> Forum > ๑۩۞۩๑ Açık Öğretim & İlitam Dunyasi ๑۩۞۩๑ > Sakarya İlitam > Ders Notları ve Özetler > KELAM 6. ÜNİTE KISA NOTLAR
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: KELAM 6. ÜNİTE KISA NOTLAR  (Okunma Sayısı 2044 defa)
25 Ocak 2017, 14:53:33
Rüveyha
Forum Görevlisi
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 6.764


« : 25 Ocak 2017, 14:53:33 »



KELAM 6. ÜNİTE KISA NOTLAR

•   “Tanrı” kavramı, sadece dinî ilimlerin değil, felsefenin de önemli bir problemini teşkil etmiştir
•   Ulûhiyyetle ilgili âyetlerin çoğu, Allah’ın sıfatlarına dairdir
•   Pek çok filozof ve kelâm bilgini, inanmanın fıtrî olduğunu vurgulamışlardır.
•   Buna rağmen hem filozoflar ve hem de kelâmcılar, Allah’ın varlığını aklî yöntemlerle ispat etmeye çalışmışlardır
•   Ebû Hanîfe’ye (ö. 150/767) göre, mârifetullah konusunda nazar ve istidlâl metodunu kullanmak herkese vâcibdir.
•   İmam Eş‘arî ise, mârifete kitap, sünnet, icmâ ve aklî deliller ışığında ulaşılabileceğini ileri sürmüştür
•   İmâm Mâtürîdî Mârifetullahın aklen zorunlu (vacip) olduğu görüşünde dir, bu konuda aklı ön plana çıkarmış, sadece naslardan elde edilen bilgilerin mârifetullahı sağlamayacağını belirterek, bu hususta taklitçiliği reddetmiştir
•   Mu‘tezile’nin çoğunluğuna göre ise kul için Allah’ı bilmek aklî ve nazarî olarak vâcibdir
•   Kādî Abdülcebbâr (ö. 415/1024) Allah’ın varlığının ispatı ve tanınması konusuna büyük önem vermiştir.
•    Ebû Ali el-Cübbâî (ö. 303/916) ile Kādî Abdülcebbâr’a göre, Allah ve sıfatları ancak hüccet ve O’nun fiilleri üzerinde düşünmek suretiyle anlaşılabilir. Bu durumda birçok Ehl-i Sünnet bilgininin mârifetullah görüşünün bir yönüyle Mu‘tezile bilginleriyle paralellik arzettiği söylenebilir
•   Eş‘arîlerin çoğunluğu, Allah’ın ancak vahiy yoluyla tanınabileceği görüşündedir. Onlara göre mârifetullahın nakil ile vacip olduğu konusunda nas ve icmâ vardır. Bu bilginlerin “icmâ” ile Eş‘arî âlimlerinin konuyla ilgili müşterek kanaatlerini kastettikleri anlaşılmaktadır.
•   Eş‘arî ulemâsına göre, Allah’ın varlığı konusunda “nazar” yöntemini kullanmak bir zorunluluktur. Zira Allah’ı tanımak derken, O’nun varlığı ve sıfatları üzerinde düşünme kastedilmektedir. Ancak, Allah’ın gerçek anlamda bilinmesi sadece resullerin irşadıyla mümkündür
•   Âlimlere göre, Allah’ın bilinmesinde sonuç alınabilecek en iyi metot, O’nun yarattığı şeyler üzerinde düşünmektir.
•   Kelâmcılar, insanın yokluk sahnesinden varlık alanına çıkartılmasını, hayatı boyunca kullandığı yetenekleri, Allah’ın varlığının delili olarak kabul ederler
•   Hz. Ebû Bekir’e nispet edilen "bir şeyin anlaşılmayacağını idrak etmek de bir tür idraktir" sözüyle bu anlayışın da bir nevi iman olduğunu vurgulamak istemişlerdir
•   Kelâmcılara göre, insanların Allah’ın kemal sıfatlarına sahip olduğunu ve O’nun noksanlıklardan münezzeh bulunduğunu bilmesi gerekmektedir., insanların Allah’ın isim ve sıfatlarını bilmemesi bir eksikliktir.
•   Ulemaya göre, insanın en güzel bir şekilde (ahsen-i takvîm) yaratılışı, mârifetullah konusunda önemli bir delildir. Onlara göre, Kur’an’da kendisine yemin edilen nefis de, Allah’ın varlığını ve sıfatlarını isbat etmektedir.
•   Din bilginleri, , O’nu anlamanın yollarını araştırmış, sonuç olarak “aklî istidlal” ve “kalbî mârifet” olmak üzere iki ana metod üzerinde durmuşlardır. Bunlardan aklî istidlâl yöntemini felsefe ve kelâm; kalbî mârifet yolunu ise tasavvuf tercih etmiştir.
•   Kur’an’da aklî delili ön plana çıkaran bir kısım âyetler (el-Enbiyâ 21/24; en-Neml 27/64;el-Furkân 25/45; Tâhâ 20/40),
•   Kur’an’da Allah’ın varlığı konusuyla doğrudan alâkalı bir âyette, gerek dış (âfâk) ve gerek iç (enfüs) âlemde, O’nun varlığına deliller bulunduğu bildirilmektedir (Fussilet 41/53)
•   Allah’ın varlığını isbat çabası, felsefe ve kelâmın en önemli problemi olmuştur
•   Allah’ın varlığının bilinmesinin herkese gerekli (vacip) olduğunu belirten Ehl-i sünnet bilginleri, bunun ispatının ise akıl yoluyla yapılması gerektiğini, bu nedenle aklî istidlallere dayanmadan benimsenen bir imanın, sahibini şüphe ve vesveseden uzaklaştırmayacağını özellikle vurgulamışlardır. İslâm âlimleri bu konuda yazdıkları delilleri, illet-malûl ilişkisi; hakikat-muhakkak alâkası; şart-meşrût bağlantısı; delil-medlûl ilişkisi şeklinde dört ana maddede özetlemektedirler.
•   Hudûs Delili Evrenin yaratılmışlığı önermesine dayanarak Allah’ın varlığını ispat etmek üzere başvurulan klasik kozmolojik delillerden biri olan hudûs, kelâm literatüründe terim olarak “bütünüyle tüm evrenin mevcudiyetine yokluğun tekaddüm etmesi, bu varlıkların bir zamanlar yok iken, sonradan var edildikleri olgusunu” ifade eder
•   İslâm bilginlerinin çoğunluğunun yaklaşımları doğrultusunda, hudûs deliline, Hz. İbrâhim’in, evrenin yaratıcısını arayışını konu edinen âyetlerin (el-En‘âm 6/75–79) ışık tuttuğu ileri sürülmüştür.
•   Bu delilin, ilk defa Ca’d b. Dirhem (v. 124/742) ve Cehm b. Safvân (v. 128/745–746) tarafından kullanıldığı bilinmektedir. Bu âlimler kanalıyla Mu‘tezile mensuplarına intikal eden delili, Basra Mu‘tezile ekolünün kurucusu olan Ebü’l-Hüzeyl el-Allâf geliştirmiştir. Eş‘arî’de açık bir şekilde görülmeyen, Ehl-i sünnet kelâmcılarıyla filozoflar tarafından kullanılagelen hudûs delilini, sünnî kelâmcılar içinde en ayrıntılı bir biçimde ve derin bir vukufla ilk defa açıklayarak işleyen bilgin İmam Mâtürîdî, olmuştur.
•   Kelâmcılara göre hudûs, *“haber, duyu ve istidlâl”* şeklinde özetlenebilecek olan bilgi vasıtalarının her üçüyle de sabittir. Mâtürîdî’nin buradaki haberden maksadı, Kur’ân-ı Kerîm’de tabiatın aşkın bir güç tarafından yaratılmış olmasına dikkatlerin çekilmesidir. Bu ise yöntem itibarıyla gözlem ve istidlâle dayanan bir delildir
•   Hudûs delili temelde kozmolojik bir delildir. Kozmoloji ise bir bütün olarak evreni konu alan ilim dalıdır. Evren; bilim, felsefe, ezoterizm (aydınlanmış insanların bilgisi) ve dinin
•   ortak alanıdır. Kelâm ilmine kozmolojinin girmesi iki aşamada olmuştur; Birinci aşamada felsefi eserlerin kozmolojisinin mütalaa edildiği dönem, ikinci aşamada ise felsefi görüş ve metotları kendi anlayışlarına uygun bir şekilde yeniden yorumlayarak
•   Kelâm kitapları en başta Eş’ari’nin Makâlât’ında olmak üzere, Bakıllani’nin Temhid’inde kozmoloji başat konudur. İcî’nin Mevakıf adlı eserinde bu konuyu görüyoruz.
•   ***Kelâm kozmolojisinin temelinde “Tanrı” vardır. O illettir, kadîmdir. O’nun başlangıcı ve sonu yoktur. Zât-ı bilinemez, ancak sıfatları bilinebilir. Sıfatları akıl yoluyla anlaşılabilir. Kelâm kozmolojisi bidayette deney ve gözlemden ziyade rasyonalist bir tarza sahiptir. Bu anlamda daha çok deneyimden çok düşünce ve duyu verilerine, aklın ilkelerine ve mantık kurallarına dayalı olarak gelişmiştir. Âlem, “tabiat, nişan” anlamındadır. Terim olarak ise “duyu ya ada akıl yoluyla hissedilebilen” demektir. Âlem aynı zamanda “tabiat” demektir. Tabiat ise süreklilik anlamındadır. “Yaratılmış olmak, mühürlenmiş olmak” anlamları da vardır. Tabiat kendi kendine etkileyici ve hâkim olamaz. Bu sebeple zorunluluk (icbar) ve yaratma (icad) tabiatüstü ve âlemin dışından olmalıdır. Zira dış dünyada bir zıddının karşı koymasına maruz olmayan, durdurulamayan ve değiştirilemeyen hiçbir şey bulunmamaktadır. Bundan dolayı Kelâm kozmolojisi eşyanın tabiatının hâkim değil, mahkûm olduğu tezinden hareket eder. 
•   Kelâmcıların yaratma teorisini temellendirmeleri “cevher” ve “araz” kavramları üzerinden olmuştur.
•   . Cevher: Öz, esas demektir. Abdullah b. Mukaffa (v. 142)’nın Aristo’nun Kategoriler’inde yer alan “ousia” terimini Arapça’ya “cevher” olarak tercüme etmesinden sonra bu terim kelâmcılar tarafından kullanılmaya başlamıştır. “Cüz-i lâ yetecezza” ve “cevher-i fert” tanımlamaları da aynı anlama gelir. Cevherle ilgili kavramlar ise şunlardır
•   .1. Suret: Bir cevher başka bir cevhere hulul ediyorsa suret adını alır..2. Cisim: Cevher hem suret hem de mekandan oluşmuşsa cisim adını alır..3. Heyula: Bir cevher başka bir cevher içinde yer teşkil ediyorsa heyula adını alır. 4. Araz: Cevherlerden ayrı düşünülemeyen özelliklerdir. Hareket, renk, şekil, koku, sayı, tat, sertlik-yumuşaklık, sıcaklık-soğukluk vs. fiziki durumlardır.  Tüm kâinat muhdes olarak tanımlanmıştır (yaratılmıştır). Muhdes olmanın özellikleri ise şunlardır:  Zamana ve mekâna nispet edilir.  Değişkendir.  Arazlardan ayrı düşünülemez.  Varlığı kendinden değildir.  Sebep-sonuç içerisinde varlık gösterirler.  Hareket ve sükûndan hâlî değillerdir.
•    Allah; cevheri araza, arazı cevhere her ikisini de kendi iradesine bağlamıştır. O, ilk yaratmada da faildir, yarattığının devamlılığını sağlamada da faildir. Arazların bekası yani devamlılığı an be an yeniden yaratılmaları ile mümkün olmaktadır. Yani değişim, benzerlerin hızlı hızlı peş peşe gelmesiyle mümkün olmaktadır. Bu duruma da teceddüd-i emsal denilmektedir.(benzerlerin yenilenmesi) 
•   İmam-ı Azam’da sistemli bir isbat-ı vacib temellendirmesi yoksa da kimi kesit ve değerlendirmeleri hudus ve inayet delillerini çağrıştırmaktadır. Bunlardan bazıları aşağıdadır:  -“Engin bir denizin ortasında haşin dalgalar arasındaki bir gemi nasıl kaptansız menziline varamazsa bu sonsuz kâinat da kaptansız olamaz.”
•   , tebliğsiz de Allah’ı bulabilecek kudrettedir. İnsanın kendi yaratılışı ve kâinat ona en önemli delildir.  -İnsanın mükemmelen ana rahminden çıkışı, hakîm ve ilmi nihayetsiz Sânî’nin takdiriyledir. -Âlem sürekli halden hale değişmektedir. Değişikliğin bulunduğu yerde değiştiricinin mevcudiyeti zaruridir. -Âlem ister hadis, ister mümkin olsun yok iken sonradan icad edilmiştir.
•   Mutezile ulemasının çoğunluğu hadisin muhdise muhtaçlığının bedihi değil, istidlali olduğuna inanır. Örneğin Nazzam’a göre soğuk ve sıcak gibi iki zıddın kendiliğinden bir yerde toplanması düşünülemez. Fakat bunlar aynı cesette icma olabilmektedir. Öyleyse bunları bir icbar eden vardır
•   Tevellüd düşüncesi: Mutezile’nin bir yaklaşımıdır. Arazların birbirini doğuracağı düşüncesidir.
•   Eş’ari; Ana rahminde bebeğin oluşum evrelerini ve değişimleri Allah’a bağlar. Bu cümleleri yaklaşık olarak Şehristani de de görürüz. Bu delili, bir yönüyle hudus, bir yönüy...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: KELAM 6. ÜNİTE KISA NOTLAR
« Posted on: 17 Nisan 2024, 01:07:55 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: KELAM 6. ÜNİTE KISA NOTLAR rüya tabiri,KELAM 6. ÜNİTE KISA NOTLAR mekke canlı, KELAM 6. ÜNİTE KISA NOTLAR kabe canlı yayın, KELAM 6. ÜNİTE KISA NOTLAR Üç boyutlu kuran oku KELAM 6. ÜNİTE KISA NOTLAR kuran ı kerim, KELAM 6. ÜNİTE KISA NOTLAR peygamber kıssaları,KELAM 6. ÜNİTE KISA NOTLAR ilitam ders soruları, KELAM 6. ÜNİTE KISA NOTLARönlisans arapça,
Logged
01 Şubat 2017, 01:01:45
Ruhane
Yeni Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 9.473


« Yanıtla #1 : 01 Şubat 2017, 01:01:45 »

Allah razi olsun canan kardes boyle degerli paylasimlarda bulunmaniz cok guzel rabbim devamini nasip eylesin
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes