๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ => Diğer Yazılar => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 27 Eylül 2011, 13:06:17



Konu Başlığı: Az ve öz
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 27 Eylül 2011, 13:06:17
AZ VE ÖZ

Aralık 2009 51.SAYI

GÜNÜN YORGUNLUĞUNDAN DUA İLE KURTULMAK

Mevlamız’a verdiği nimetlere karşı şükrümüzü göstermek için günün başlangıcında veya akşamında bunları hatırlayıp söyleyebilmek ne güzel bir yoldur. Nimetlere şükreden sıkıntılara hamd eden bir gönüle sahip olan kişi kolay kolay bunalmaz, yorgunlukları da kalıcı olmaz.

Peygamber Efendimiz’in (s.a.v) akşam olunca yaptığı şu duayı okuyarak hem bedenen hem de ruhen yenilenip dinlenmeyi alışkanlık haline getirebiliriz. “Elhamdülillah geceye erdik. Mülk de Allah için geceye erdi. Allah’tan başka ilah yoktur. Tektir, ortağı yoktur, hamdler O’nadır. O her şeye kadirdir. Rabbim, bu gecede olacak hayrı da bundan sonra olacak hayrı da senden istiyorum. Rabbim, bu gecede olacak şerden de bundan sonra olacak şerlerden de sana sığınıyorum. Rabbim tembellikten, yaşlılığın kötülüklerinden, cehennem ve kabir azabından sana sığınıyorum.” (Müslim)

HUZURUMUZ KENDİ ELİMİZDE

Evimizde olsun dışarıda olsun günün her anında karşılaşabileceğimiz her türlü sıkıntı ve tersliklere kızmadan önce bir de Mevlana’nın şu tespitiyle olaya bakmaya çalışalım. Hz. Mevlana insanın başına gelen belaların çoğununun sebebini, zulmettiği bir kimsenin yaşadığı sıkıntıdan dolayı ona beddua etmiş olabileceğine bağlar. Bir başkasının yaptığımız olumsuz davranışlardan dolayı aciz olabileceğini her zaman hatırımızda tutup, “Acaba onun sıkıntısının sebebi ben miyim?” diye kendimizi sorgulayabilme cesaretini göstermeliyiz. Ömrümüz boyunca başkalarına maddi ve manevi sıkıntı vermemeye dikkat edelim ve bir mazlumun ahını alıp kendi huzurumuzu da kaçırmamaya çalışalım.

İSTİKAMET GÜNEŞİMİZ HADİSLER

Merhum Necip Fazıl, Peygamber Efendimiz’in (s.a.v) mübarek ve güzide sözleri olan hadisleri bütün eşya ve olayları aydınlatan güneşe benzetir ve şöyle der: “Hadis Kainat’ın Efendisi’ne ait her tavır, her hareket, her eda…
Tebessümlerinden sükutlarına kadar…
Açık denizde güneşten mevki tayin edip akıl pusulasıyla yolunu bulan gemiye eş, insanoğlu sayısız hayat yönünde istikametini tespit edici her ana ölçüyü hadislerle bulabilir.
Hadisler bir yıldızdan bir yıldıza çekilmiş mahyalar halinde insanlığa muhtaç olduğu nuru pırıldatır.”
(N. Fazıl Kısakürek, Nur Harmanı)

TEVAZU SAHİPLERİNİN HALLERİ

Hz. Ömer (r.a)  kibir ve gururun, nemrutların ve firavunların ahlakından, alçak gönüllüğün ise peygamberlerin ve salih kişilerin ahlakından olduğunu söyler. Tevazu ile ilgili ibret alınacak sayısız örnekler görürüz hem Allah Rasulu’nun (s.a.v) ve sahabilerinin, hem de veli zatların hayatlarında. Bu örneklerden biri de Medine valisi Selman-ı Farisi’nin (r.a) yaşadığı şu olaydır:

Selman- Farisi (r.a) üzerinde gösterişten uzak, sade bir elbiseyle Medine çarşından geçerken, zenginlerden biri onu fakir bir hamal zannederek yanına çağırır. Elindekileri onun sırtına yükler ve beraberce yürümeye başlarlar.

Selman-ı Farisi’nin (r.a)  sırtında yük taşıdığını görenler koşarak onların yanlarına gelirler ve ona; “Müsaade buyurun, biz taşıyalım efendim” derler. Selman- Farisi (r.a) hiç istifini bozmadan; “Hayır, ben taşıyacağım, çünkü eşya sahibi sizi değil, beni bu işe tuttu” diye cevap verir. Bu sırada yüklerin sahibi onun vali olduğunu anlar ve rengi değişir.

Ellerine kapanarak özür dileyince Selman-ı Farisi (r.a) tebessüm ederek ona mütevazilik ve samimiyet belirtisi olan şu sözleri söyler: “Hiç üzülmeyin, valilik ayrı şey, din kardeşine hizmet etmek daha ayrı şey. Ben yüklendiğim şeyi evinize kadar götüreceğim. Birbirimize yardım etmek, zayıfların elinden tutmak hepimizin görevidir.”  Böylece İslam’ın gönüllere yerleştirdiği tevazunun manasını ona öğretmeye çalışır.

Medineli zengin, Selman- Farisi’yi (r.a) hamal olarak tutunca yolda onunla biraz da alay etmiştir. Bu sebeple Hz. Selman ona; “Bir daha Allah’ın kullarından hiçbirini alaya almayınız, gördüğünüz her Müslümanı da kardeşiniz olarak kabul ediniz ve onlara karşı tevazu kanadınızı yerlere kadar indiriniz” öğüdünü de vermeyi unutmaz.” (İslam Ahlakından Parlak Sayfalar, Celal Yıldırım)

Efser BERİN