๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ => Diğer Yazılar => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 17 Aralık 2011, 16:59:56



Konu Başlığı: Çocuk
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 17 Aralık 2011, 16:59:56
Çocuk

Mart 2008 30.SAYI

Kalemle yazmayı öğreten; İdris Peygamber (a.s)

Sevgili çocuklar elinizden düşürmeyip okula giderken yanı başınızda bulduğunuz sadık dostunuz kalemle tanışmak ister misiniz? Bu gün sizlere medeniyetin temelini atan, ilk defa kalemle yazı yazmayı öğreten bir peygamberin hayatını anlatmak için buradayım. Ben onun vesilesiyle insanoğluyla tanıştım. İdris (a.s) yazı yazmayı öğrettiği gibi fizik, kimya ve tıp ilimlerinin de temelini attı. Bilgili ve güzel ahlak sahibiydi. Onun maharetleri arasında bir de terzilik vardı. İnsanlar o zamana kadar hayvan derilerinden giysiler giyerken İdris (a.s) insanlara birçok yenilikler kazandırdı.

Hiç unutamayacağım günlerden biriydi. İdris (a.s), eline sivri uçlu sert bir şey aldı ve ona bir ip tutturdu. Bir kumaş parçası bulup üçünü yan yana koydu. İğne iplik derken kumaşı dikmeye başladı. Kolları olan, önden düğmeli bir şey çıktı ortaya. Adına ister gömlek deyin ister elbise, İdris (a.s) diktiği giysiyi üzerine giydi ve dışarı çıktı. Görenler elbisesine hayran oldu. Çünkü o zamana kadar iğne iplikle bir şey dikmesini bilmiyorlardı. Kısa zamanda İdris (a.s), onlara da terziliği öğretti. Gün geçtikçe insanlar çoğalıyor, ihtiyaçlar artıyordu. Okuma yazma bilenler de çoğalmıştı. Terzilik de ilerlemişti. Derken insanlar toplu yaşamaya başladılar. İdris (a.s), onları bu konuda da yönlendirdi. Ve ilk defa şehirleşme tarihine adım atılmış oldu. En az yüz tane şehir kurdu.

İdris’in (a.s) yenilikleri, medeniyete katkıları saymakla bitmez. Bütün bu güzelliklerin yanında İdris’in (a.s) asıl görevi peygamberlikti. Kavmini putlara tapmayıp Yüce Allah’a itaate davet etti. Fakat kavmi onu, yalanladı. İdris (a.s) ise sabırla kavmini yanına çağırıp Yüce Allah’ın emirlerine sarılmalarını, şeytana uymamalarını söyledi. Onun davetine çok az kişi inandı. Sonunda bütün bu isyanların karşılığı olarak yüce Allah’ın Kabil oğullarını ve onlara yaklaşanları azaba uğratacağını bildirdi. Böylece İdris (a.s) inananlarla birlikte ülkesini terk etti. İsyan edenler hayatlarına çok kötü bir sonla veda ettiler.

Fıkra

Nasrettin hoca ormanda

Bir kış günü Nasrettin Hoca ormana gitmiş. Eşeğini de bir ağaca bağlayıp hangi ağacı kessem diye dolaşmaya başlamış. Ancak tam o sırada kışın açlıktan bir lokma et bulamayan kurt, eşeğini yemiş. Sonra da hızla yokuş yukarı kaçmaya başlamış. Biri ormanda kurdun yaptıklarını görünce, “Hoca yetiş! Kurt eşeğini yedi, kaçıyor!” diye bağırmaya başlamış. Hoca bir eşeğin kemiklerine, bir de kaçıp giden kurda baktıktan sonra “Boşuna yorulmamayım. Olan oldu! Hiç olmazsa tok kamına yokuş yukarı kaçan kurdun keyfini bozmayayım” deyip işine devam etmiş

Bilmeceler

1- Uzun kuyu, gümbür gümbür suyu.

2- Uzun uzun dervişler, akşam bize gelmişler. Bir horoncuk tepip, yemecik yemişler. Kemençesiz gitmişler.

3- Uzun uzun uzanır, yeşile boyanır. Arşa kadar uzanır.

4- Mesel mesel mal mesel. Dil oynar damak keser.

5- Mini mini, küçük sini.

Yeryüzüne yapılan ilk ev

Adım Kabe. Mekke’de Peygamber’in doğduğu şehirdeyim. Hac zamanı gelince dünyanın dört bir yanından Allah’ın misafirleri gelir, benim etrafımda Allah’ı zikrederek dönerler. Hacı adayları beni görmek için yanıp yakılırlar. Gözyaşları içinde dualar ederler… Beni bu kadar sevmelerinin bir değil birçok sebebi var. Her şeyden önce ben dünyada Allah için kurulan ilk evim.

Adem, şeytanın sözüne kanıp cennetten ayrılmak zorunda kaldığı için çok üzülmüştü. Beş değil, on değil kırk yıl boyunca Allah’ın kendisini affetmesi için göz yaşı döktü. İşte bu ağlayış bir gün meleklerinde duasıyla Allah katından duyuldu. Allah Adem’e müjdeli bir haber gönderdi. Ona bir ev yapmasını ve o evi tavaf etmesini söyledi. Bunun üzerine Adem beni inşa etmek için beş ayrı dağdan taş getirdi. Lübnan, Hıra, Tur-i Sina, Cudi, Tur-i Zeydun isimli dağlardan getirilen taşlarla temelim atıldı.

Aradan yıllar geçti. Duvarlarım yıprandı. O yıllar İbrahim peygamber olmuştu. Oğlu İsmail ile birlikte beni tekrar yaptılar. Zaman su gibi akıp giderken insanlar, Allah’ı bırakıp putlara tapmaya başladılar. Benim içimi de çeşit çeşit putlarla doldurdular. Ne zamanki en son peygamber Hz. Muhammed (s.a.v) yeryüzünü şereflendirdi, işte o zaman içimdeki bütün putlar bir bir temizlendi. En mutlu olduğum an Peygamber’i gördüğüm andı. Şimdi ise genç yaşta dünyanın dört bir yanında beni ziyarete gelen Müslümanları görünce oluyorum. Her yıl hac mevsiminde Müslümanlara Hac farizasını yapmak için Allah’ın evini ziyarete geliyorlar. Belki bir gün sizler de beni ziyarete gelenler arasında olursunuz. O zaman daha güzel tanışmış oluruz.

Kadriye BAYRAKTAR