> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Semerkand Aylık Aile Dergisi > Diğer Yazılar > Kabe'de üç nebi
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Kabe'de üç nebi  (Okunma Sayısı 1023 defa)
31 Temmuz 2015, 17:45:45
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 31 Temmuz 2015, 17:45:45 »




KABE’DE ÜÇ NEBİ

Elife ATEŞ

Haziran 2015 117.SAYI


Makam-ı İbrahim, Makam-ı Mustafa, Kabe… İlk menzil, ilk mescit, ilk makam, ilk mevki… “Kabe beytü’ş-şeref-i azamdır/Nokta-i daire-i alemdir…”
(Yusuf Nabi)
“Henüz dünyanın yaratılmadığı ilk annemiz ve ilk babamızın o malum hatayı işlemediği zamanlardı. Allah Teala cennette Hz. Adem’i (a.s) yaratmıştı. Adem Babamız bir müddet cennette tek başına kaldı. Durumundan rahatsız olan Hz. Adem (a.s) yüce Allah’a yalnızlığından şikayet etti. Sonra uyudu, rüyasında güzel bir kadın gördü. Uyandığında onu yanı başında otururken gördü. Ona, ‘Sen kimsin?’ diye sorduğunda kadın, ‘Havva’yım’ dedi. Adem Babamız Havva Annemiz’e niçin yaratıldığını sordu. O da ‘Senin benimle benim de seninle huzur bulmamız için’ dedi.” (Dilaver Selvi, Kadın ve Aile İlmihali)
Böylelikle insanoğlunun ilk yuvası cennette kurulmuş oldu. Fakat Allah Teala Hz. Adem Babamız ile Hz. Havva Annemiz’i işledikleri bir hata sonucu cennetten çıkarıp yeryüzüne gönderdi. “Bunun üzerine biz de ‘Birbirinize düşman olarak inin. Sizin için yeryüzünde belli bir süre barınak ve yararlanma vardır’ dedik.” (Bakara, 36) İşte, biz Ademoğulları için dünya hayatı böyle başladı. Adem ve nesli sürekli bir yurttan gelip geçici bir yurda, bol nimet yurdundan mutsuzluk ve fakirlik yurduna adım atmışlardı… Artık bütün insanlık yeryüzünde yaşayacak, orada yuva kuracak, yerlerin ve göklerin taşıyamadığı o yüce emaneti şeytanın türlü hilelerine rağmen yeryüzünde taşıyacaktı.

İLK EV KABE

Hz. Adem (a.s) ve Hz. Havva yeryüzüne indirildiklerinde yeryüzünde sadece Kabe’nin yeri belliydi. Başka hiçbir yerleşim emaresi mevcut değildi. Allah Teala Hz. Adem’e Kabe’nin yerini bildirdi. Hz. Adem de meleklerle birlikte Kabe’yi inşa etti. (Kurtubi, Tefsir, 2/120-121)
Benzetirken yar eşiğin ehl-i diller Kabe’ye
Başlamamış idi İbrahim-i Azer Kabe’ye (Necati)
İlahi takdir üzere dünya dönmeye, seneler geçmeye devam ediyordu. Zaman Hz. Adem’in (a.s) çocuklarından Nuh’un (a.s) zamanıydı. Hz. Nuh (a.s) insanları Allah’a kulluğa davet etmiş, çoğu bu daveti reddetmişti. Bu reddedişin sonucu yeryüzünü sularla kaplayan büyük bir tufan oldu. Mekke de bu tufan esnasında sular altında kalmış, Kabe yıkılmış, yeri kaybolmuştu.

HZ. İBRAHİM (A.S) VE KABE

Aradan yıllar geçti. Hz. İbrahim (a.s) ailesi ile birlikte Ürdün dolaylarında yaşıyordu. Hz. İsmail (a.s) yeni doğmuştu. Bir gün Allah’ın emri üzere Hz. İbrahim, ilk hanımı olan Sare Annemiz’i Ürdün’de bırakıp Hacer Annemiz’i ve Hz. İsmail’i (a.s) yanına alarak yola çıktı. Allah Teala Kabe’yi yeniden inşa etmek için Hz. İbrahim, oğlu Hz. İsmail ve Hacer Annemiz’i seçmişti. Vahyin ışığında Mekke’ye ulaştılar.
Ipıssız bir çölün orta yerindeydi Mekke. Hiçbir yerleşim emaresi yoktu. Allah’ın emri üzerine Hz. İbrahim, Hacer Annemiz’i ve henüz kundakta olan İsmail Peygamber’i (a.s) bırakıp geri döndü. Hacer Annemiz bunun Allah’ın emri olduğunu anlayınca ses etmedi. Allah’ın onları “zayi” etmeyeceğini biliyordu.
Biraz zaman sonra yiyecekleri de suları da tükenmişti. Hacer Annemiz’in bebeğine verecek sütü de gelmiyordu artık. Safa ile Merve arasında koşup duruyor, bir su kaynağı arıyordu. Merve tepesine tırmandığında yedinci seferini yapıyordu. Bir ses duydu. Sesin geldiği yöne baktı. Hz. İsmail’in (a.s) yanında Cebrail (a.s) duruyordu. Yeri eşeleyince su kaynamaya başladı… Bu su Allah’ın kullarına ihsanı “Zemzem”den başka bir şey değildi…
Hz. Hacer Annemiz sudan içti, İsmail’i (a.s) emzirirken Cebrail (a.s) ona şöyle diyordu: “Zayi olmaktan sakın korkma! Burada Allah’ın evi vardır. Bu bebek ve onun babası onu yeniden inşa edecekler. Allah onun ehlini zayi etmez.” (Buhari, Enbiya, 12)
Ka‘betullah ile ey dil sanasın mülk-i cihan
Bir kara benli güzel mahbuba dönmüştür heman (Taşlıcalı Yahya)
Aradan yıllar geçti, gelip yerleşen kervanlarla birlikte Mekke küçük bir kasaba haline geldi. Daha sonra Hz. İbrahim (a.s) Mekke’ye geldi ve İsmail (a.s) ile birlikte Kabe’yi yeniden inşa etti. Mekkeliler Hz. İbrahim’e tabi oldu, onunla birlikte Kabe’ye yönelerek Allah’a kulluklarını yaptılar. Allah Teala İbrahim’i (a.s) bir gün bütün insanları hacca davet etmekle görevlendirdi. “Bir zamanlar İbrahim’e Beytullah’ın yerini hazırlamış ve (şöyle demiştik): Bana hiçbir şeyi eş tutma; tavaf edenler, ayakta ibadet edenler, rüku ve secdeye varanlar için evimi temiz tut. İnsanlar arasında haccı ilan et! Gerek yaya olarak gerekse nice uzak yoldan yorgun argın develer üzerinde gelsinler!.. ” (Hac, 26-27 ) Allah Teala, insanlığa en büyük hizmetlerden biri olan Kabe’nin inşasını İbrahim’in (a.s) ailesine nasip etmişti. Bugün yönelişlerimizin hayrına vesiledir bu kutlu aile…

SAADET DEMİNDE KABE

Hz. İbrahim’den (a.s) sonra öyle bir dönem gelmişti ki insanlar Kabe-i Muazzama’yı putlarla doldurmuş, Allah’ı unutup puta tapar olmuştu. Allah insanlara rahmet olarak Hz. Muhammed’i (s.a.v) gönderdi. Peygamber Efendimiz (s.a.v) insanları Allah’a imana davet etti. İçinde bulunduğu topluluğun bir kısmı bu kutlu davete icabet ederken bir kısmı atalarının dini üzerinde kalmayı tercih etti. Bunlar Kureyş müşriklerinden başkaları değildi.
Ramazan ayında bir cuma günüydü. Hicret’in üzerinden tam sekiz yıl geçmişti. İslam ordusu Peygamber Efendimiz’in önderliğinde Mekke’ye yürüyordu artık. Ama bir savaşı hatırlatmıyordu bu yürüyüş. Gayet sakin, sade... Zira yürünen menzil, yeryüzünde edebe en layık olan yerdi. Kabe’ydi… Allah’ın eviydi…
Sakın terk-i edepten, kuy-u Mahbub-u Hüdadır bu
Nazargahı ilahidir, Makam-ı Mustafadır bu (Yusuf Nabi)
Peygamber Efendimiz (s.a.v) devesi Kasva’nın üzerinde, terkisinde Üsame bin Zeyd (r.a), sağında Hz. Ebu Bekir (r.a), çevresinde Ensar, Muhacir… Tevazuyla girdi Harem-i Şerif’e… Mekke semalarını “Allahu ekber! Allahu ekber!” nidaları çınlatıyordu.
Efendimiz, Kasva’nın üzerinde Kabeyi tavafa başladı önce. Onun arkasında hidayet halkası artarak genişledi… Yedincisinde devesinden indi. Makam-ı İbrahim’de namaz kıldı. Zemzemden içti, abdest aldı…
Gönüllerdeki putlar yıkılmıştı belki ama müşriklerin kurşunla yere sabitlediği tam 360 put hala Kabe’nin çevresindeydi. Elindeki asayla o putlara teker teker işaret etti. “Hak geldi, batıl zail oldu. Muhakkak ki batıl yok olup gidicidir.” (İsra, 81) Bütün putlar yerle yeksan oldu.
Vakit öğle vaktiydi. Kabe’de ilk ezan yine Hz. Bilal’in (r.a) sesindendi. O ses ki mümin gönüllere sürur, müşrik gönüllere ise hüzün veriyordu. Tevhid sesi, aleme Mekke’den yayılıyordu. “Allahu ekber! Allahu ekber!”
Daha sonra Kabe’nin anahtarını verdiler mübarek ellerine. Yanında Hz. Bilal (r.a), Osman bin Talha (r.a)… Son şirk izleri de silindi Kabe’den. İlk sözleri hamd ü senaydı… Sonra şu sözler döküldü mübarek dillerinden: “Allah’tan başka ilah yoktur. Yalnız O vardır. Onun şeriki yoktur. O, vadini yerine getirdi, kuluna yardım etti, aleyhinde toplanan düşmanları tek başına perişan etti… Bütün insanlar Adem’den (a.s), Adem de topraktan yaratılmıştır. Allah buyuruyor ki: ‘Ey, insanlar! Sizi, bir erkekle bir dişiden yarattık; sonra da birbirinizi tanıyıp kaynaşasınız ve aranızdaki münasebetleri bilesiniz diye sizi milletlere ve kabilelere ayırdık. Allah katında en şerefliniz, O’ndan en çok korkanınızdır. Muhakkak ki Allah her şeyi hakkıyla bilir, her şeyden hakkıyla haberdardır.’ (Hucurat suresi, 13)” (Tirmizi, 5:389; Sünen, 4:185)
Sonra Kureyş müşriklerine hitaben:
“Benim halimle sizin haliniz, Yusuf’la (a.s) kardeşlerinin hali gibidir.
Yusuf un (a.s) kardeşlerine dediği gibi ben de sizlere diyorum:
‘Bugün sizin için bir kınama yoktur! Allah, sizi affetsin. O, merhamet edenlerin en merhametlisidir.’ (Yusuf suresi, 92) Gidiniz, sizler serbestsiniz.” (İbn Sad, Tabakat, 2/142) Onunki Allah’ın affedişiyle bir affedişti… Zira O (c.c) el-Afuvv’du. Affeden yalnızca O’ydu. Yüce Mevla’nın affedişi sonsuzdur. Evine yapılan türlü edepsizliğe rağmen O yine nebilerini göndermiş, o kutsal mekanı temizletmiş ve yine bize kıblemizi lütfetmiştir. Bunca lütfa yüz çevirip kıblesini, Kabesini kaybedenlerden olmamak duası ile…  
Ey Kabe metaf-i enbiyasın
Ey Kabe medar-ı evliyasın
Ey Kabe metafsın yegane
Sükkan-ı zemin ü asumane
(Ey, Kabe sen enbiyanın tavaf ettiği, evliyanın etrafında döndüğü, yer ve gök ehline yegane tavaf yeri olan mekansın.) (İsmail Safa)

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Kabe'de üç nebi
« Posted on: 29 Mart 2024, 10:47:42 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Kabe'de üç nebi rüya tabiri,Kabe'de üç nebi mekke canlı, Kabe'de üç nebi kabe canlı yayın, Kabe'de üç nebi Üç boyutlu kuran oku Kabe'de üç nebi kuran ı kerim, Kabe'de üç nebi peygamber kıssaları,Kabe'de üç nebi ilitam ders soruları, Kabe'de üç nebiönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes