçan Halı. Hepinizin bildiği gibi kanatlarım olmadığı halde bir kuş gibi uçarım ben. Dağı taşı ovaları gezerim. Uzun yıllar hatta asırlar önce İstanbul semalarında uçuyordum. O sırada Kanuni Sultan Süleyman’ı gördüm. Mimar Sinan’ı huzuruna çağırdı. Ona; “Ey koca mimar! Batı’da gittiğimiz en uç ilimiz Saraybosna’ya öyle bir köprü yaptırasın ki, bu güne kadar eşi benzeri görülmeye…”  diye emir verdi. Böylece Mimar Sinan, Bosnalı kalfası Hayrettin Ağa ile Mostar Köprüsü’nü inşa etti.

Yakın bir zamanda Bosna Hersek’e gitmiştim. Her gidişimde Mostar köprüsünü ziyaret ederim. Bana anılarını anlatırken şöyle dedi: “Neredeyse dört buçuk asırlık bir ömrüm var. bu zaman içinde hem sevindim hem üzüldüm. En çok üzüldüğüm an Sırplılar tarafından 9 Kasım 1993 günü top darbeleriyle yıkıldığım gün oldu. Dev taşlarım anılarımla birlikte Neretva nehrinin sularına gömüldü. Aradan yıllar geçti. Savaş bitince köprünün yeniden inşaatı başladı. Dalgıçlar orijinal taşlarımı nehir yatağından bulup vinçlerle çıkardı. Böylece hizmetime 2004’te geri döndüm. Savaş bitti ama savaşın izleri hala devam ediyor. Hırvatlar nehrin batısında, Müslümanlar ise doğusunda yaşıyor…”

Mostar Köprüsü’nün anlattıkları insanlık adına utanç vericiydi doğrusu. Ama ben yine de gelecek güzel günlerin hayalini paylaştım onunla ve yanından ayrıldım. Ve bir sonraki menzilime ulaşmak için gökyüzüne doğru süzüldüm.

Sevgili arkadaşlar! Bundan sonra sizinle birlikte birbirinden güzel mekanlara gideceğiz. Arkadaşınız Uçan Halı’yı takip etmeye devam edin; çünkü gittiğim yerlerde macera bizi bekliyor olacak!

Kadriye BAYRAKTAR