๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ => Diğer Yazılar => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 10 Kasım 2011, 18:04:21



Konu Başlığı: Az ve Öz
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 10 Kasım 2011, 18:04:21
Az ve Öz

Temmuz 2008 34.SAYI

Kim daha uzak, kim daha yakın?

Daha önceden hiç karşılaşmamış olsalar bile ruhlar Allah sevgisiyle birbirlerini tanır ve sever. Tıpkı bedenlerin birbirleriyle tanışıp kaynaştığı gibi. Bu hali Allah Rasulü (s.a.v) şu sözleriyle haber verir: “İki müminin ruhu bir günlük mesafede karşılaşıp tanışır. Aslında onlar birbirlerini zahiren hiç görmemişlerdir” (Buhari). Gavs-ı Sani Hazretleri de asıl yakınlığın beden yakınlığı olmadığını şöyle ifade eder: “Nice insanlar vardır ki devamlı evliyanın yanında bulunur fakat niyeti Allah rızası değildir. O kimse evliyadan çok uzaktadır. Bazı insanlar ise bedeniyle evliyadan uzakta olsa da kalbi Allah rızasına aşıktır, ihlas üzere yaşar. Veliler o kimseyi tanır ve sever. Halbuki o kimse evliyayı hiç görmemiştir.” Yakınları uzak, uzakları yakın eden Mevlam bizleri evliyalarının sevdiklerinden eylesin…

Sohbetimiz bol olsun

Konuşunca dilinden bal damlayan insanlar vardır, bu hoş sohbet kişilerin etrafında halkalar oluşturulup hülyalara dalarak öylece orada saatler geçirilir. Güzel konuşanlar elbette farklı özellikler taşırlar. Aileyle hoş sohbet edebilmek için güzel ahlaka sahip olmak gerekir mesela. “Allah dostlarıyla, Rasulullah ile ve dahi Allah ile sohbet edilebilir” der büyük zahitlerden Ebu Osman Said Hazretleri. Bu sözlerini şöyle nakleder: “Allah ile sohbet ve dostluk ancak güzel edep, korku ve murakabe halini devam ettirmekle mümkün olur. Rasulullah (s.a.v) ile sohbet etmek; sünnetine tabi olmak ve zahiri ilme dört elle sarılmakla mümkün olur. Allah Teala’nın evliyası ile sohbet ise hürmet ve hizmet esasına dayanır. Ev halkı ile sohbet etmek iyi ahlak ile gerçekleşebilir. Dostlarla sohbet günah olmamak şartıyla onlara daima müjdeler vermek ve güler yüz göstermekten geçer.”

Hak yolu bulmalarına yardım et

Allah yolunda insanların hayır işlemelerine sebep olan kişi o hayrı işleyenlerin sevabı kadar sevap kazanır. Hz. Ebu Hureyre (r.a) Peygamber Efendimiz’den (s.a.v) şu hadisi bizlere nakleder: “Kim bir kimsenin hak yolu bulmasına sebep olursa, hidayete çağırırsa, kendisine uyanların sevabı kadar, onların sevabından hiçbir şey eksiltmeksizin sevap alır. Kim de batıl yola ve harama davet ederse ona uyan herkesin günahı kadar kendisine günah yazılır.” (Tirmizi)

Ölünce en az pişman olanlardan olalım

Rasullullah (s.a.v) buyurdular ki: “Ölüp de pişman olmayan yoktur, mutlaka herkes pişmanlık duyar. İyi yolda olan hayrını daha çok artırmadığı için pişman olur. Kötü yolda olan da nefsini kötülükten çekip almadığına pişman olur.” (Tirmizi)

Kalbin daima Allah’ı zikretmesi

“Velilerden birinin bir tespihi var idi. Bazı geceler elinde o tespihle uyur, uyandığında tespihi dönüyor ve dili Rabbi’ni zikrediyor olurdu. Kalp düzelince, sağlamlaşınca onda zikir daimi olur” diyen Abdülkadir Geylani Hazretleri sözlerine şöyle devam eder: “Böylesi bir kalbin sahibinin gözleri uyuyabilir ama kalbi Rabbi’ni zikreder. Bu hal o mümine peygamberi Muhammed’den (s.a.v) miras kalmıştır.”

Meleklere iman ve onların özellikleri

İman esaslarından biri de meleklere inanmaktır. Nisa suresinde yüce Rabbimiz meleklerini inkar eden kimseleri tam manasıyla sapıtmış olarak niteler. Varlığını inkar etmek, düşmanlık etmek, meleklere Allah’ın kızları veya oğulları demek haramdır, dinden çıkmaya sebep olur. Melekler nurdan yaratılmış, gözle görülmeyen şerefli varlıklardır. Erkeklik, dişilik özellikleri olmadığından doğum yoluyla çoğalmazlar. Allah dilediği zaman yeni melekler yaratır ve sayılarını da ancak kendisi bilir. Dünya gıdalarından yemezler, içmezler. Allah kendilerine ne vazife vermişse onu yaparlar, isyan nedir bilmezler. Daima Allah’ı yüceltirler, överler ve emirlerini yerine getirirler. Allah Teala’ya itaatlerinde yorulmaz, usanıp bıkmazlar. Yaratılışlarında şehvet, isyan etme, kötülük yapma gibi özellikler mevcut değildir.

Cuma namazı saatinde alış veriş yapılır mı?

Allah Teala cuma gününde yapılması gereken işler için şöyle buyurmaktadır: “Cuma günü namaza çağrıldığı zaman hemen Allah’ı zikretmeye (namaza) koşun ve alışverişi bırakın. Eğer siz gerçeği anlayan kişiler iseniz elbette bu sizin için daha hayırlıdır. Namaz bitince yeryüzüne dağılın ve Allah’ın lütfundan isteyin. Allah’ı çok zikredin. Umulur ki kurtuluşa erersiniz.” (Cuma, 9-10) Ayet-i kerimede açıkça ifade edildiği gibi cuma namazı saatinde kendisine cuma namazı farz olan her Müslümanın alış verişi bırakıp namaza gitmesi farzdır. Alış veriş yapmak helal olmasına rağmen cuma namazı saatinde haramdır. Bu konuda satıcı ile alıcı arasında hiçbir fark yoktur.

Efser BERİN