Konu Başlığı: Az ve öz Gönderen: Safiye Gül üzerinde 16 Mayıs 2012, 15:35:46 AZ VE ÖZ Kasım 2011 74.SAYI Ey Kabe! Niçin senin elbisen siyahtır? Ali Ulvi Kurucu şöyle anlatır: “Afganistan’ın Suudi Arabistan sefiri, şair bir dostumuz vardı. Şair şiirlerinden birinde Kabe’ye bir sual soruyor: ‘Ey Kabe! Niçin senin elbisen siyahtır? Niye siyahlar giydin? Böyle niye karalara büründün?’ Kabe cevap veriyor: ‘Ey şair! Benim halimi anlayan şair, derdimi soran şair, ben karalar giymeyeyim de kimler giysin? Mekke ahalisi sevgilim Muhammed’in (s.a.v) kadir ve kıymetini bilemediler. Onu (s.a.v) gücendirdiler. O da (s.a.v) gidip Medine’ye yerleşti. İşte ben bunun için, sevgilimden ayrı düştüğüm için karalar giyiniyorum.” (A.Ulvi Kurucu- Hatıralar 2, Ertuğrul Düzdağ) Vekalet yoluyla hac ibadeti yapılabilir mi? “Bir mümin, anne, babası, eşi veya bir dostu adına, onun malından harcayarak vekil olarak onun yerine haccedebilir. Bunun Allah katında makbul bir amel olduğunu Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) buyurmuş ve şu müjdeyi vermiştir: ‘Bir kimse ana veya babası yerine hac yapar veya bıraktıkları borcu ödeyip onları borçlu olmaktan kurtarırsa, Allah Teala, o kulu ebrar ve müttakilerle beraber haşreder.’ (Darekutni, Sünen, II, 259) Yine bir keresinde sahabeden biri ‘Ey Allah’ın Rasulü! Annem haccedemeden vefat etti. Onun yerine hac yapabilir miyim?’ diye sordu. Efendimiz (s.a.v) ‘Annenin insanlara olan borcu olsa ödemeyecek miydin? Elbette ki ödeyecektin. Şu halde, Allah’a olan borcunu da öde. Allah borcu ödenmeye insanlardan daha layıktır’ (Buhari, Cezaus-sayd, 33) buyurdu.” (Hac ve Umrenin Faziletleri, Mehmet Ildırar) Haccın Hakikati Muhammed Belhi (k.s) büyük bir hayret ve şaşkınlık halinde zaman zaman şöyle derdi: “Ne kadar tuhaf!.. Birçok illeri aşan, bin türlü zahmete katlanarak Kabe’ye ulaşan bir kimseyi düşünüyorum ve haline şaşıyorum. Mekke’de göreceği Kabe, nihayette enbiyanın eseridir. Acaba neden nefsini aşıp, kalp kabesine yönelmez. Halbuki kalp kabesinin sanatkarı, Hakk Teala’dır.’ (Veliler Ansiklopedisi, İmam Şarani (k.s)) Bayram Ölüm ölene bayram, bayrama sevinmek var; Oh ne güzel, bayramda tahta ata binmek var!.. (Necip Fazıl Kısakürek) Hayır kurumlarına kurban bağışı “Kurbanını bir hayır kurumuna hediye etmek isteyen kimse, kurban parasını, bu işle vazifeli kimseye teslim ederken şöyle demelidir: ‘Allah rızası için bayram kurbanımı almaya aldırmaya, kesmeye ve dilediğine kestirmeye, etini ve derisini dilediğine vermeye seni umumi vekil ettim.’ Vekalet, mektupla, faksla, e-maille veya telefonla da verilir. Kurban parası önceden verilebildiği gibi, daha sonra da gönderilebilir. Vazifeli kimse, satın aldığı kurbana bir numara bağlar. Bu numarayı ve kurban sahibinin ismini deftere yazar. Kesilirken sahiplerinin ismini söyleyerek kasapları vekil eder. Böylece kesilen kurbanlar sahih (geçerli) olur.” (Allah’a Yakınlaşmak İçin Kurban, Hüseyin Okur) Mal karışık olunca niyet de karışır Adamın biri hacca niyetlenir. Yapacağı nafile hacdır. Hazırlığını yapar. Vedalaşmak üzere velilerden Bişr-i Hafi’nin yanına gider. Ona “Bu sene hacca niyetlendim, bir emir ve tavsiyeniz var mı?” diye sorar. Bişr-i Hafi “Ne kadar harçlığın var?” diye sorunca adam iki bin gümüş parasının olduğunu söyler. Bişr-i Hafi adamı tanıyor, durumunu biliyordu. Ona “Hacca kalbini dünyadan çektiğinden mi, Kabe’ye olan aşkından mı, yoksa Allah rızası için mi gidiyorsun?” diye sordu. Adam “Allah rızası için gidiyorum!” dedi. Bunun üzerine Bişr-i Hafi, “Sana evinde dururken, peşin olarak Allah rızasını kazandıracak bir şey söylesem yapar mısın?” diye sordu bu defa adam “Evet yaparım” dedi. Bişr-i Hafi “O halde sen gel, o iki bin dirhemi borcunu ödeyemeyen bir fakire, yiyecek bulamayan bir yoksula, nüfusu kalabalık olup geçimde zorlanan bir aileye, yetime bakan birine ve bunlar gibi on kişiye dağıt. İstersen hepsini içlerinden birine de verebilirsin. Darda kalmış bir Müslümanı sevindirmek, nafile olarak yapılan yüz hacdan daha sevaptır. Kalk, dediğim gibi yap. Eğer böyle yapmayacaksan bana kalbindeki asıl niyetini söyle” dedi. Adam “Doğrusu ben hac yapmayı arzuluyorum” deyince Bişr-i Hafi hazretleri gülümsedi ve adama şöyle söyledi: “Bir mal, şüpheli şerlerden kazanıldığı zaman, nefis onu kendi keyfine göre harcatmak ister; salih bir amel yapsa bile onun halk tarafından bilinmesini arzular. Mal karışık olunca niyet de karışır. Halbuki Allah Teala ancak ihlas sahibi muttaki kulların amelini kabul eder.” (İhya, İmam Gazali (k.s)) Efser BERİN |