> Forum > ๑۩۞۩๑ Açık Öğretim & İlitam Dunyasi ๑۩۞۩๑ > Sakarya İlitam > Ders Notları ve Özetler > İlk Çağ Felsefesi 9-14
Sayfa: [1] 2   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: İlk Çağ Felsefesi 9-14  (Okunma Sayısı 6667 defa)
26 Aralık 2009, 13:00:08
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 26 Aralık 2009, 13:00:08 »



FELSEFE 9. HAFTA ÖZETİ

            EFLATUN: (Platon) M.Ö.427-347 Yılları arasında yaşamış olan ve düşünce tarihinin tanıdığı ilk ve en büyük sistemin kurucusu olan ünlü yunan filozofudur. Asıl adı Aristokles’di. Geniş omuzları ve atletik yapısı yüzünden, “Platon” lakabı ile anılmış.

            20 yaşında Sokrates’in öğrencisi olmuştur. Eflatun, Akademos denilen bölgede ünlü okulu Akademia’yı kurmuş.yirmi yıl buranın yönetim ve öğretimiyle uğraşmıştır.

            Alferd-e göre, Eflatun’dan sonraki bütün batı felsefesi onun eserine düşülmüş dipnotladan başka bir şey değildir. Görüşleri İslam ve hristiyan felsefesine derin etkide bulunmuş. Platuon bir problem düşünürüdür.

Eserleri:


Eflatun, ününü, hemen hepsi günümüze ulaşmış olan diyalog şeklinde ki eserlerine borçludur. Eserleri, üç evrede incelenir.

1- Gençlik diyalogları: Bu evrede eserleri, soru cevap şeklinde diyaloklar halindedir. Bu evrede sokrat’ın etkisinde kalmış. Dolayısıyla bunlara sokratik diyaloklar da denir.

            BUNLAR: Apologia, Kriton, Protagoras, İon, Lakhes, Politeis 1, Lysis,

2- Olgunluk (geçiş) diyalogları Bu evrede Eflatun’un kendi düşünce sistemini ortaya koyar. BUNLAR: Gorgias, Menon, Küçük Hippias, Büyük Hippias, Symposion, Phaidon,

3- Yaşlılık diyalogları: Bu devrede eflatun, tekrar diyalog yöntemine ve kafasındaki ideal devlet yapısını tekrar tanımlamaya döner, ama bu sefer biraz daha gerçekçidir.

            BUNLARDA: Theaitetos, Parmenides, Sophistes, Politikos, Nomoi.

            EFLATUNUN FELSEFESİ:

            Eflatun, kendisinden önceki felsefi birikimin tüm konu ve sorunlarını yüklenmiş, belli bir sistem içerisinde bunlara cevaplar getirmeye çalışmıştır.

            Pythogaras evrenin duyularla algılanan yönünün dışında bir gerçekliği fikri, yani sayılar ve matematik, eflatun’un ideal öğretisine ciddi bir katkıdır. Yine Pythogaras felsefenin amacı, erdem ve ahlaki arınma sorunlarıyla eflatun’un felsefi tartışma alanına katkıda bulunmuştur. Sofistler, Eflatun’un cevap vermeye çalıştığı gruptur. Bunun için mutlak ve kesin bir bilginin var olduğunu ve ahlakın hazza ve faydaya değil erdeme dayandığını temellendirmeye çalışmıştır.

Soratçı dönem: bu dönem Eflatun, hocasının öğretisini, gerçeğe en uygun şekilde vermeye çalışan, katkısız bir sokrat’çıdır. Ahlak etrafında bilgi ve erdem sorunlarını tartışır.

Geçiş Dönem: Bu dönemde sokrat öncesi “Doğa filozofları” gibi, mutlak ve değişmez olan ile değişen arasındaki ilişkilerle ilgilenmiştir. Eflatun’un bu döneminde sofistler etkilidir. Sofistler gibi felsefi ilgisini insana, topluma, ve kültüre yöneltmiştir. 

   Eflatun’a göre felsefenin ana gayesi, insanın mutluluğu ve kamil bir yaşamdır. Ona göre “İYİ”, doğru bir yaşamın kesin ölçütü ve amacıdır.

            Ruh ölümsüz olduğuna göre, aranan doğru ile daha önceki yaşam dönemlerinde muhakkak karşılaşmış olmalıdır. Ölümsüz bir ruh taşıyan insan oğlu, için “öğrenmek” eskiden bilinen bir şeyi hatırlamaktan başka bir şey değildir.

Olgunluk dönemi: Bu dönemde, sokrat’ın “bilgi erdemdir” önermesinden yola çıkarak iki tür bilmenin söz konusu olduğunu ileri sürer.

a-Doğru sanı: Bir yanda oluş ve bozuşunun, doğru sanının, rolatif gerçekliklerin dünyasıdır.

b- Bilgi (epiteme): Sağlam ve sürekli, asıl gerçekliğin, “idealar”ın dünyasıdır.

Yaşlılık dönemi: Bu dönem ise, önceleri ele aldığı bir çok konuyu tekrar gündeme getirerek, bir kez daha incelemiştir. İlgisi ahlaki sorunlar ve insanoğlunun mutluluğuna yöneliktir. Kamil insan yerine, olgun toplumu tarif etme çabası içerisindedir.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: İlk Çağ Felsefesi 9-14
« Posted on: 29 Mart 2024, 10:17:03 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: İlk Çağ Felsefesi 9-14 rüya tabiri,İlk Çağ Felsefesi 9-14 mekke canlı, İlk Çağ Felsefesi 9-14 kabe canlı yayın, İlk Çağ Felsefesi 9-14 Üç boyutlu kuran oku İlk Çağ Felsefesi 9-14 kuran ı kerim, İlk Çağ Felsefesi 9-14 peygamber kıssaları,İlk Çağ Felsefesi 9-14 ilitam ders soruları, İlk Çağ Felsefesi 9-14önlisans arapça,
Logged
26 Aralık 2009, 13:02:24
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« Yanıtla #1 : 26 Aralık 2009, 13:02:24 »

FELSEFE 10. HAFTA ÖZETİ

                       Eflatun

Bilgi Kuramı: idealar öğretisi ve mağara istiaresi

            Eflatun için idealar yalnızca nesnelerin düşünsel karşılıkları değildir. Nesnelerin olduğu kadar, nesnesel karşılığı bulunmayan, “adalet, eşitlik, güzellik” gibi soyut kavramların da kendi ideaları vardır.

            Fizik ve sanal evreni inceleyecek olursak; sanal evrendeki formlar hakkında bilgilerimizin tam ve kesin olduğunu, oysa fizik evrende bulunan nesneler hakkında ise ancak bir kanı, yaklaşık bir bilgi sahibi oluruz. Çünkü fizik evrende algıladığımız hiçbir nesnenin, zihnimizde canlandırdığımıza tıpa tıp uyduğunu iddia edemeyiz.

            İdealar öğretisinin metafizik içeriği şudur: Gerçek olan dış dünyada yaşayan insan bireyleri değildir. Bunlar gölgeler ve yansımalardır. Gerçek olan “insan” idesidir.

            Eflatuna göre, ruh gözü ile idealar evreninde gördüklerimizin somut nesnelere uygulanışından Matematik ve geometri ilimleri oluşur. Ona göre, sayılar dizisi idealar evreninin ilk basamağıdır. Ona göre, Ruh bedende zindan hayatını yaşamaktadır. İdealar dünyasından gelerek, insani beden ile birleştiren ölümsüz ruhun amacı asıl yurduna tekrar kavuşmaktır. Beden bu isteğe yardımcı olmalıdır. Ona göre, Ruh idealar dünyasında bulunuyordu, daha sonra yeryüzüne inmiştir.

            Eflatun sevgiyi, (eros) bütün ölümlerde rastlanan bir ölümsüzlük çabası olarak tanımlar. 

            Siyaset felsefesi: İdeal devlet

            Eflatun’un bu felsefi analizlerinin siyasi bir amacı da vardır. Oda ideal bir devlet tasarımı oluşturmaktır. Eflatun, “toplumlar, filozofların kral, ya da kralların filozof olduğu göne kadar, rahat huzur yüzü görmeyecektir.” Der. Ve toplumları, filozofların yönetmesi gerektiğini söyler.

            Eflatun, yöneticilerin, halkı şu mitosa inandırmalarını ister: “bu toplumun birer parçası olan sizler birbirinizin kardeşisiniz. Ama sizi yaratan tanrı, aranızda önder olarak yaratıklarının mayasına altın katmıştır. Onlar bunun için baş tacı olurlar. Yardımcı olarak yaratıklarının mayasına gömüş, çiftçilerin ve öteki işçilerin mayasına da demir ve tunç katmıştır. Halka, “mayasında demir ya da tunç karışık olanların önderlik edeceği gün kentin yok olacağını tanrı buyurmuştur” denilecektir demiş. Eflatun, “her şeyin ölçüsü insan değil, Tanrı’dır” demektedir.

            Kozmoloji Anlayışı

            Doğa’da bütün olup bitenler bir amaca yöneliktir. her şeyin gerçek nedeni “Nous”dur. Nous, Tanrısal akıl ya da Tanrı olarak tarif edilir.

            Eflatuna göre, Evren: Nous tarafından biçimlendirerek “kaos’tan düzene” geçirilmiş, ruhu ve zekası olan bir canlıdır. Ona göre, evren: 1- Küre biçimindedir. 2- Döner  3-tektir     4-İlksiz ve sonsuzdur.

            Eflatun’un Etkisi

            Eflatun, düşünce tarihinde, tüm zamanların, kendinden sonraki dönemleri en çok etkileyen iki isimden biridir. (Diğeri Aristoteles). Sokrat’ın öğrencisi ve Aristo’nun hocasıdır.

İslam dünyasında Eflatun olarak bilinen Platon asıl adı Aristoklas dır. Ayrıca “Platonik” kelimesi  “Maddesi olmayan, sadece düşünsel boyutta var olan” anlamında kullanılmıştır.

            Eflatun, ilk gerçek idealisttir. Metafiziksel çalışmalar. Onunla birlikte başlamıştır. Felsefenin temel kuramını ilk sorgulayan ve üzerlerinde ilk defa açık ve belirgin fikirler ortaya koyan odur. Görüşleri, orta çağ İslam filozofları tarafından korunmuş ve İslam düşünce dünyasındaki yeni Eflatunculuk akımına neden olmuştur.   

                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                             

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

26 Aralık 2009, 13:04:25
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« Yanıtla #2 : 26 Aralık 2009, 13:04:25 »

FELSEFE 11. HAFTA DERS ÖZETİ

ARİSTO (ARİSTOTELES)

1- Aristo’nun Yaşamı: İ. Ö. 384 te Trakyada Stageria’da doğdu Makedonya kralı 2. Amintas’ın doktorlarından biri olan Nicomachos’un oğluydu. 368 de Platon’un akademisinin bir üyesi oldu ve onun öğrencisi oldu.

            Aristo’nun, adına Şiir yayınladığı kişi, (Dostlarıma deyin ki zayıf ya da felsefeye yakışmayacak hiçbir şey yapmadım) diyen Makedonyalı Filip’tir. Aristo, 321 yılında mide hastalığından öldü.  Kütüphanesi yüzünden, üstadı olan Eflatun, Onu hep kıskanmıştır.

            Aristoteles, gelmiş geçmiş en büyük bilimsel deha olarak bir yaşantı yaşadı.

            Aristo’nun eserleri: Aristoteles, keskin zekası tecrübeci ve eleştirici karakteriyle çağının bütün ilimlerini sistemleştirdi. Eserlerini belli konulara ayırarak yazar. Fiziğe dair konuları Fizik kitabına, Mantığa dair konuları Mantık eserlerinde ele alır.

            Başta Mantık olmak özere bir çok ilmin kurucusu sayılan Aristo’nun eserlerinin bazıları: 1. Eudemus ya da Nefs üzerine  2. Protreptikus 3. Orgonon 4. Analytica pasteriora    2  1.Analitikler

            Aristo doğru ve kesin bilginin ne olduğunu tespit etmeye çalışır. Mantık bilimini bu felsefei sorunu cevaplarken inşa eder. Aristo mantık ilmini Organon yani alet olarak isimlendirir. Aristo’ya göre, (Eflatunun tersine) gerçek olan ideler değil dış dünyadaki objelerdir, bireylerdir.

            Aristo’ya göre, biz varlık hakkında kullandığımız tüm ifadeler on kategori halinde tasnif edilebilir. Bu kategoriler:

1-      Cevher: Varlığını sürdürmek hususunda başka bir şeye ihtiyaç duymayandır.

2-      Nicelik: Varlığın sayısını ve çokluğunu tespit eder.

3-      Nitelik: Varlığın sıfatlarına dair ifadelerimizdir.

4-      İzafet: (görelik) Objenin diğer objelerle ilişkisini veya bağını ifade eder.

5-      Mekan: Objenin yeri hakkındaki ifadelerimizdir.

6-      Zaman: Objenin zamanla ilişkisini açıklayan ifadelerdir.

7-      Durum:  Bir şeyin kendi parçalarına veya diğer şeylere göre durumunu bildirir. Mesela, ayakta, oturuyor  gibi.

8-      İyelik: (aidiyet) bir objenin bakla bir objeye sahip olmasını gösteren ifadelerdir.

9-      Etki: Bir objenin başka bir objeye etki yaptığını gösterir.

10-  İnfial:(etkilenme) Bir objenin başka bir objeden etkilendiğini gösteren ifadelerdir.

            2- İlimler Tasnifi:

            Aristo, bilgiyi Teorik, Pratik ve üretken olarak üçe ayırır. Teorik bilimler: metafizik, fizik ve matematiktir.

            Metafizik: Maddeden bağımsız, değişime tabi olmayan varlıkları ifada eder.

            Fizik: Maddeye bağımlı olup değişen, varlıkları ifade eder.

            Matematik: Değişmeyen ama bağımsız bir varlığı olmayan varlıkları inceler.

            DOĞA FELSEFESİ: Doğa: Canlıların içinde var olan hareket ettiren itici bir güçtür.

            Doğa felsefesi başlığı, fiziği içerir. Fiziğin konusu içine hareketli veya hareketsiz bütün doğal cisimler girer.

            Aristo’ya göre ilk ilke, Her şeyin tek bir maddesel dayanağı olmalıdır. iki unsur arasında geçişi sağlayan bir üçüncü unsur belirir. Bu da Aristo’nun dayanak dediği maddesel bir haldir. Bu durumda oluşum için üç ilke gerekmektedir. 1.Var olmanın dayanağı                 2. Oluşmak istenen form 3. Bu formun varlığının kendinde var olan formsal yoksunluktur. Yoksunluk, şeyin olmaya yöneldiği şeyi bilkuvve olarak kendinde taşıması olarak anlaşılabilir. Bu durumda üç ilke belirir. Madde, Form ve yoksunluk. Bu aynı zamanında Aristo’nun arkhe sorununa dair kendiçüzümüdür. Madde ve form ayırımı zihinsel bir ayırımdır.

DÖRT NEDEN

Aristo, Doğadaki varlıkların değişimini dört neden etrafında açıklar.

1-      Maddi: Bir şeyin kendisinden olduğu şeydir.

2-      Suri neden: Söz konusu şeyin kendisine uygulandığı formeldir.

3-      Fail neden:  Şeyi madde ve suret kazanma yönünde hareket ettirendir.

4-      Gaye: Şeyin yöneldiği amaçtır. 

 Oluş ve Yokoluş


            Aristo Oluş ve Yok oluşu izah ederken her şeyin nedenini bir temelle açıklayan ve atomcu görüşten istifade eder. Aristo cismin herhangi bir yerinden bölünebilir fakat her yerinden bölünemez olduğunu düşünür. Böyle bölünürse bölünme hiçliğe kadar iner bu da mümkün değil. 

Cevherin varlığa gelişi ve sürekliliğinin nedeni nedir? Sorularına cevabı bir cevherin oluşmasıyla diğerinin yok olması, sürekliliği sağlayan ise cevherin formunu taşıyan maddedir.

Oluş ve yok oluş, bir cevherin diğer bir cevhere dönüşmesidir. Aristo bu değişimlerin türlerini başkalaşım ve büyüme olarak verir.

1-      Başkalaşım: Cismin bozulduğu nitelikte başka bir nitelikte oluşum kazanmasıdır.

2-      Büyüme: Büyüklük ve yer değiştirme bakımından oluşur. Büyüme bir genişlemedir.

O, Unsurları en basit duyusal cisimler şeklinde ateş, hava, su, toprak olarak ayırır.  Unsurlar birbirlerine etki ve tepkide bulunurlar. Aralarında dönüşüm bu yolladır. Her cisim toprak, hava, su, ateş içermelidir.                                                                                            Aristo Güneşin etkisinden bahis eder. Güneş dünyaya yaklaştığı zaman oluşa, Uzaklaştığı zaman ise yıkılıma neden olur. Unsurları Ay altında tutan ve dönüşmelerini sağlayan Güneştir.

Boşluk:

Aristo’ya Göre, cisimlerden ayrı bir boşluk, cisimler tarafından işgal edilen bir boşluk ya da cisimlerin içinde bir boşluk yoktur.

Zaman: Öncelik ve sonralık ilişkisini harekette görmeye çalışır. Önce ile sonra arasındaki aralık, zamanın fark edildiği aralıktır.şimdi dediğimizde zamanı vermiş oluruz. Zaman şimdilerle sayılır. Şimdi, geçmiş ve gelecek zamanın parçaları olarak zamandadırlar. Olaylar da ölçülebilir niteliği sebebiyle zamandadır.

İlk Hareket Ettirici:

Her hareket eden şeyi bir şey harekete geçirmiştir. İlk hareket eden kendisinden başka bir şey tarafından harekete geçilmemiştir O, hareketsiz, öncesiz ve sonrasızdır.

Aristo’ya göre, ilk hareket ettirici evrenin dışındadır. Aristo ilk hareket ettiricinin hareket için bir arzu nesnesi olduğunu fiziksel bir neden olmadığını ifade eder.

Gökyüzü üzerine:  Fizik, göğün nasıl ve niçin olduğunu inceler. Gök tanrısal bir cisimdir ve kendi etrafında dairesel hareket yapan bir küredir.  Merkezi hareketsizdir. Merkezde toprak vardır. Yeryüzü evrenin merkezinde ve hareketsizdir. İlk gök evrenin dışındadır ve sonlu bir küredir. Diğer gezegenlerin dönüşü ondan farklı yönlerdedir. Ona göre, Ateşin yükselmesi, toprağın merkeze olan eğilimi kendi formlarını bulmaya yöneliktir. Evrenin merkezinde olmak toprağın doğasındandır. Ateşin yükselmesi de aynı amaçlıdır. Her unsur yerini arar.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

26 Aralık 2009, 13:07:28
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« Yanıtla #3 : 26 Aralık 2009, 13:07:28 »

  FELSEFE 12. DERS ÖZETİ

                        Aristo ıı

PSİKOLOJİ

                        Nefs ve yetileri

            Aristo’nun bilim anlayışında insan ve insana bağlı hususların araştırılması aslen Fiziğin konusudur. Bundan dolayı Aristo psikolojiyi fiziğin altında yerleştirir. Aristo’nun psikolojisinin konusu nefsinin doğasını, özünü ve özniteliklerini keşfetmektir.

            Aristo besleyici nefs, duyusal nefs ve akılsal nefs olmak özere üç kısma ayırır.

1-En alttaki nefs besleyici nefstir ve tüm canlılarda bulunur.

2- Duyusal nefs, bu nefs hayvanlarda ve insanlarda bulunur.

3- Akılsal nefs, sadece insanlarda bulunur.

           

Nefs ve beden Aristo nefs ve bedeni birbirinden bağımsız düşünmez. Nefs bedenden ayrı olarak var olamaz. Ona göre, beden diğer fiziksel varlıklar kadar dış dünyanın bir parçası değildir. Nefs eylemler çeşitliliği sergiler bu yetiler belli bir sıraya göre var olurlar.

1-Beslenme: Beslenme nefsin en alt yetisidir. Beslenme türün korunmasına yönelik var olan bir yetidir.

            2- Duyum: Potansiyel alemin edimsel hale gelmesi türünden bir değişimdir.

            3- Ortak Duyu: Beş duyunun hepsinin özünde ortak olarak bulunan bir doğa olarak tanımlanır.

            4- Tahayyül: Tahayyül duyunun bir alt bölümüdür. Doyumda var olan ortak duyusalların görünümü tarafından algılanması demektir.

            5- Hareket: Aristo Hareket nedeninin arzu yetisi olduğunu söyler. Hareketin dört özelliği var. a. hareket etmeyen ancak hareket ettiren amaçlanan Nesne.  b. Hareket ederek hareket ettiren Arzu yetisi. c. hareket ettirilen canlı, arzunun aracılığı ile canlının hareket ettirdiği Organ.  Ona göre, hareketi meydana getiren organ kalptir. Kalp bedenin merkezidir.

            6- Düşünme: Akılsal formu kabul eden bir yetidir. Düşünme yetisi, düşünce olmadan potansiyel olarak var olduğu halde düşünceyle birlikte edimsel hale gelir.

            7- Etkin ve Edilgin Akıl: Etkin akıl, potansiyellikten edimselliğe doğru giderek madde üzerinde çalışır. Kavram işlemi ise edilgin aklın işidir.

            METAFİZİK

            Metafizik, ilk evrensel nedenlerin bilimidir. Duyulardan uzak şeylerin bilgisini verdiğinden edinilmesi en zor bilgidir. Metafizik ilk varlığı var olması bakımından inceler.

            TANITLAMANIN İLKELERİ

            Aristo çelişmezlik ve üçüncü halin imkansızlığı ilkelerini izah eder.

            Çelişmezlik yasası, “Aynı niteliğin aynı şeye aynı bakımdan hem aid olması hem de olmaması olanaksızdır” ilkesidir.

                CEVHER Cevher, üç yünden kategorilerden önce gelir.
Cevher bağımsız olarak var olabilir.
Cevher tanım bakımından önce gelir.
Cevher bilgi bakımından öncedir.   

MADDE


Aristo maddeyi tikel yapan nedir? Sorusunun cevabında “Öz” yanıtını verir. Özün aynı zamanda şeyin varlığının nedeni olduğunu da ifade eder. Aynı zamanda bir erek taşıdır.

OLUŞUN ANALİZİ

Aristo üç ana üretim tarzından bahseder.

1-                           Doğal üretim: Canlı varlığın içinde bulunan ve değişimi başlatarak türünü yenileyen güçtür.

2-                           Sanata dayalı üretim:
Sanat öğretimde üretilen yapının formu önceden zihinde vardır.

3-                           Kendiliğinden üretim:
Doğal ve sanatsal üretim çeşitlerinin taklidini farkında olmadan yapıldığı üretimdir.

POTANSİYELLİK (Bil kuvve) EDİMSELİK(Bil fiil)

Edimselliğin potansiyelliğe durumu uyanık bir insanın uyuyan bir insana nispeti gibidir. Aristo’ya göre, evrenin temel öğeleri potansiyellikten (bil kuvve)korunmuştur.     

           
           

ARİSTOTELES’İN TEOLOJİSİ

Metafizik’in inceleme alanına giren varlık; değişimden korunmuş varlık ve tözsel varlıktır. Aristo’ya göre, değişim ve zaman yok olmayan iki şeydir. Göksel cisimler canlıdır. İlk hareket ettiriciye bağlı olarak dönerler. Dünyadaki hayatiyetin kaynağı Güneştir.

Arzu ve sevginin neden oluştuğu sorusuna ise ilk hareket ettiriciye benzeme isteğinden kaynaklandığı yorumunu yapar.

Aristo Tanrıyı yaratıcı olarak görmez. Akıllar da yaratılmamıştır.  Ama Aristo Tanrıyı aleme ilk hareketi veren ilke olarak görüyordu. Ve kendisi hareket etmeyendir. Aksi takdirde sonsuz bir zincirleme meydana gelir bu da  imkansızdır.

Aristoteles Tanrının sıfatları konusunda da Tanrı hayat sahibidir. O, sonsuz ve faziletli bir hayata sahiptir. Aristo’ya göre, fakirler, cahiller, kadınlar köleler hiçbir zaman tam olarak mutlu olamazlar. Ona göre,      göçlü olan hayatta haklıdır. Paradan para kazanmayı elde edilecek zenginliklerin sınırı olmadığı için karşı çıkar.

Ona göre, Tek çıkar yol doğayı akışına bırakmaktır. Dinsel liderlikten ZEUS ve diğer tanrılara hizmet etmek olarak anlamalıyız.

 

Aristo’da Etik:

Etik, ahlak denilen fenomen üzerinde bir düşünme, bir felsefe yapmaktır. Ahlak ilmini en sistemli şekilde araştıran filozof, Eflatunun öğrencisi Aristo olmuştur.

Aristoteles’e göre üç çeşit ilim vardır.

1-      Teorik: sırf “bilmek” için araştırılandır.

2-      Pratik: davranışlarımız için kurallar oluşturmak amacıyla araştırılandır.

3-      Poetik: güzel ve faydalı şeyler yapabilmek için araştırılandır.

Aristoteles ahlakı pratik ilimler içerisinde ele alır. Ancak en yüce pratik ilmin de politika olduğunu söyler. 

İnsan hayatının Ereği: İnsan üç temel amaç için yaşayabilir: 1. Zevk 2. Onur 3. servet  4. Temaşa hayatı. İnsan için asıl amaç temaşa hayatıdır.

            İnsan için iyinin iki temel özeliği vardır.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

26 Aralık 2009, 13:08:35
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« Yanıtla #4 : 26 Aralık 2009, 13:08:35 »

FELSEFE 13. HAFTA DERS ÖZETİ

                        Helenistik felsefe:

            Helenistik felsefenin en önemli özelliği, bu felsefenin konularını mantık fizik ve etik şeklinde düzenlemiştir.

            Bu dönemde filozoflar, fizik ya da varlık alanına yeni teoriler geliştirmek yerine, Sokrates öncesi doğa filozoflarının görüşlerini aynen benimsemişlerdir. Helenistik felsefede ön plana çıkan çalışma alanı ya da disiplin, etik (ahlak) olmuştur. Bunun nedeni, kent devletinin yıkılması, onun yerini alan imparatorlukla birlikte, bireylerin topluma ve kendilerine yabancılaşması, yalnız ve başıboş kalmasıdır.

            Helenistik dönemin en büyük ve en önemli iki sistemi olan “Epikürcülükle Stoacılık kişisel bir ahlak üzerinde yoğunlaşmışlar.

            STOA OKULU:

            Helenistik felsefesinin diğer önemli okulu Stoacılıktır. O dönemin okullarının ortak yanı, tümünde felsefenin; Mantık, Fizik ve Ahlak olarak üç ana disipline ayrılmış olmasıdır. Bu dönemde Mantık ve Metafizik yalnızca ahlaka bir giriş, ahlaka bir yardımcı olarak algılanıyordu.

            Stoacılara göre Fizik önemliydi, çünkü onlara göre gerçek olan, kesinlikle “maddi olan” dır.

            Onlara göre tüm maddi varlıklara etki eden bir “evren ruhu” vardır. Bu evren ruhu, “gerçek ateş “ olduğunu kabul ederler. Ateş en hassas unsurdur ve tüm eşyayı etkisine alma yeteneğine sahiptir. Evren ruhu, sonradan tüm canlılarda etkili olan bireysel ruhlara bölünür. Stoacılar, evren ruhuna “Logos” adını verir. Logos (söz)  anlamlı ve tutarlı bir cümle demektir.

Stoacılara göre, “Ölüm” bedenin ve ruhun, evrenin beden ve ruhuna dönmesidir. Onlara göre, her şey, ölçülü bir “amaç”a göre yapılmıştır ve bu amaca göre hareket eder. Öncellikle, olan her şey “zorunlu” olarak olur. Bu evrene zorunluluk hakimdir. Evrene rastlantıya yer yoktur. Bunun için insan yazgısını (kader) olduğu gibi kabullenmelidir.

Onların bir başka ilkeye göre de, insan “doğaya göre” yaşamalıdır. Stoacılar, halk dinini olumlu karşılar.

Stoacılar, Astrolojiye de inanırlar, yani yıldızların insan yaşamı üzerinde büyük rolleri olduğu görüşüne coşkuyla katılırlar.     

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1] 2   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes