๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ => Diğer Yazılar => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 25 Ocak 2012, 12:28:38



Konu Başlığı: Bir tefekkür mevsimi sonbahar
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 25 Ocak 2012, 12:28:38
Bir tefekkür mevsimi sonbahar...

Kasım 2007 26.SAYI

Her mevsimin kendine özgü güzellikleri vardır lakin sonbahar bir başkadır. İlkbahar gibi neşe, coşku ve eğlence vaat etmez. Yemyeşil yapraklar, beyaz çiçekler, gülün ter-ü taze kokusu yoktur onda. Bir eylül bulutuyla düşer yola sonbahar. Sararan yapraklar bir bir düşerken toprağa, hüzün yüklü çehresiyle tabiatın rengini değiştirir. Sonbaharla baharın beli bükülür. Çocukluk ve gençlikten sonra ihtiyarlık vaktinin gelişini hatırlatır; bir tefekkür mevsimidir sonbahar…

Ahmet Paşa, “Nedir bu fasl-ı hazân dediğin nazar kıl kim. / Dü-mûy şekli gibi gösterir sana elvan…” beyitinde hazan mevsiminin renkleri boz gösterdiğini söyler. Saçına ak düşmüş insana benzetir doğayı. Zira sonbaharda tabiatın renkleri, yaşlanan insanın saçının ağarması gibi sararıp solar.

Göç eden kuşlarıyla firakın habercisidir sonbahar… Onun için hüzün mevsimi denmiştir. En çok da bu özelliğiyle sevilmez ya sonbahar. Ayrılık sözünü duyan her canlının kalbi titrer. İçi burkulur, bir anda rengi solar.
“Siz gurbettesiniz” diyen tabiatın suskun sedasıdır. Sonbaharın kararsız rüzgarıyla savrulan yapraklar, gurbet türküleri söyler. Düşen her yaprak Mevlana’nın lisanıyla; “Topraktan biten güller solar gider, gönülden biten güller ise devamlıdır!” der adeta.

Erzurumlu İbrahim Hakkı hazretleri Marifetname adlı eserinde insanoğlu ile mevsimler arasında bir bağ kurar. İnsanın çocukluğunu bahara, gençliğini yaza, olgunluğunu sonbahara, ihtiyarlığını ise kışa benzetir. Ona göre sonbahar, olgun insanı temsil eder.

Ebedi alemin habercisidir sonbahar

Baharın neşe ve sevincinin, yazın aldatıcı güzelliklerinin, nihayetinde dünya hayatının geçici olduğunu haber verir. İnsanın gaflet uykusundan uyanıp hakikatle yüzleştiği anı simgeler. Baharla yeşil elbiselere bürünen tabiat gibi insan da gelip geçici güzelliklere kolayca kapılıverir. Gönül gözü dünya sevgisiyle boyanır. Sonbahar ise her güzelliğin bir sonunun olduğunu söylerken “huvel baki” nidasını hatırlatır.

Yahya Kemal Beyatlı şiirine konuk ettiği sonbaharı ne güzel anlatır: “Fani ömür biter, bir uzun sonbahar olur. / Yaprak, çiçek ve kuş dağılır, tarümar olur. / Mevsim boyunca kendini hissettirir veda; / Artık bu dağdağayla uğuldar deniz ve dağ. / Yazdan kalan ne varsa olurken haşır neşir. / Günler hazinleşir, geceler uhrevileşir; / Teşrinlerin bu hüznü geçer ta iliklere. / Anlar ki yolcu, yol görünür selviliklere… Teslim olunca vadesi gelmiş zevaline, / Benzer cihana gelmeden evvelki haline…

Ve sonbahar… Bir masal gemisidir. Bir varmış bir yokmuş misali varlıkla yokluğu en çok zikrettiren mevsimdir. Haşir gününü hatırlatır. Kainatta var olan ince düzen, olağanüstü sanat ve tüm güzellikler kıyamet günü yok olurken, her şey ‘haşir’ ile birlikte yeniden var olacaktır. Rengarenk, cıvıl cıvıl doğanın sonbaharla solup, ilkbaharla yeniden doğması gibi… Bediüzzaman Hazretleri de haşri mevsimlere benzeterek; “Her kıştan sonra bir bahar, her geceden sonra bir sabah olduğu gibi, nev-i beşerin dahi bir sabahı, bir baharı olacak inşallah.” (Hutbe-i Şamiye) der.
Allah’ın (c.c) Gaffar ismini en çok hatırlatan mevsimdir sonbahar. Yaprakların bir bir ağacın dalından dökülmesi gibi, kul da O’nun Gaffar isminin gölgesine sığınınca günahları bir bir dökülür. Gaffar olanın sonsuz merhametine çağırır insanı lisan-ı haliyle. Bu çağrıya kulak verenler ise vuslata erer.

Ömrünü şu içinde bulunduğun bugün say

Mevlana der ki; “Sen aklını başına al da, ömrünü şu içinde bulunduğun bugün say. Bak bakalım bugünü hangi sevdalarla harcıyorsun? Gah cüzdanını para ile doldurmak kaygısı, gah iyi yemek, içmek endişesi ile bu aziz ömür geçip gitmekte, her nefes eksilmede. Ölüm yolda durmuş, bekliyor; efendi ise gezip tozma sevdasındadır. Ölüm kaşla göz arasında; onu hatırlamaktan daha yakın bize! Fakat gaflete dalanın aklı nerelere gitmede, bilmem ki? Teni besleyip şişmanlamaya bakma! Çünkü o, sonunda toprağa verilecek, mezar kurtlarına yem olacak bir kurbandır. Sen gönlünü manevi gıdalarla beslemeye bak; yücelere yol alacak, şereflenecek odur. Bu leşe yağlı ballı şeyleri az ver. Çünkü tenini besleyen kişi, şehvetine nefsinin arzularına kapılıyor. Sonunda da rezil olup gidiyor. Sen ruha manevi gıdalar ver de gideceği yere güçlü kuvvetli gitsin.”

Zemzem YÜKSEL


Konu Başlığı: Ynt: Bir tefekkür mevsimi sonbahar
Gönderen: Hadice üzerinde 25 Ocak 2012, 15:12:25
Sen gönlünü manevi gıdalarla beslemeye bak; yücelere yol alacak, şereflenecek odur. Bu leşe yağlı ballı şeyleri az ver. Çünkü tenini besleyen kişi, şehvetine nefsinin arzularına kapılıyor. Sonunda da rezil olup gidiyor. Sen ruha manevi gıdalar ver de gideceği yere güçlü kuvvetli gitsin.”

Ya Rab.. Rezil olmaktan nefsin isteklerinin peşinden gitmekten sana sığınırız sen koru bizleri..gönlümüzü manevi gıdalarla besleyebilmek  için yardımcımız ol...