ARKADAŞLARINA İLTİFAT ETMEYİ SEVERDİ
Kasım 2011 74.SAYI
Aydede bütün minik yıldızları etrafına toplamış onlarla güzelce sohbet ediyordu. Her birine güzel sözler söylüyor, şakalaşıyordu. Aydede’nin bu mutluluğu batmakta olan Güneş’in gözünden kaçmamıştı. Aydede’ye “Bu ne güzel bir sevinç. Cenetten müjde mi geldi?” diye seslendi. Aydede “Yıldızlarımla gülüp eğleniyorum. Onların gönüllerini hoş ediyorum. Bunun için de özel bir zaman ve gün olmasına gerek yok” cevabını verdi.
Daha sonra Aydede “Efendimiz de (s.a.v) ashabına iltifat etmeyi çok severmiş” dedi ve Hz. Ali’nin anlattığı bir olayla sözlerine şöyle devam etti: “Bir gün Hz. Ali, Cafer ve Zeyd Peygamber Efendimiz’in (s.a.v) huzuruna gittiğinde Zeyd’e ‘Sen bizim kardeşimiz, dostumuz ve arkadaşımızsın’ der. Zeyd (r.a) o kadar sevinir ki yerinden sıçrayarak oynamaya başlar. Sonra Cafer’e (r.a) dönerek; ‘Sen hem huy, hem vücut yapısı bakımından bana benziyorsun’ buyurur. Cafer de sevincinden tıpkı Zeyd gibi sıçrayıp oynar. Ondan sonra Peygamber Efendimiz, Hz. Ali’ye dönerek; ‘Sen bendensin, ben de sendenim’ buyurur. Hz. Ali de sevincinden Zeyd’in arkasından sıçrayıp oynamaya başlar.”
Gördüğün gibi Güneş kardeş Peygamberimiz (s.a.v) arkadaşlarına iltifat etmeyi severdi. Onlara yakınlık gösterir, gönüllerini hoş ederdi. Sahabiler için dünyada bundan daha büyük bir mutluluk olmazdı. Ne mutlu onun (s.a.v) iltifatına mazhar olanlara...
Güneş, Aydede’yi dikkatle dinledikten sonra “Sabah olur olmaz en güzel ışınlarımla bütün dünyayı aydınlatacağım. Bütün canlıların gönüllerini mutlu etmek için doğacağım” diyerek gözden kayboldu.
Kadriye BAYRAKTAR [
Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın