๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ => Diğer Yazılar => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 17 Ekim 2011, 16:24:44



Konu Başlığı: Çocuk
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 17 Ekim 2011, 16:24:44
Çocuk

Şubat 2009 41.SAYI

İLK ÖGRETMEN SAHABi MUS’AB B. ÜMEYR (R.A)

Gece olmuş, Aydede gökyüzünde dolaşmaya çıkmıştı. Bir köşede oturmuş bir yıldız gördü. Elinde bir şeyler okuyordu. Aydede duyduğu sesin minik bir yıldıza ait olduğunu anlayınca; “Gecenin bu saatinde ne yapıyorsun?” diye sordu. Minik yıldız; “Kur’an öğreniyorum” dedi. Aydede gülümsedi ve “Yüce Kur’an’ı bizlere öğreten Efendimiz’in (s.a.v), Musab b. Ümeyr’i İslam dini öğretmesi için gönderdiği ilk öğretmen olduğunu biliyor musun?” diye sordu. Minik yıldız “Hayır” dedi ve Aydede anlatmaya başladı:

“Medineli bir gurup Müslüman olunca Efendimiz’e (s.a.v) ‘Ya Rasulallah! Bize Allah’ın kitabını öğretecek, İslam dinini anlatacak bir kimse gönder…’ diye mektup yazdılar. Bunun üzerine Efendimiz (s.a.v) Mus’ab bin Umeyr’i (r.a) yanına çağırdı. O Kureyş’in asil ve zengin bir ailesinden geliyordu. Eğitimli, terbiyeli, nazik ve güler yüzlü bir gençti. Efendimiz Müslümanlara öğretmen olarak onu uygun buldu. Böylece Medine’ye ilk hicret eden sahabi de Mus’ab b.Umeyr oldu. Müslümanlar onu sevinçle karşıladılar. Medine’de çok büyük bir hizmet etti. Neredeyse İslam’ın duyulmadığı ev kalmadı.”

Minik yıldız Aydede’yi gözlerini kırpmadan dinledikten sonra; “Ben de bir an önce Kur’an öğrenmek sonra da öğretmek istiyorum…” dedi. Aydede gülümsedi. O zaman yeryüzünde bütün çocuklar da gülümsedi.

Fıkra

DAĞI GÖRDÜN MÜ?

Temel ile Dursun sahilde dolaşmaya çıkmışlar. Temel durmuş, etrafa bakarak; “Ula Dursun! Karşıdaki dağı görüyor musun ne güzel” demiş. Dursun temele dönüp “Ağaçlardan göremiyorum” demiş.

Duamız

“Ey Rabbim! Beni ve soyumdan gelecekleri namazı devamlı kılanlardan eyle. Ey Rabbimiz duamızı kabul et!”
(Hz. İbrahim’in (a.s) duası)

Uçan halı dünyayı geziyor

Merhaba arkadaşlar! Bu ay sizler için dağı taşı aştım, bulutlarla yarış edip Erciyes Dağ’ına vardım. Dağ bembeyaz elbise giyinmişti sanki. Çocuklar anne babalarıyla kayak yapıyordu. O güzel kristal karın üzerinde çocuklarla birlikte ben de kaydım. Derken Erciyes Dağ’ı ile tanıştık ve güzel bir sohbet ettik. Kendinden şöyle bahsetti: “Benim yüksekliğim neredeyse 4 bin metreyi bulur. Yüzyıllar önce volkanik bir dağdım. Benden çıkan lavları rüzgâr kardeş alıp gitti. Lavlarımı Ürgüp ve Göreme’ye kadar götürüp peri bacalarını bile oluşturdu. Eğer yazın ortasında kar görmek isterseniz beni bulabilirsiniz. Yazın ortasında beyaz bir şapka gibi tepemin üzerinde durur kar kütlesi. Bu durum insanlara ilginç geldiği için ziyaret edenim de çok olur…”
Erciyes Dağ’ı ile uzun bir sohbetin ardından yeniden uçmaya başladım. Bir de baktım ki Kayseri ilinin ortasına gelmişim. O sırada Seyyid Burhaneddin Hazretleri’nin türbesini gördüm. Ziyaretine gidip, dualar ettim. O aynı zamanda Hz. Mevlana’nın hocasıdır. Bu ziyaretin ardından tekrar yola koyuldum. Bulutlara yoldaş oldum, kuşlar ile arkadaşlık yaptım. Derken bir başka yere doğru uçmaya devam ettim. Eğer nereye gittiğimi merak ediyorsanız mart ayındaki maceralarımı bekleyin!

Kadriye BAYRAKTAR