> Forum > ๑۩۞۩๑ Açık Öğretim & İlitam Dunyasi ๑۩۞۩๑ > Sakarya İlitam > Ders Notları ve Özetler > tefsir tarihi 3.hafta özeti
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: tefsir tarihi 3.hafta özeti  (Okunma Sayısı 2100 defa)
19 Şubat 2010, 19:09:25
zahdem

Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 2.060


Site
« : 19 Şubat 2010, 19:09:25 »



TEFSİR TARİHİ Hafta 3

Kur’ân-ı Kerim’in Tefsirine Duyulan İhtiyaç
Dilleri bozulmadığı için, Kur’ân’ın indiği devrin Arapları Kur’ân’ı anlıyorlardı. Ancak,
sözlük anlamlarını bilmekle beraber anlayamayacakları meseleler de vardı.
 İbn Haldûn’un ifade ettiği “ Arapların cümlesi  Kur’ân’ı anlıyorlar, müfredat ve terkipler halinde mânâlarını biliyorlardı.” hükmü,
Ahmet Emin, tarafından tenkide uğramıştır. “Kur’ân-ı Kerim’in Arap dilinde nazil olmasıyla bütün Arapların bunu anlaması iktiza etmez”
Hadislerden de anlaşılıyor ki Kur’ân-ı Kerim’deki bazı âyet ve kelimeler hususunda bazı sahabiler gerek Hz. Peygamber’e (sas) ve gerekse alim sahabilere müracaat ederdi. Bir taraftan müteşâbih ayetler, diğer taraftan Arap alfabesinin o zamanki büyük noksanlığı sayılan hareke ve noktaların bulunmayışı, nihayet muhtelif kırâatlerin mevcudiyeti, Kur’ân-ı Kerim’in bazı yerlerini tefsir etmek ihtiyacını zarûri kılmıştır.

Ashab, umumiyetle Kur’ân’ı en iyi anlayan insanlar idi. Sahâbe arasında, tabiatıyla, Kur’ân’ı anlama bakımından seviye farkları vardı. Sahâbenin temâyüz ettikleri sıfatlarına rağmen en ileri gelenlerinin dâhi anlayamadıkları âyetler vardı. Bundan dolayı Kur’ân’ın açıklanmasına ihtiyaç vardı.
Ashâb-ı Kirâm, Kur’ân’ın birçok âyetini anlıyorlardı. Anlamadıkları yerleri de Hz. Peygamber (sas)’e veya sahâbeden ileri gelenlere soruyorlardı. Onun için onların zamanlarında yazılı tefsirlere pek lüzum görülmeyebilirdi.
Halbuki İslâm Dîni, yalnız bir zamânâ, yalnız Arap kavmine mahsus değil, bütün
müstakbel zamanlara, kavimlere de şâmil, umumî bir dindir. Bu nedenle Kur’ân’ın
mânâsından her Müslüman kavmin bihakkın istifâde etmesi bir zorunluluktur. Bu istifâde
ise ancak tefsir vâsıtasıyla gerçekleşebilir.
Öte yandan herkes, kendi anlayışına göre Kur’ân’a mânâ verse, Kur’ân’ın beyânatından
hüküm çıkarsa birçok hakîkatler kaybolur. Birçok hatalar meydana gelir, birçok ihtilâflar yüz
gösterir, Müslümanlar arasında gerekli olan birlik ve beraberlikten eser kalmaz. Binaenaleyh
Kur’ân- Kerim’in güzelce anlaşılması için salâhiyet sahibi, dinî ilimlerde vesâirede mütebahhir olan İslâm âlimleri tarafından tefsirler yazılmasına dâimâ ihtiyaç vardır.

Müfessirin Bilmesi Gerekli Olan İlimler
I. Dînî ve Ahlâkî Şartlar:
  a. ALLAH’ın Kitabı’nı tefsir etmek isteyen bir kimse, sahîh bir i’tikat ve kuvvetli bir îmânâ
sahip olmalı, Kur’ân ahlâkı ile ahlâklanıp, Sünnet-i Nebevîye’ye sıkı sıkıya sarılmalıdır.
  b. Kur’ân’ı tefsir etmek isteyen bir kimse, bu niyetinde ihlaslı olmalıdır. Yani, yalnız
Yüce ALLAH’ın rızâsını kazanmak, Kur’ân’a hizmet ve Müslümanların istifadesine arzetmek
niyetiyle, Kur’ân’ı doğru bir şekilde tefsir etmelidir.
II. İlmî Şartlar Veya Müfessirin Bilmesi Gerekli Olan İlimler:
  1. Bir kitabı anlayabilmek için her şeyden önce o kitabın dilini bilmek gerekir. Kur’ân-ı
Kerim’i anlamak ve tefsir edebilmek için de basta Arapça’yı çok iyi bilmek gerekir.
  2. Belâgat ilmi. (Meânî, Beyân ve Bedî’).
  3. Hadîs ve hadîs usûlü ilmi.
  4. Fıkıh ve fıkıh usûlü ilmi.
  5. Kur’ân ilimleri. (Esbâb-ı nüzûl, nâsih-mensûh, muhkem-müteşâbih vb.)
  6. Kırâat ilmi.
  7. Vehbî ilimler.
  8. Kelâm ilmi.5
  9. Sosyoloji, Psikoloji, Astronomi, Fizik, Kimya, Tıp, Tarih vb. ilimler.
Güvenilir bir tefsir için en azından bu ilimleri bilmek gerekir. Bu ilimlerden yoksun
kimselerin yapacağı tefsirler, hatalarla dolu olacağı gibi, aynı zamanda ilmî ciddiyetten de
uzak olacaktır.
Bütün bunlarla birlikte Bedîüzzaman gibi bazı âlimler, bu asırda bir kişinin Kur’ân tefsiri
yazamayacağı görüsündedir. Kur’ân, bütün ilimlerden bahsettiği ve bir kimsenin de bu
ilimlerin hepsini bilmesinin mümkün olamayacağından dolayı, Kur’ân’ın tefsiri heyet
halinde yazılmalıdır. Yani belirli ilim dallarında mütehassıs olan Müslüman âlimler
tarafından meydana getirilen ilmî bir heyet tarafından yazılmalıdır.
Hz. Peygamber’in (sas) Kur’ân’ı Tefsiri
Kur’ân-ı Kerim’deki hakikatleri bize en iyi öğretecek, bizzat kendisine kitap gelen seçkin zât Hz. Peygamber’dir (sas). O, Kur’ân tefsirinin aslı ve esasıdır. Zira Kur’ân O’na indirilmiştir. O, mutlak olarak Kur’ân’ı insanlar içinde en iyi bilen ve en iyi anlayandır. Bu bakımdan O, mübelliğdir ve teybinle mükelleftir. Bu hususlar âyetlerde açık olarak belirtilmiştir.
 “Ey peygamber, sana Rabbin tarafından gönderileni herkese bildir. Böyle yapmazsan peygamberlik vazifeni yapmamış olursun. ALLAH seni insanlardan korur”. (Mâide, 5/67
 Hz. Peygamber’in tebliğ edeceği şeyi, herkesten iyi bileceğinde şüphe yoktur. Bu bakımdan Kur’ân-ı Kerim’in tefsiri denilince, ilk olarak akla Hz. Peygamber gelir. Zira tebliğ iki şekilde yapılır: Birisi, risâleti yani Kitabı tebliğ, diğeri de mânâlarını açıklamak ve bildirmektir.
Kur’ân’ın en sağlam müfessiri yine Kur’ân’dır. Çünkü bazı âyetler, diğer bazılarını tefsir
eder. Kur’ân’ın Kur’ân ile tefsirinden sonra, O’nun ilk müfessiri Hz. Peygamber’dir. Onun
için tefsirde, hadislerden müstağnî olmak, söz konusu değildir.
a. Hz. Peygamber’in Tefsirinin Özellikleri:
**Hz. Peygamber’in tefsiri, Kur’ân’ın mücmel olan âyetlerini tafsîl, umumî hükümlerini tahsîs, müşkilini tavzih, neshe delâlet etme, müphem olanı açıklama, garip kelimeleri beyan
etme, tavsif ve tasvir ederek müşahhas hale getirme, edebî incelikleri muhtevî âyetlerin
maksadını bildirme gibi belli baslı kısımlara taalluk eder.
**Ahkâma, âhiret ahvâline, kısas ve ahbâra ait bazı hususlar vardır ki, Kur’ân’da
zikredilmezler. Bunların tefsiri Peygamberimize bırakılmıştır.
“Biz sana da Kur’ân’ı indirdik. Tâ ki insanlara, kendilerine ne indirildiğini açıkça anlatasın” (Nahl, 16/44.) âyetiyle, Hz. Peygamber açıklamakla mükellef kılınmıştır.
**O’nun beyanı; kavliyle, fiiliyle ve ikrarıyla olurdu. Bundan dolayı Hz. Peygamber Efendimiz (sas) ashabının, Kur’ân’ı ve O’nunla amel etmeyi, onar onar âyetler halinde öğrenmelerini temin ediyordu. Bu öğretimin teferruâtı hakkında fazla bilgimiz yoktur. Yalnız sunu söyleyebiliriz ki, Hz. Peygamberin (sas) âyetleri tefsir etmesi, programlı bir takrir seklinde olmayıp müteaddit vesilelerle oluyordu.
Sünnet, Kur’ân’ı iki şekilde beyân eder. Birincisi, kitaptaki mücmeli beyândır. Meselâ,
namaz vakitleri, zekâtın miktarı, hac menâsikinin beyânı gibi.
 İkincisi ise, Kitapta bulunmayan bir hüküm koyar. Zira Kur’ân, “Hz. Peygamber’e itaatin, ancak ALLAH’a itaat olduğunu” (Nisâ,4/80.) ve “O’nun hevâ ve hevesine göre konuşmayacağını” (Necm, 53/3) beyân buyurmaktadır.
 O halde Kur’ân’da bulunmayan bir mesele hakkında Hz. Peygamber’in bir sünneti varsa, bu sünnet hüküm makamına kâim olarak, o meseleyi farz veya haram kılabilir.
**Kur’ân’daki hükümlerin ekserisi küllî olduğundan, o küllî hükümleri izâh ve açıklamak için
dâima sünnete ihtiyaç duyulmuştur. Başlangıçtan beri sünnet, İslâmî tesri’in ikinci kaynağı
olmuştur.
**Resûlullah Efendimizin (sas) tefsiri daha ziyade sahâbe sorularına cevap verme seklinde
gerçekleştiği için, her şeyin kendisine sorulamadığı düşünülürse tefsirinin de azlığı söylenebilir
b.Hz. Peygamber’in (sas) Tefsirinin Önemli Kısımları ve Bu Kısımlara Dair Misaller
1.Kur’ân’ı, Kur’ân’la Tefsiri:
Bilindiği gibi tefsir yollarının en güzeli ve doğrusu, Kur’ân’ın yine Kur’ân ile
açıklanmasıdır. Zira Kur’ân’ın bir yerinde umumî olan, bir başka yerinde tahsis edilir.
Herhangi bir ayette mücmel olan husus, bir başka âyette mufassal olarak zikredilmiş
olabilir. Bunlara ait misaller çoktur. Kur’ân’ın açıklanmasında bu yola bas vurmanın ilk
numûnelerini de Hz. Peygamber’in (sas) tefsirinde buluyoruz.
 “İman edip imanlarına zulüm bulaştırmayanlar var ya, iste korkudan emin olma onların hakkıdır, doğru yolda olanlar da onlardır.” (En’âm, 6/82) âyeti inince, “İçimizde nefsine
zulmetmeyen kim var?” diyerek, bu durum Resûlullah’ın (sas) ashâbına ağır gelmişti.
Bunun üzerine Resûlullah (sas) dedi ki: “Zannettiğiniz gibi değil, buradaki zulüm
Lokman’ın oğluna dediğidir: Evladım sakın ALLAH’a ortak koşma. Çünkü sirk elbette büyük bir zulümdür.” (Lokman, 31/13)
Böylece Peygamberimiz (sas), başka bir âyete dayanarak, umumî bir mânâyı tahsis etmiş
ve yanlış anlamanın önüne geçmiştir.
2.Mücmeli Beyan Etmesi:
Hırsızlık yapanlar hakkında Kur’ân’da
 “Hırsız erkek ile hırsız kadının irtikâb ettikleri bir suça karşılık ve ALLAH tarafından insanlara ibret verici bir ukûbet olmak üzere ellerini kesiniz.” (Mâide, 5/38) buyurulur. Âyette umumî olarak zikredilen hırsızlığın, cezâlandırmaya müstahak olan sınırını, Resûlullah Efendimiz (sas) söyle tahsis ve teybîn etmiştir: “Çeyrek dînar veya daha fazla miktar çalanın eli kesilir.”
3.Kur’ân’ın Mânâsını Tekit Sûretiyle Beyanı:
Hz. Peygamber’in (sas) Kur’ân’ı açıklama tarzlarından biri de sünnetin, Kitabın
mânâsına muvafık bir tarzda varit olması seklinde görülür. Beyanın bu tarzından maksat,
hükmün takviye edilmesidir. “Ey iman edenler! Şarap, kumar, putlara kurban kesilen sunaklar, fal okları, şeytana ait murdar islerden başka bir şey değildir. Bunlardan geri durun ki felah bulasınız!” (Mâide, 5/90) âyeti
nâzil olunca Resûlullah Efendimiz (sas): “İçki haram edildi.” demek sûretiyle, âyetin
ihtiva ettiği hükmü tekit ederek açıklamıştır.
4. Umûmu Tahsis Etmesi:
Lafız ve/veya mânâ bakımından kapsamına giren bütün fertleri kapsayan lafza, umûm
lafız denir. Umumî lafızlar bazen tahsis olunur. Kur’ân, Kur’ân ile tahsis edildiği gibi,
sünnet ile de tahsis edilebilir. Nitekim bunun aksi, yani sünnetin umûmiyetinin Kur’ân ile
tahsis olunduğu vakidir. Resûlullah Efendimizin (sas) bütün dinî beyanatı vahiy ve ilhama
istinat ettiğinden, sünnetin Kur’ân’ı tahsis etmesi caiz olur.
 “Zina eden kadın ve erkeğ...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: tefsir tarihi 3.hafta özeti
« Posted on: 25 Nisan 2024, 12:30:46 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: tefsir tarihi 3.hafta özeti rüya tabiri,tefsir tarihi 3.hafta özeti mekke canlı, tefsir tarihi 3.hafta özeti kabe canlı yayın, tefsir tarihi 3.hafta özeti Üç boyutlu kuran oku tefsir tarihi 3.hafta özeti kuran ı kerim, tefsir tarihi 3.hafta özeti peygamber kıssaları,tefsir tarihi 3.hafta özeti ilitam ders soruları, tefsir tarihi 3.hafta özetiönlisans arapça,
Logged
08 Mart 2010, 23:48:50
marziye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 48


« Yanıtla #1 : 08 Mart 2010, 23:48:50 »

Allah razı olsun hocam elinize sağlık
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes