> Forum > ๑۩۞۩๑ Açık Öğretim & İlitam Dunyasi ๑۩۞۩๑ > Sakarya İlitam > Ders Notları ve Özetler > D sınıfınım dönem ödevine kaynak
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: D sınıfınım dönem ödevine kaynak  (Okunma Sayısı 2444 defa)
09 Mart 2010, 16:16:48
marziye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 48


« : 09 Mart 2010, 16:16:48 »



kaynak:samil islam ansiklopedisi
FETVA

Sorulan İslâmî bir soruya yetkili bir kimsenin verdiği cevap, bir meselenin hükmünü belirten veya zorlukla karşılaşılan bir olay hakkında güçlükleri çözmek için verilen kuvvetli cevap. Fetva veren kimseye müftî denir. İslâm hukuku metodolojisinde müftî, müctehid anlamında kullanılmıştır. Kendisi bizzat ictihad edecek durumda olmayan bir ilim sahibinin, diğer müctehidlerin söz ve fetvalarını alıp aktarmasından dolayı mecâz yoluyle müftî denir (ö. Nasuhi Bilmen, İstilâhât-ı Fıkhıyye Kamusu, I, 246). Fetva, ictihada göre daha özel bir anlam taşır. Çünkü ictihad herhangi bir soru sorulsun veya sorulmasın fıkhı hükümleri kaynaklarından çıkarmak anlamına gelirken, fetva gerçek veya muhayyel bir soruya verilen cevaptır. Gerçek fetva, ictihad şartları ile birlikte diğer şartları da taşıyan müctehid tarafından verilir.

Bir kimse muhtaç olduğu İslâmî bilgileri ya kaynaklarından bizzat alır.

Yahut bunu yapamıyorsa bilenlerden sorarak öğrenir. Kur'an-ı Kerîm de, "Eğer bilmiyorsanız ilim sahiplerine sorunuz" (en-Nahl, 16/43) buyurulur. Ayet!erde fetva kökünden "yesteftûneke = sana soruyorlar" ve "yüftîkum = o size açıklıyor" gibi ifadeler kullanılmıştır .

Bir ayet veya hadisi yorumlamak ve yeni çıkan bir problemi çözmek, bir

- takım ön bilgileri ve özel yetenekleri gerektirdiği için bunu yapacak kişilerde bazı vasıfların bulunması öngörülmüştür. Ahmed b. Hanbel (ö. 241/855) bir kimsenin müftî olabilmesi için kendisinde şu beş vasfin bulunması gerektiğini söyler:

a) iyi niyet sahibi olmak ve yalnız Allah rızasını gözetmek. Çünkü kötü niyet, düşünceyi de kötüleştirir,

b) İlim, hilim, vakar ve ciddiyet sahibi olmak,

c) Kendisinden ve bilgisinden emin olmak,

d) Halka kendi otoritesini kabul ettirmek,

e) Fert ve toplum olarak insanları tanımak.

Bu şartlardan da anlaşılacağı gibi müftînin fetva isteyenin psikolojik durumunu dikkate alması, halk nazarında itibar sahibi, basîretli vereceği fetvânın fert ve toplum üzerindeki etkisini kavrayacak bir görüşe sahip olması gerekmektedir (Muhammed Ebû Zehrâ, İslâm Hukuk Metodolojisi, Terc. Abdülkadir Şener, Ankara 1973, s.391 vd.).

Fetva geleneği İslâm dininin doğuşu ile birlikte ortaya çıkmıştır. Sahâbe problemlerini bizzat Allah elçisine sorar, O da bu problemleri âyet veya kendi buyurduğu hadisle çözümlerdi. Fetva verme ve yargı (kaza) fonksiyonu Hz. Peygamberde toplanmıştı. O'nun vâli olarak Yemen'e gönderdiği Muâz b. Cebel (ö. 18/639) ve Mekke'ye gönderdiği Attâb b. Esîd . (ö. 13/634) o yörelerde fetva verme ve kendilerine gelen davaları hükme bağlama yetkisine sahiptiler (Ahmed b. Hanbel, V, 230, 236, 242; Tirmizî, Ahkâm, 3; İmam es-Şâfiî, el-Ümm, VII, s.273; es-Serahsı, el-Mebsût, XIV, s.36).

Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman, Hz. Ali ve Ömer b. Abdülaziz gibi halifeler hem devlet başkanı, hem müftî ve hem de kadı itliler. Bu üç sıfat tek kişide toplanıyordu. Daha sonra devlet başkanlığı ile fetva ve kaza fonksiyonları birbirinden ayrılmıştır.

Mezheplerin oluştuğu II. ve III.

Hicrî yüzyılda, üzerlerinde genellikle devlet memurluğu gõrevi bulunmayan müctehidlerce İslâm hukuku tedvin edilmiş ve fıkıh kaynaklarına intikal etmiştir. Sahabe devrinde doğrudan âyet ve hadislere başvurulurken artık fıkıh kaynakları kanun yerini almaya başlamıştır. Ancak hukukî bir problemin hükmünü fıkıh kitaplarından çıkarmakta kimi zaman güçlük vardır. Bu nedenle daha önceden verilmiş hazır cevaplar (fetvalar) toplanarak fetva kitapları meydana getirilmiştir. Bunlar Kadîlerin elinde komprime hazır bilgiler olup, uygulamada kolaylık sağlamıştır. Osmanlılar devrinde tertip ve tedvin edilen fetva kitapları sayısının yüzleri astığı düşünülürse, İslâm hukuk doktrininin ne kadar işlendiği ve komprime bilgilerin çokluğu ortaya çıkar (Kâtip Çelebi, Keşfüz-zunûn, fetva kitabı niteliğindeki eserler; Bursalı Mehmet Tahir, Osmanlı Müellifleri, İstanbul 1333/1915, II, s.61 -64).

Fetva ile meşgul olmak çok önemli bir iştir. Çünkü müftî, helâl, haram, sıhhat, fesat ve benzeri hükümleri İslâm adına açıklamış olur. Bu konuda gerekli araştırmayı yapmadan, kendi hevasına uyarak fetva vermek sorumluluğu gerektirir. Hele fetva, kul hakları ile ilgili ise daha dikkatli olmak gerekir. İctihad ve fevta vazifeleri büyük bir ilim ve ihtisas işidir. Ayet ve hadislerin manalarını sathi bir şekilde anlayabilen, hâfızalarında sınırlı birkaç hadis bulunan kimselerin bir müctehide tabi olmayıp da şer'î delillerden hüküm çıkarmaya kalkışmaları ve kendi namlarına fetva vermeleri caiz olmaz (ö. Nasuhi Bilmen, Hukûkî İslâmiyye ve İstilâhât-ı Fıkhıyye Kamusu, I, 250).

Müftî, ictihad yapabilecek ve delillerin kuvvetli olanını seçebilecek durumda ise, mezheplerin görüşleri arasından tercih yapabilir. Ancak bunu yaparken üç şarta bağlı kalması gerekir: Delil bakımından zayıf olan görüşü seçmemelidir. Tercih ettiği görüş insanların yararına olmalı ve onları ne şiddete ve ne de gevşekliğe sevketmemelidir. Bu görüş, iyi niyete dayanmalı, sırf insanları memnun etmek ve onların keyfi arzularını tatmin etmek için seçilmiş olmamalıdır (Ebû Zehrâ, a.g.e., s.392-393).

İctihad yapabilen müftî bütün dikkat, iyi niyet ve gayretini sarfettikten sonra, verdiği fetvada isabet etse de yanılsa da sevap kazanır. Hadiste şöyle buyurulur: "Hâkim ictihad yaparak hükmedip, bunda isabet ederse, onun için iki mükâfat vardır. İctihadla hükmedip de yanılırsa, onun için bir mükâfat vardır" (Buhâri, el-İ'tisâm, 21; Müslim, el-Akdiye, 15; Ahmed b. Hanbel, III, 187).

Fetva kitaplarından bazıları:

a) Hindiyye: "el-Fetâvâ'l-Hindiyye ve el-Alemgîriyye" ismini taşıyan bu meşhur fetva kitabı, Sultan Muhammed Evrengzîb Bahâdır Âlemgîr (ö. 1 1 18/1706)'in emriyle, Hindistan âlimlerinden bir kurul tarafından te'lif edilmiştir. Hanefi mezhebine ait, arapça olup, hükümleri delillerini kapsamına almaz. Meseleler fıkıh bablarına göre düzenlenmiştir. Eser birkaç defa basılmıştır (Bulak, I-VI, 1310/1892, el-Meymeniye, 1323/1905).

b) Hâniyye: Ferganalı Fahruddin Hasan b. Mansûr (ö. 592/1196) tarafından te'lif edilmiştir. Hanefi mezhebi'ne göre verilen fetvalardan ibarettir. Çok yaygın olan ve sık sık meydana gelen meseleleri kapsamına alır. Hindiyye'nin kenarında basılmıştır.

c) Bezzâziyye: Harezmli Muhammed b. Muhammed el-Kerderî (ö. 827/1424) tarafından te'lif edilmiş olup, el-Câmiu'l-Vecız adiyle yine Fetevây-ı Hindiyye'nin kenarında basılmıştır.

d) Hulâsatü'l-Ecvibe: Çeşmizâde Muhammed Hâlis (ö. 1298/1881) tarafından on beş yıllık bir çalışma sonucu tertip edilmiş olup, bazı rumuzlar kullanılarak Feyziyye, İbn Nüceym, Abdurrahım, Behce, Ali Efendi ve Netice adlarını taşıyan altı fetvâ kitaplarının fetvalarını bir araya getirmiştir. "Cevapların özeti" anlamına gelen bu eser iki cilt hâlinde basılmıştır.

e) Mahmud Şeltut, el-Fetâvâ: Muâsir Ezher âlimlerinden Mahmud Şeltut tarafından te'lif edilen bu eser, tek cilt olup, bazı çağdaş problemlere verilen fetvaları kapsamına almaktadır.

Hamdi DÖNDÜREN


DİYER KAYNAK :İSLAM FIKHI ANSiKLOPEDiSi
FIKIH VE FETVA
"FIKIH" Arapça "fe-ku-he" maddesinden gelir. Sözlük anlamı ile "bir şeyi iyi kavramak, anlayışlı olmak, bilmek" demektir. Bu açıdan "ilim"den biraz farklıdır. "Ilim" nasıl olursa olsun bilmek, "fıkıh" ise, işin esprisini kavramak, inceden inceye bilmek, demektir. "Fıkıh" sonradan şeriat ilimlerini (Kitap ve Sünneti) bilmeye ad olmuştur. Daha sonra da hüküm isteyen furû mes'elelerine ve onları bilmeye denmiştir. Rasûlullah (sav) döneminde "fıkıh", bugünkü tahsîsî (spesifik) anlamında değildi. Meselâ o: "Allah kime hâyir dilerse onu dinde fakîh kılar", "Insanlar madenler gibidirler. Cahiliyette seçkin olanları, fıkhettikleri takdirde Islâm'da da seçkin olanlardır." Ibn Abbas için: "Allah'ım, onu dinde "fakîh" kıl ve ona Kur'ân'ın te'vilini öğret" buyururlarken "fıkhı", hep bu genel anlamda, yani iyice anlama ve kavrama anlamında kullanmıştır. Fıkıh, tabiin dönemine kadar bu anlamda kullanılmış olacak ki, Imam-i Azam onu: "Kişinin lehine ve aleyhine olan şeyleri bilmesidir" diye tarif etmiş ve itikad esaslarından bahseden eserine "el-Fıkhu'l-Ekber" yanî, iyi anlaşılması gereken en önemli mes'eleler adını vermiştir. Daha sonra, ilimlerin çok detaylı ihtisas dallarına ayrılmasıyla da fıkıh, "şer'î ve amelî mes'eleleri bilmektir" diye tanımlanmıştır.

Her ne olursa olsun, fıkıhla ilgisi olmayan bir müslüman düşünülemez. İşte bu mulahaza ile bizler "fıkıh" penceresini biraz aralayacak ve onun genellikle tahsîsî anlamıyla, günübirlik mes'elelerimize çare arayacağız. Şimdilik yapacağımız sadece nakil anlamında fıkıhtır. Yani bizler şu anda, fıkıhla meşgul olduğumuz için mecazî manâda fakihiz. Halimize, şu ana kadar aldığımız yola, yapılması gerekenlere göre yaptıklarımıza baktığımızda hakiki anlamda fakîh, yani müctehid olamayacağımızdan korkuyoruz. Ama Allah'ın lütfûnu, bize: "Ya Rab, bizi muttakilere imam kıl" diye dua öğretmesini ve O'nun sonsuz hazinesini düşündükçe yani olana değil, oldurana baktıkça da bunun zor olmadığını görüyoruz ve istiyoruz.

Işin diğer yönüne gelince:

"Fetvaya en cüretkâr olanınız ateşe de en cüretkâr olanınızdır" hadîs-i şerifini biliyoruz. Bu cüretkârlığı göze alamayız. Onun için yazacaklarımız terim anlamıyla "fetva" olmayacaktır. Çünkü gerçek anlamı ile "fetva" "müftî"nin işidir. Müftî ise müctehid olmalıdır. Biz şimdilik müctehid olmadığımıza göre yapacağımız işe de "fetva" vermek değil, fıkıhtan verilmiş fetvalardan aktarmalarla güncel meselelerimize çareler teklif etmek olacaktır. Şimdilik müctehid değiliz, dememiz iddiali olarak karşılanmamalıdır. Çünkü biz bunu söylerken kendimizi değil, işaret ettiğimiz gibi verecek olanı düşünerek söylüyoruz. O'nun vergisine sınır getirme hakkına sahip değiliz.


----------------------...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: D sınıfınım dönem ödevine kaynak
« Posted on: 26 Nisan 2024, 03:49:52 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: D sınıfınım dönem ödevine kaynak rüya tabiri,D sınıfınım dönem ödevine kaynak mekke canlı, D sınıfınım dönem ödevine kaynak kabe canlı yayın, D sınıfınım dönem ödevine kaynak Üç boyutlu kuran oku D sınıfınım dönem ödevine kaynak kuran ı kerim, D sınıfınım dönem ödevine kaynak peygamber kıssaları,D sınıfınım dönem ödevine kaynak ilitam ders soruları, D sınıfınım dönem ödevine kaynak önlisans arapça,
Logged
09 Mart 2010, 16:18:52
marziye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 48


« Yanıtla #1 : 09 Mart 2010, 16:18:52 »

Arkadaşlar internette araşdırmadım dersinizi  belki vardır bilmiyorum , benimkini araşdırırken gördüm size faydası olur diye yükledim inş. da faydası olur
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
09 Mart 2010, 16:23:59
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« Yanıtla #2 : 09 Mart 2010, 16:23:59 »

Evet güzel bu kaynaklar arkadaşlarda istifade eder inş
Paylaşım için allah c.c. razı olsun
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes