๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ => Diğer Yazılar => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 10 Kasım 2011, 15:32:08



Konu Başlığı: Bilinçli Kullar Yetiştirmek
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 10 Kasım 2011, 15:32:08
Bilinçli Kullar Yetiştirmek Çocukları Ciddiye Almakla Mümkün

Ağustos 2008 35.SAYI

Efendimiz (s.a.v) çocuklar üzerinde çok ciddi olarak dururlardı. Çocuklar, kendilerini karşıladığı zaman o da karşısındaki çocuklara bir büyük insan gibi iltifat ederdi. Onların kimisini mübarek sırtına, kimisini kucağına alır hepsine eşit davranır, gönüllerini alırdı.

Son yıllarda, çoğu anne babanın şikâyetleri hep aynı noktada birleşiyor: “Çocuklarımız bize niçin benzemiyor, niçin bizim gibi yaşamıyor? İbadetlere karşı neden bu kadar ilgisizler?..” Bu tür sorularla şikâyetlerini dile getiren anne babalar yaşadıkları probleme de işaret ediyorlar. Hali vakti yerinde aileler sadece şikâyetle kalmayıp çocuğunun bir sorunu olup olmadığını öğrenmek için psikologların kapısını çalıyor. Anne babaların bu konudaki telaşlarını anlamak zor değil; zira Kur’an-ı Kerim’de, “Ey müminler, kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan cehennemden koruyun” (Tahrim, 6) buyrulmaktadır.

Anne babanın çocuğun günahından sorumlu olduğunu belirten İmam Gazali (r.ah) konu hakkında şunları söylüyor: “Çocukların temiz kalpleri kıymetli bir cevher olup, mum gibi her şekli alabilir. Küçük iken, hiçbir şekle girmemiştir. Temiz bir toprak gibidir. Temiz toprağa hangi tohum ekilirse, onun mahsulü alınır. Bunun gibi çocuk da neye meylettirilirse, oraya yönelir. Eğer hayrı adet eder, öğrenirse hayır üzerine büyür. Çocuklara iman, Kur’an ve Allah Teala’nın emirleri öğretilir ve yapmaya alıştırılırsa, din ve dünya saadetine ererler. Bu saadete anne ve babaları da ortak olur. Eğer bunlar öğretilmez ve alıştırılmaz ise, bedbaht olurlar. Yapacakları her fenalığın günahı, anne ve babalarına da verilir.”

Çocuğun kulluk vazifelerine karşı gösterdiği ilgisizlik, anne babanın yeterli eğitimi vermemesiyle alakalı olduğu gibi, bu konuda aşırı üstüne düşmesinden de kaynaklanabiliyor.  Çocuğunun yanlış yapacağı korkusuyla anne baba onu hiç kendi haline bırakmıyor, sürekli yapması gereken ibadetleri hatırlatıyor, ancak neden yapması gerektiği üzerinde fazlaca durmuyor. Anlatsa bile çocuğun anlamayacağını düşünerek baştan vazgeçiyor. Bu şekilde eğitilmeye çalışılan çocuk olumlu davranış geliştirse bile bu, kendi seçimiyle bulduğu doğrunun yerini tutmuyor. Bunun için anne babalar öncelikle çocuklarına sadece dini anlatmak yerine, onlarla kulluk vazifeleri hakkında konuşmalılar. Mesela namaz kılarken neler hissediyor? Allah rızasına ulaşmak onun hayatında nerede duruyor?

“Onlar daha çocuk değil mi? Senin yaptığın sohbetten ne anlarlar?”

Kaldı ki sohbet edildiğinde çocuklar konuyu anlamasalar dahi hem anlatan hem de dinleyen sohbetin rahmetinden pay alıyor. Sadece bu kazanca ermek için bile sohbeti tavsiye eden büyüklerimizden Muhammed Diyauddin (k.s) Hazretleri, zaman zaman küçük çocukları başına toplar, onlarla sohbet ederdi. Yine böyle bir sohbetin ardından hanımı ona, “Efendi, insan senin şu işine hayret ediyor; onlar daha çocuk değil mi? Senin yaptığın sohbetten ne anlarlar?” diye sordu. Hazret (k.s) şöyle cevap verdi: “Onların bir şey anlamayacağını ben de biliyorum. Zaten benim gayem, onların bir şey anlaması değildir. Bilesin ki sohbet meclisleri Allah’ın rahmetini çeken yerlerdir. Ben o rahmetin peşindeyim. Bu çocuklar bir vesile... Zaten, sohbetteki gaye sohbet sırasında, Allah’ın ve sadatın ismi anıldığı zaman, oraya inen ilahi rahmet ve bereketten, sadatın himmet ve nazarlarından istifade etmektir. Yoksa menfaat sohbetin kendisinde değildir.”

Efendimiz çocuklara selam verirdi

Efendimiz (s.a.v) çocuklar üzerinde çok ciddi olarak dururlardı. Çocuklar kendilerini karşıladığı zaman o da karşısındaki çocuklara bir büyük insan gibi iltifat ederdi. Onların kimisini mübarek sırtına, kimisini kucağına alır ve hepsine eşit davranır, gönüllerini alırdı. Bazen bir sokaktan geçerken, çocuklar oyun oynuyorsa onları büyük insan yerine koyar, onlara “Esselâmü aleyküm” diyerek selam verirdi. Çocuklar da “Ve aleyküm selâm ya Rasulallah!” karşılığında bulunurlardı. (Buhari)

“O çocukların derhal gönlünü al!”

Eşrefoğlu Rûmi de (k.s), çocuklara ilgi göstermenin, onları ciddiye almanın önemine, kitabında yer verdiği şu kıssayla işaret etmektedir: Bir gün Bâyezid-i Bistâmî (k.s) Bağdat şehrinde müritleriyle beraber yürüyordu. Şat ırmağının köprüsünün üzerinde bazı çocukların oyun oynadığını gördü. Çocuklar çamurdan yaptıkları bebeklerle evlilik oyunu oynuyorlardı. Bâyezid-i Bistâmî Hazretleri’ni (k.s) karşılarında görünce, “Efendim, bizim düğünümüz var, gelip bize katılmaz mısın? İşte bu bebek Muhammed (s.a.v), bu bebek de Ayşe (r.anha). Bunları birbirleriyle evlendireceğiz” diyerek evlilik oyununu anlattılar.

Bâyezid-i Bistâmî Hazretleri’nin (k.s) bebeklere Muhammed ve Ayşe isimleri verilmesi hoşuna gitmedi. Bu oyunu beğenmemişti ki, elindeki asayla bebekleri köprüden aşağıya; suya attı. Sonra oradan ayrıldı, evine gitti. Bir müddet murakabeye (tefekküre) daldı. Murakabesinde Rasulullah’ın (s.a.v) gelip geçtiğini gördü. Rasulullah’ın mübarek ayağını öpebilmek için ileriye atıldı. Rasulullah (s.a.v) Bâyezid’e (k.s) hiç itibar etmedi. Yüzüne bakmadı. Bâyezid (k.s), “Ey Hazret-i fahr-i cihan, kainatın efendisi niçin kulunuza bir nazar etmezsiniz? Hatırınızı mı kırdım? Sizi üzecek bir şey mi yaptım?” diye ağlamaya başladı. Rasulullah (s.a.v), “O çocukların derhal gönlünü al! Onların o oyunları, bize olan muhabbetlerinden dolayıdır. Çocukların o kadar şeyini de hoş gör” buyurdu. Biraz sonra insanlar baktılar ki, Bâyezid-ı Bestamî (k.s), o çocuklarla beraber çamur oynuyor…

Çocuklarımızda görmek istediğimiz müspet değişiklikler için daha hassas ve özenli olmalıyız. Allah Rasulü ve alimlerin davranışları bu konuda ihtiyacımız olan püf noktasını bizlere veriyor: onları ciddiye almalı ve eğitimlerini bilgiye dayalı teknik bir mesele olarak değil gönül işi olarak görmeliyiz.

Hüseyin OKUR