Çocuk

Çocuk

Ağustos 2008 35.SAYI

Kedilerin babası; ebu hureyre

Benim adım Minnoş. Biz kediler evlerde yaşamayı çok severiz. Sıcak sobanın yanı başında mışıl mışıl uyumak en büyük zevkimizdir. Nerede bir lokma bulursak orada miyavlar dururuz.

Bu gün sizlere sahabe döneminde yaşamış olduğum bir hatıramı anlatacağım. Mekke şehrinde Abdurrahman b. Sahr adında değerli bir zat vardı. Kedileri çok severdi. Sokağa atılmış yaralı kedileri görür görmez sahiplenirdi. Elinde bir lokma ekmek mi var, onu bizimle paylaşırdı. Onun karnı doyunca bizim de karnımız doyar, o aç kalınca biz de aç kalırdık. Ne zaman karnımız acıksa bütün kediler toplanır onun evinin yolunu tutardık.

Bir gün yine arkadaşlarımla birlikte onun yanında, verdiği yemeklerden afiyetle yiyorduk. Tam o sırada Peygamberimiz (s.a.v) geldi ve bizi gördü. Abdurrahman b. Sahr’ın, Peygamberimiz’i görünce eli ayağına dolaştı. Efendimiz onun bu durumuna gülümseyerek şöyle dedi: “Ebu Hureyre” (kedilerin babası.) O zaman o da gülümsedi. Bu isim hem onun hem de bizim hoşumuza gitmişti. Böylece Abdurrahman b. Sahr’ın ismi Ebu Hureyre olmuştu.

Ebu Hureyre çok değerli bir sahabiydi. Müslüman olduktan sonra Hz. Peygamber’in (s.a.v) vefatına kadar kendisini onun hizmetine adamıştır. Rasulullah’ın (s.a.v) mescidinde sadece ibadet ve ilimle meşgul olan Ehl-i Suffe öğrencilerinin en önde gelenidir. Onun için de kendisinden yaklaşık 5374 hadis rivayet ettiği bilinmektedir. Ebu Hureyre Peygamberimiz vefat ettikten sonra onun sünnetine sımsıkı sarılmıştır. İnsanların akıl danışıp öğüt aldığı bir kimse olmuştur. 78 yaşında iken Medine’de vefat etmiştir.

Kara bulutlar neden olur?

Öğretmen hayat bilgisi dersinde bulutların yeryüzündeki suların buharlaşmasından oluştuğunu anlatır. Sonra ön sıralarda oturan öğrencilerden birine şu soruyu sorar: “Oğlum, kara bulutlar neden olur?” Çocuk bir müddet düşündükten sonra şu cevabı verir: ”Kirli sulardan olur öğretmenim!..”

Bilmeceler

1-Ağız içinde dil, arifsen bil.
2- El eker dil biçer.
3-Yük üstünde yarım çörek.
4- Uzaktan baktım aktaş gibi,yanına vardım sütlaç gibi.
5- Hak Teala ne hoş yaratmış, bir yeşil dal üstüne. Kenarı zil varak, ortası altın varak.

Eyüp sultan camii

Merhaba çocuklar, ben Eyüp Sultan Camii. Adımı Peygamberimiz’in arkadaşı olan Eyüp Sultan Hazretleri’nden aldım. Eyüp Sultan Hazretleri, Efendimiz Mekke’den Medine’ye göç edince gönlünün ve evinin kapılarını açarak onu altı ay misafir eden sahabidir.

İstanbul Bizanslıların elinde iken İslam orduları çeşitli dönemlerde bu güzel şehri kuşatmış fakat zafer nasip olmamıştır. Eyüp Sultan 80 yaşını geçmesine rağmen İstanbul seferlerinden birine katılır ve sonunda şehit olma muradına erer. Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u 1453 yılında fethedince ilk işi bu sahabinin kabrini aramak olur. Hocası Aksemseddin’in yardımıyla da bulur. Hemen peygamber dostu için bir türbe, yanına da beni yaptırır. İşte bu yüzden adım Eyüp Sultan Camii oldu. Ondan sonra gelen birçok padişah türbe ve camilere çok hürmet gösterdiğinden bakım ve onarımım için ellerinden geleni yaptılar. Onları gayretleri ile bu güne kadar sapasağlam gelebildim.

Günümüzde binlerce kişi ülkemizin çeşitli yerlerinden bu kutlu sahabiyi ziyarete geliyor. Ben de onları en güzel şekilde ağırlıyorum. Çünkü cami demek Allah’ın evi demektir. Allah’ın evine gelen konuklar da en güzel şekilde ağırlanır. Bir gün Eyüp Sultan’ı ve beni ziyarete gelmek isterseniz sizi ağırlamaktan sevinç duyarım. Bu arada, Eyüp Sultan türbesinin çevresinde 33 sahabe daha var; gelmek isteyenlere duyurulur.

Kadriye BAYRAKTAR
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın