> Forum > ๑۩۞۩๑ Açık Öğretim & İlitam Dunyasi ๑۩۞۩๑ > Sakarya İlitam > Ders Notları ve Özetler > Din Eğitimi 8.Hafta
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Din Eğitimi 8.Hafta  (Okunma Sayısı 1783 defa)
28 Nisan 2010, 16:37:25
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 28 Nisan 2010, 16:37:25 »



DİN EĞİTİMİ 8. HAFTA

DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI

1. Osmanlı Dönemi

Şeyhülislamlık

Şeyhülislam kavramı 10. Yüzyılın ortalarından sonra ortaya çıkan bir şeref unvanıdır. Şeyhülislam kavramı yalnızca alimler ve sufiler için kullanılmıştır.

Osmanlı’da ilk olarak resmi anlamda Şeyhülislam unvanının ne zaman kullanıldığı hususunda tartışma var ise de genelde Fatih Sultan Mehmet döneminde kullanıldığı kabul görmektedir.

 İlk olarak Şeyhülislamlık kurumunun başına Molla Fenari atanmıştır. 16 yüzyılda Kemalpaşazade ve Ebussuud Efendi’nin Şeyhülislam olarak atanmasından sonra şeyhülislamlık makamının önemi ve etkinliği artmıştır. Osmanlı’da devlet protokolü içerisinde şeyhülislamın yeri sadrazamdan sonra gelmektedir.

Osmanlı Devleti’nde din işleri şeyhülislamlar tarafından yürütülürdü. Şeyhülislamlık makamını, günümüz Türkiye’sinin Diyanet İşleri Başkanlığı (DİB), Vakıflar Genel Müdürlüğü, Adalet ve Milli Eğitim Bakanlıkları ile Yüksek Öğretim Kurulu'nun tüm yetkilerini tek elde toplayan bir kurum olarak tanımlamak mümkündür.

Şeyhülislamlar ayrıca dini konularda fetva verirler ve devletin yönetimiyle ilgili temel ilke ve kanunların konulmasında etkili olurlardı.  Bazı Batı ülkelerinde olduğu gibi Osmanlı’da devletten bağımsız bir dini otorite bulunmamaktaydı.

Şeyhülislam padişah veya sadrazam tarafından atanmaktaydı. Padişah tarafından da görevden alınabilirdi.

 Şeyhülislam makamının etkinliği Osmanlıdaki modernleşme ve yenileşme çabalarıyla birlikte azalmaya başlamıştır. Modernleşme sürecinde Osmanlı’da bir tarafta geleneksel diğer tarafta Batı’dan aktarılan modern kurumların bir arada olduğu ikili bir sistem oluşmuştur. Osmanlı Devletinin tarih sahnesinden çekileceği sürece kadar bu ikili yapı içerisinde geleneksel kurumların etkisi gittikçe azalırken Batı’dan alınan kurumların etkinliği ve önemi artmıştır. Bu çerçevede Osmanlı’nın son yıllarına doğru Şeyhülislamlığın nüfuzu kırılmış, genel olarak eğitim ve adli konulardaki etkinliği elinden alınarak yalnızca dini konularla meşgul olan bir kurum halini almıştır.

Din, Osmanlı toplumunda meşrulaştırıcı, düzenleyici ve norm sistemi sunan bir yapı olmanın yanı sıra etkin bir kontrol aracı olarak da fonksiyon görüyordu. Hangi davranışların ve kurumların dini olduğuna karar verecek olan merci Şeyhülislamlık olduğu için hem Osmanlı yönetimi hem de toplumun üzerinde bu kurumun gücü ve etkisi büyük olmuştur. Örneğin padişahlar davranışlarını şeriat bakımından meşrulaştırma konusunda titizlik göstermişlerdir.

Bir görüşe göre Osmanlı Devleti'ndeki Şeyhülislamlık Kurumu ile Türkiye Cumhuriyeti'ndeki Diyanet İşleri Başkanlığı Kurumu arasında örgütlenme biçimi anlamında ciddi benzerlikler vardır. Cumhuriyet döneminde dinin devlet ve kamu hayatında etkinliği azaltılmıştır. Din yalnızca inanç ve ibadetle ilgili bir alana sıkıştırılmıştır. Bununla birlikte örgütlenme biçimi, yani siyasi otoritenin dinle kurduğu ilişki aynıdır. Şeyhülislam ile Diyanet İşleri Başkanı arasında atanmadan azle, her iki kurumun devlet tarafından finanse edilmesine uzanan çok büyük ve önemli benzerlikler mevcuttur.

İkinci görüş sahipleri, Şeyhülislam ile Diyanet İşleri Başkanı'nın atanma ve azillerinin benzerlik göstermesinden hareketle yapılan değerlendirmeleri yüzeysel ve yanlış bulmaktadırlar. İsmail Kara ikinci görüşe yakın birisi olarak şunları söylemektedir: “Osmanlı Devleti yapılanmasında din ve siyaset alanının temsilcisi, bizzat halife (din alanı) ve padişah (siyaset alanı) vasıflarını birlikte taşıyan sultandır. Sadrazam siyasi ve idari konularda nasıl sultanın vekili ise şeyhülislam da dini ve bir kısım idari konularda sultanın vekilidir. Bu vekalet ilişkisi ihmal edilerek padişahlıkla şeyhülislamlık arasındaki ilişkilerin, yetki ve sorumluluklarının sınırları doğru olarak anlaşılamaz. Ayrıca şeyhülislam atayan Osmanlı Devleti netice itibariyle başında halifenin bulunduğu bir tür dini devlet iken Diyanet İşleri Başkanını atayan Türkiye Cumhuriyeti Devleti laik bir devlettir ve diğer üst düzey memurlar gibi bir "memur" atamaktadır.

Şeriye ve Evkaf Vekaleti

 Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılmasından sonra kurulan yeni hükümetin 3 Mayıs 1920'de oluşturulan ilk İcra Vekilleri Heyeti'nde Şeriye ve Evkaf Vekâleti adı altında bir bakanlık da yer aldı. Vakıflar ve din işlerinden sorumlu olan , Başbakan'ın ve Meclis başkanı Mustafa Kemal'in yokluğunda Büyük Millet Meclisi'ne başkanlık eden bu bakanlık, milli mücadele dönemi içerisinde Mustafa Kemal ve arkadaşlarının din olgusunu ne derece önemsediklerini göstermesi bakımından çarpıcıydı. 1922 yılındaki bütçe görüşmeleri sırasında bu vekaletin yapacağı görevler tartışılmıştır. Sonuçta vekaletin asli görevlerinin ifta, kaza ve tedrisat olması kararlaştırılmıştır. Bu kapsamda Şeriye ve Evkaf Vekaleti bünyesinde halkın dini meselelerini halletmek maksadıyla “Fetva heyeti” oluşturulmuştur. Medreselerin ve din işlerinin idaresi için de “Tedrisat ve Teftişat Heyeti” teşkil edilmiştir. Şer’iye ve Evkaf Vekaleti görev sahası olan din hizmetleri, din eğitimi ve dini yayınlar alanında önemli hizmetler ifa etmiştir. Şer’iye ve Evkaf Vekaleti 3 Mart 1924 tarihinde kaldırılmıştır.

2.Cumhuriyet Dönemi

3 Mart 1924'te çıkarılan 429 sayılı kanun ile Şeriye ve Evkaf Vekaleti kaldırılarak, yerine Başbakanlığa bağlı Diyanet İşleri Reisliği ve Evkaf Umum Müdürlüğü kuruldu. Milli Mücadele döneminde bakanlık düzeyinde temsil edilen din işleri bu yasayla Başbakanlığa bağlı bir idari kuruma dönüştürüldü. Diyanet İşleri Reisliğinin kuruluşu, görevleri ve işleyişi ile ilgili kanunun maddelerini sadeleştirilmiş olarak (1. Madde hariç) şöyle sıralayabiliriz:

Madde 1. Türkiye Cumhuriyetinde muamelatı nassa dair ahkamın teşri ve infazı, Türkiye Büyük Millet Meclisi ile onun teşkil ettiği hükümete ait olup, din-i mübini İslamın bundan maada; itikat ve ibadata dair bütün ahkam ve mesalihinin tedviri ve müessesatı diniyenin idaresi için Cumhuriyet makarrında bir Diyanet İşleri Reisliği makamı tesis edilmiştir.

Madde 2. Şeriye ve Evkaf Bakanlığı kaldırılmıştır.

Madde 3.
Diyanet İşleri Başkanı, Başbakanın önerisiyle Cumhurbaşkanı tarafından atanır.

Madde 4. Diyanet İşleri Başkanlığı, Başbakana bağlıdır. Diyanet İşleri Başkanlığı'nın bütçesi, Başbakanlık bütçesi içindedir. Diyanet İşleri Başkanlığı'nın kuruluşu hakkında bir tüzük düzenlenecektir.

Madde 5. Türkiye Cumhuriyeti ülkesi içinde, tüm camiler ve mescitler ve tekkeler ve zaviyelerin yönetimine, imam, hatip, vaiz, müezzin ve kayyumların vs. hizmetlilerin atama ve azillerine Diyanet İşleri Başkanı yetkilidir.

Madde 6. Müftüler, Diyanet İşleri Başkanlığına bağlıdır.

Madde 7. Vakıf işleri, ulusun gerçek yararına uygun bir şekilde çözümlenmek üzere, bir genel müdürlük olarak şimdilik Başbakanlığa bağlanmıştır.

Diyanet İşleri Reisliğinin kuruluşunu ve Şeriye ve Evkaf Vekaletinin kaldırılmasını öngören yasanın gerekçesi şöyledir: “Din ve ordunun politika akımlarıyla ilintili olmasının birçok sakıncası vardır. Bu gerçek, bütün uygar uluslar ve hükümetlerce temel bir ilke olarak kabul edilmiştir. Bu bakımdan yeni bir hayat varlığı sağlamak görevini üstlenen Türkiye Cumhuriyeti'nin anayasal yapısında, zaten hukuksal olan Şeriye ve Evkaf Bakanlığı ile Genelkurmay Bakanlığı'nın yer alması uygun olmaz. Şeriye ve Evkaf Bakanlığı'nın kaldırılmasıyla da bütün vakıfların ulusa geçmesi ve ona göre yönetilmesi doğal bir sonuçtur.”

 Şeriye ve Evkaf Vekaleti ile Diyanet arasındaki farkı İsmail Kara şu şekilde açıklamaktadır:“...Şeriye ve Evkaf Vekaleti'nin statüsü, görev ve yetkileri sınırlandırılmış olmasına rağmen yine de bakanlık düzeyinde bir kurumdur. Dini hizmetler, dini yayınlar, medreseler, tekkeler, vakıflar konusunda birinci derecede yetki ve görevlerle donatılmıştır. Hem Bakanlar Kurulunda yer alması hem de Meclisteki Şeriye encümeni ile doğrudan bağları sayesinde hukuki düzenlemeler dahil her konuda görüş bildirmekte ve fikirlerini savunmaktadır. Şeriye Vekaleti'nin başında bulunan kişiler de Mustafa Fehmi Efendi (Gerçeker), Mehmet Vehbi Efendi (Çelik) gibi ilmiye sınıfına mensup İttihat ve Terakki içinde ve Milli Mücadele sırasında aktif ve etkin görevler üstlenmiş milletvekilleridir. Bakanlar Kurulu listelerinde Şeriye Vekili, Şeyhülislama benzer bir şekilde MeclisBaşkanı/Başbakan'dan hemen sonra zikredilmektedir.

Ali Fuat Başgil'e göre ise, Diyanet İşleri Reisliği'nin kurulması diyaneti bütün personeliyle birlikte Başbakanlığa bağlı, hükümetin emri altında bir teşkilat haline getirdi. Bu önemli bir gelişmedir. Çünkü adı geçen kanun, Türkiye'de din ile devlet işlerini kesin olarak birbirinden ayırmış; devleti dünya işlerinde, dini de itikat ve ibadet ahkamıyla dini müesseselerin idaresinde yetkili kılmak suretiyle din devlet münasebetleri tarihimizin takip ettiği sürecin tabii bir sonucunu teşkil etmiştir. Fakat din ve devlet ayrımında bu kanun, devleti diyanete karşı re'sen karar selahıyetini haiz; diyaneti bütün personeliyle birlikte Başbakanlığa bağlı, hükümetin emri altında bir teşkilat haline getirmiştir.

Osmanlıların son döneminde başlayan, dinî otoritenin görev ve yetkilerinin kısıtlanması faaliyeti Cumhuriyet döneminde devam etmiştir. 30 Kasım 1925 tarih ve 677 sayılı Tekke ve Zaviyeler ile Türbelerin Şeddine ve Türbedarlıklar ile Birtakım Unvanların Men ve İlgasına Dair ...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Din Eğitimi 8.Hafta
« Posted on: 29 Mart 2024, 14:51:16 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Din Eğitimi 8.Hafta rüya tabiri,Din Eğitimi 8.Hafta mekke canlı, Din Eğitimi 8.Hafta kabe canlı yayın, Din Eğitimi 8.Hafta Üç boyutlu kuran oku Din Eğitimi 8.Hafta kuran ı kerim, Din Eğitimi 8.Hafta peygamber kıssaları,Din Eğitimi 8.Hafta ilitam ders soruları, Din Eğitimi 8.Haftaönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes