๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ => Diğer Yazılar => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 03 Ekim 2011, 17:14:50



Konu Başlığı: Ashabın kardeşlik bağı
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 03 Ekim 2011, 17:14:50
ASHABIN KARDEŞLİK BAĞI

Ağustos 2009 47.SAYI

Doğum günü gelen Kırmızı Kuyruklu Yıldız’a annesi güzel bir hediye almıştı. Ama Kırmızı Kuyruklu Yıldız kardeşleriyle bir türlü hediyesini ve oyuncaklarını paylaşmıyordu. Onların sürekli tartışmalarına anne yıldız öyle üzüldü ki çareyi, durumu Aydede’ye anlatmakta buldu. Aydede bulutsuz bir gecede gökyüzünde dolaşırken Kırmızı Kuyruklu Yıldız ile kardeşlerinin yanına geldi ve onlara her yaptıklarıyla bize örnek olan sahabiler ve onların kardeşlik bağıyla ilgili çok güzel bir hikaye anlatmaya başladı:

“Yermük Savaşı Müslümanlar ile Bizanslılar arasında yapılan çok önemli bir savaştır. Mücahitlerimizin ibretli anılarıyla doludur. Anlatılanlar akıllardan çıkmadığı gibi gönüllerde de büyük izler bırakmıştır. İşte bu örneklerden biri de Yermük Savaşı’na katılan üç büyük sahabinin örnek davranışlarıdır. Haris b. Hişam, İkrime ve Ayyaş ismindeki bu mübarek sahabiler (Allah onlardan razı olsun) savaşta öyle çok mızrak ve ok yarası alırlar ki kızgın kumların üzerine bedenleri düşüverir. O sırada Haris b. Hişam’ın su isteyen sesi duyulur. Askerlerden biri ona su götürürken ok yaralarından vücudu delik deşik olan İkrime’yi görür. İkrime, “su” diye mırıldanır. Bu durumu gören Haris b. Hişam, askere suyu İkrime’ye vermesini işaret eder. İkrime de suyu alırken yaralar içinde kıvranan Ayyaş’ın suya doğru baktığını görür. Bu sefer de İkrime suyu Ayyaş’a vermesini işaret eder. Sucu elinde kırbası Ayyaş’ın yanına gitmek için yönelir. Henüz yanına varmadan onun şehit olduğunu görür. Bunun üzerine sucu, İkrime’ye doğru koşar. Onun yanına varınca bir de bakar ki şehit olur. Sucu elinde kırbası Haris’in yanına varır. Bir de ne görsün o da şehitlerin arasında. İşte bu üç büyük sahabi, su yerine şahadet şerbetini içerler.”

Ayın Duası

Ya Rabbi! İşinde sebat eden, nimetine şükreden, ibadetini güzel yapan ve doğru konuşanlardan eyle bizi… Amin
ZEKİYE YILMAZ İSTANBUL

Fıkra
BOŞUNA DEĞİL


Bir yaz günü Nasrettin Hoca çok susamış bir halde iken gördüğü ilk çeşmenin başına koşar. Fakat çeşmenin su akacak kısmının bir tahta parçasıyla tıkalı olduğunu fark eder. Ama o kadar çok susamıştır ki, hemen tahta tıpayı çıkarır. Tıpa aniden yerinden çıkınca, Nasrettin Hoca’nın üstüne sular fışkırmaya başlar. Bunun üzerine Hoca; “Bre çeşme senin ağzını boşu boşuna kapatmamışlar. Deli dolu aktığını gören, senin ağzını tıkamasın da ne yapsın!”diye çeşmeye sitem eder.

UÇAN HALI TARSUS’TA

Bu ay arkadaşlarımla yolumuz Tarsus’ta bulunan Ashab-ı Kehf mağarasına düştü. İki güzel yol arkadaşım Eren ile Enise daha önce Ashab-ı Kehf hakkında hiçbir şey duymamışlar. Yüzlerce yıl mağarada uyuyan gençlerden Kur’an-ı Kerim’de Kehf suresinde söz edildiğini öğrenince çok etkilendiler. Hemen size de anlatayım. Bu gençler zamanında Allah’a iman eder, puta tapmamakta direnirler. Putperest hükümdar Dakyanus onları huzuruna çağırıp ölümle tehdit eder ve düşünmeleri için birkaç günlük zaman verir. Bu yedi genç köpekleri Kıtmir ile birlikte ölümden kurtulmak için verilen süreden de faydalanarak bir mağaraya sığınırlar. Orada Allah’a yalvararak dua ederler. Dakyanus onların mağaraya sığındığını öğrenince öldürmek kastıyla mağaranın girişini kapattırır. Allah tarafından kendilerine 300 yıllık bir uyku verilir. İlk uyanan Yemliha adında genç yiyecek almak için kente gider. Fakat ne kadar uyuduğunun farkında değildir. Elinde bulunan paranın zamanı geçtiği için yakalanır. O da yalnız olmadığını yedi arkadaşıyla beraber mağarada kaldığını söyler. Yemliha, o zamanın hükümdarının yanına götürülür. Başlarından geçenleri hükümdara anlatır. Hükümdar olayı önceden bildiği için bu gencin anlattıklarına inanır. Yemliha, arkadaşlarına haber vermek için geri döner fakat bir daha da onları gören olmaz. Tüm bu bilgileri bize Kur’an-ı Kerim haber veriyor. Ayrıca mağaranın içinde 3 tünel mevcuttur ve yanında da Osmanlı Padişahı Abdülaziz tarafından 1873 yılında yaptırılmış bir de mescit bulunmaktadır.

Eren ile Enise mağaradan heyecan içinde çıktıktan sonra hemen yolumuza devam ettik.
Nereye mi? Rüzgar bizi nereye götürürse oraya…

Kadriye BAYRAKTAR