Konu Başlığı: Tefsir 10. Hafta Gönderen: zahdem üzerinde 30 Nisan 2010, 22:26:35 Fennî Tefsire Misaller: l- Kur'ân, anne karnında ceninin teşekkül ve gelişmesini anlatır: “Ey insanlar! Eğer siz öldükten sonra dirilmekten şüphe ediyorsanız, bilin ki: Biz sizi ilkin topraktan, sonra bir nutfeden, ……..yarattık ki, kudretimizi size açıkça gösterelim...” (Hac, 22/5) . Başka bir yerde ise, kademe kademe anne karnında geçirilen safhalara dikkat çekilir: “Andolsun ki biz insanı, çamurdan meydana gelen bir öz ve süzmeden yarattık……..Sonra da onu başka bir yaratık olarak inşaallahâ ettik (yani belli bir devreden sonra diğer canlılardan ayırarak istidâdına göre bir şekil verdik.” (Müminûn, 23/l2-l4). Bir başka ayette ise; yine anne karnındaki değişik bir noktanın aydınlatıldığını görüyoruz: “Sizi annelerinizin karnında, üç karanlık içinde hilkatten hilkate (nutfe, alaka, mudğa) intikal ettirerek yaratmaktadır..” (Zümer, 39/6) Bilindiği gibi rahim, dışından içe doğru üç dokudan meydana gelir: Parametrium, Miometrium, Endometrium. Bu dokular, su, ısı ve ışık geçirmez zarları sarmıştır. Kur'ân bu dokulara (zulmet) diyor ve insanın bu üç zulmet içinde yaratıldığını ifâde ediyor. 2- Kur'ân, sütün meydana geliş keyfiyetini de süt gibi dupduru ve berrak olarak anlatmaktadır: “Doğrusu davarlarda da size deliller vardır: Zira size onların karınlarındaki işkembe ile kan arasından, halis bir süt içiriyoruz ki içenlerin boğazından âfiyetle geçer..” (Nahl, 16/66) 3- Bir diğer mucizevî beyânı da, her şeyin bir erkek, bir de dişi olmak üzere çift çift yaratılmış olmalarıdır. “Ne yücedir O ki, toprağın bitirdiklerinden, insanların kendilerinden ve daha bilemedikleri nice şeyleri hep çift yarattı.” (Yasin, 36/36) Canlılardaki erkeklik dişilik öteden beri biliniyordu; ama, otların, ağaçların “ve daha bilemedikleri nice şeyler” sözüyle atomlara, bulutlara kadar pozitif ve negatif çiftini ta'mim, oldukça düşündürücü ve hayret vericidir. 4- Kur'ân, kâinatın hilkati mevzûunu da, yine kendine has üslupla ele alır: “İnkâr edenler görmediler mi ki, göklerle yer bitişik idi; biz onları ayırdık ve her canlı şeyi sudan yarattık..” (Enbiva, 21/30) Kâinatın, bir bütünün parçaları ve birbirine numûne ve misâl tek hakikatin yaprakları olduğu anlatılıyor ve Kaliforniya çınarlarından insanlara kadar, vücudun dörtte üçünü teşkil eden suyun, hayatiyet ve ehemmiyetine parmak basılıyor. 5- Bütün kâinat içinde güneşin, ayrı bir ehemmiyeti vardır.“Güneş de kendi müstakarrı içinde akıp gider. “ (Yâsin, 36/38) 6- Yine dört kelime, âlemşümûl bir meseleye dikkatimizi çekiyor.. “Göğü kendi ellerimizle (kudret ve irâdemizle) yaptık. Ve, Biz onu, devamlı genişletmekteyiz.” (Zâriyat, 51/47) 7- Bir diğer âyette ise, bu yaklaşma, uzaklaşma ve birbiri içinde dönüp durmadaki, itibârî kanuna dikkat çekilmektedir. “ALLAH O'dur ki, gökleri görebileceğiniz bir direk olmadan yükseltti..” (Ra'd, 13/2) 8- Günümüzün aktüel meseleleri arasında mühim bir yer işgal eden, Ay'a seyahat mevzuu da bir işâretle hissesini alıyor. “Dolunay şeklini alan Aya kasem ederim ki, siz mutlaka, tabakadan tabakaya binecek (yükselecek)siniz.” (İnşikak, 84/l8-l9). 9- Küre-i arzın şekil değiştirmesiyle alâkalı beyân da fevkalâde ilgi çekicidir: “Hükmümüzün yere yönelerek O’nu yavaş yavaş eksilttiğini görmüyorlar mı? Durum böyle iken onlar nasıl galip gelebilirler?” (Enbiya, 21/44).Yerin uçlarının eksilmesi; yağmur, sel ve rüzgârlarla dağların aşınmasından daha ziyade, kutup bölgelerinin basıklaşmasından ibaret olsa gerektir. 10- Son bir misâl de ay ve güneş benzerliklerinden verelim: “Biz gece ve gündüzü iki âyet (alâmet) yaptık. Gecenin âyetini (ayı) sildik; gündüzün âyetini aydınlatıcı kıldık.” (İsra, 17/l2) .İbn Abbas, gecenin âyeti ay, gündüzün âyeti de güneştir, diyor. EDEBÎ-İÇTİMAÎ TEFSİR İçtimaî Tefsir Kur’ân, toplum için inmiştir. Bu yüzden tefsir edilirken çağın toplumsal problemleri Kur’ân âyetlerinin ışığında çözüme bağlanmalıdır. Yani tefsirin konusu insan, insanın hidâyeti, toplumsal meseleler olmalıdır.Nitekim Kur’ân’da insanın sosyal yapısından, aile nizamından, evlenme ve boşanmadan, muhtaçlara yardımdan, miras ve özel mülkiyetten, kabileler ve milletlerarası ilişkilerden ve farklılıklardan, yönetim biçiminin dayandığı kurallardan, savaş ve barıştan ve daha pek çok sosyal konulardan bahsedildiği görülmektedir. Bu tefsir hareketinin mümessili Muhammed Abduh’tur . Daha sonra onun öğrencisi Reşid Rızâ , Mustafa el-Meraği , Seyyid Kutup , Said Havva ve Mevdudî gelir.Ülkemizde ise Süleyman Ateş’in, bu yönelişin takipçisi ve uygulayıcısı olduğu söylenebilir. Müstakil eserler vermek sûretiyle sosyolojik yönelişe dâhil olan bir çok bilim adamı da mevcuttur.Ferid Vecdi, Mahmut Şeltut, Mehmet Akif ve İkbal gibi âlim ve şair bulunmaktadır.Türkiye’deki en büyük temsilcisi şüphesiz Mehmet Âkif’dir. Bu yönelişin tefsir anlayışını ve gayelerini ana hatlarıyla ele aldığımızda, şu hususları tespit etmekteyiz: a. Tefsir yaparken hiçbir mezhebin etkisinde kalmamak, b. Tefsirden İsrâiliyyatı arındırmak, c. Kur’ân’ın genel ilkeleri üzerinde durmak, ayrıntılara girmemek d. Tefsiri, ilim ve fen ıstılahlarından arındırmak, e. İslam toplumunun problemlerine ve sıkıntılarına özellikle Kur’ân’dan çözümler getirmek. Bu ekole yöneltilen başlıca eleştiriler ise şunlardır: a. Çok aşırı bir hürriyet içinde olması ve aklı olabildiği ölçüde sınırsız kullanması, Mu’tezile’ye yaklaşılması, b. Bazı şer’î nassların, özellikle hakikat ifade eden lafızların mecazla te’vili cihetine gidilmesi, c. Kur’ân lafızlarının ilk nüzûlü esnasındaki anlamlarını aşırı şekilde genişletmesi, d. Bazı sahih hadisleri terketmesi veya zayıf ve uydurma olarak kabul etmesi ve âhâd haberlerin reddedilmesi. Fakat bu tenkitler, bu sahada yazılan bütün tefsirler için geçerli değildir. İçtimâî Tefsire Örnek: Abduh, her konuda olduğu gibi tefsirde de taklitçiliğe karşı çıkmış,tefsir yaparken sadece kelime anlamlarına bakmak için Celâleyn tefsiri dışında hiçbir tefsir kitabı okumamıştır.Abduh, bir taraftan tefsir dersleri verirken, bir taraftan da Amme cüz’ünün tefsirini yapmıştır. Abduh’un yaptığı tefsirler ise öğrencisi Reşid Rızâ tarafından derlenerek el-Menâr dergisinde yayınlanmıştır. Abduh, Nisâ sûresinin 126. âyetine kadar tefsir yaptığı halde, Reşid Rızâ, bunu Yûsuf sûresinin 52. âyetine kadar tamamlamış ve “Tefsiru’l- Menâr” adıyla 12 cilt halinde neşretmiştir. İçtimaî tefsir metodunun önemli mümessillerinden bazıları ve eserleri şunlardır: 1. Muhammed Abduh (v.1848/1905). Tefsiru’l- Kur’âni’l- Kerîm. 2. Muhammed Reşid Rızâ (v.1865/1935). Tefsiru’l- Menâr. 3. Ahmed Mustafa el-Merâğî (v.1881/1945). Tefsiru’l- Merâğî. 4. Seyyid Kutub (v.1906/1966). Fîzilâli’l- Kur’ân. 5. Süleyman Ateş. Yüce Kur’ân’ın Çağdaş Tefsiri. Edebî Tefsir Kur’ân’ın indiği dönemde Arapların ilgi alanlarının odağını edebiyat teşkil ediyordu. Panayırlarda şair ve hatipler yarışıyor, beğeni toplayan şiirler, Kâbe’nin duvarlarına asılıyordu. İşte bu nedenle de Kur’ân, edebî üslûbun zirvesinde indirilmiştir. Edebî tefsire yönelenler, Kur’ân’ın i’caz yönlerini, belâgat, muhteva zenginliği, ihtiva ettiği esasların insanoğlunun maddî-mânevî ihtiyaçlarını karşılaması, gaybî haberler ihtiva etmesi, O’nun daima yeni kalması, Kur’ân’ın Hz. Peygamber’in (sas) arzusuna uymaması gibi konuları ele aldıkları gibi, dil ve üslûbu, te’lifi ve tabiat ilimleri konularında da ele aldıkları görülmektedir. Edebî Tefsir ekolünün kurucusu olan Emin el-Hûlî ve talebesi (aynı zamanda hanımı olan) Dr. Aişe Abdurrahman, Muhammed Ahmed Halefullah, Seyyid Kutub, Abdulkadir el-Mağribî, Muhammed el-Mübârek, Şevkî Dayf, Tahîr b. Aşur bu eğilime mensup olanların ileri gelenleri arasında zikredilir. Emîn el-Hûlî’ye Göre Edebî Tefsirde Takip Edilmesi Gekeren Metot: Edebî Tefsire göre tefsir yapan müfessirin, Kur’ân’ı parça parça değil de, konu konu ele alması gerekir. Edebî tefsir metodu iki safhalı bir araştırma ile gerçekleşecektir. a. Kur’ân etrafında yapılan araştırma 1. Kur’ân’a yakın özel araştırma: Bu safhada, Ulûmu’l- Kur’ân denilen, Kur’ân’ın nüzûlü, toplanması, kırâatı.. vb. gibi konular araştırılmalıdır. 2. Kur’ân’a uzak genel araştırma:Kur’ân’ın ortaya çıktığı ve yaşadığı maddî ve manevî çevre ile ilgili araştırmalardır.. Kur’ân’ın rûhu, mizâcı ve üslûbu Araplara uygun bir yapıdadır.. Kur’ân’ın hedeflerine tam nüfûz edebilmek, ancak, o şartları eksiksiz bir şekilde göz önünde canlandırabilmek ve bu Arap rûhunu, Arap mîzacını ve Arap zevkini inceden inceye tetkik edip tespit etmekle mümkün olur.. b.Kur’ân’ın içinde yapılacak araştırma: 1. Kelimelerin incelenmesi: Bu araştırma, kelimelerin incelenmesi ile başlar. Araştırmacının bu aşamada, kelimelerin mânâlarının zaman içinde gösterdiği değişmeleri göz önünde bulundurması… Kelimenin lügavî mânâsının tespiti, Kur’ân’da geçtiği yerlerdeki mânâlarının araştırılması gerekir. 2. Terkiplerin incelenmesi: Müfessir, önce kelimeler üzerinde durduktan sonra, terkiplerin incelenmesine geçer ve bu hususta şüphesiz Nahiv, Belâğat vb. edebî ilimlerin yardımına başvurur. |