Konu Başlığı: Zamanın tatları Gönderen: Sümeyye üzerinde 01 Ağustos 2010, 15:11:47 Zamanın Tatları Di' li geçmişin büyüsüne kapılmaktan kurtulabilen var mıdır? Yitik zaman mıdır di' li geçmiş, kayıplar mıdır, kazançlar mı? Vuslat mı, ayrılışlar ve kopuşlar mı? Ayrılıksa, kopuşsa, yitirilenleri anımsatıyorsa ona bunca bağlılık, ondan bu vazgeçemeyiş nedendir? Bir şey biliyorsak hakkında, o da di' li geçmişin "bizim olabilen"leri seslendirdiğidir Bizim olsun da acılı olsun, kederli ve yakıcı olsun Geçmiş acılar ve kederler mutluluğa dönüşür sonunda “Zevâl–i elem lezzettir” çünkü Di' li geçmiş, zamanın yüzünden düşendir Avucumuzdan kayan Bizi en çok nerede bulurlar? di' li geçmişin sararmış yaprakları arasında Öyleyse zamanın tüm zenginliğini içerir di' li geçmiş İnsanın evi, anılar denizinde kurulur Oradan kıyılarımıza vuran ne varsa, benliğimizin vazgeçilmez parçalarıdır Ve insan, biraz da gördüklerinin ve yaşadıklarının toplamıdır Zaman bizden geçerken ya da biz düşerken zamanın fıskıyesinden; insanlar, olaylar, sahip olduklarımız geride kalırken bir bir, di' nin yumuşatıcı süzgeci işleyip durmaktadır Zaman evrilirken süzer ve alır tortusunu, acısını yaşamın; insanların ve olayların kusurunu giderir Mumyalar ve kokulandırır zaman, içine aldığı her şeyi Onun içindir, “geçmiş” olan ne varsa hoş bakarız ona, bağışlarız Oysa yaşarken ne acılar verir hepsi, ne nefretler uyandırır Önü alınmaz bir tutkuyla di' li geçmişe dönüşümüz "ihtiyarî" değildir bizim Farkında olmadan içinde buluruz kendimizi Ve bir kez daldık mı, sonu gelmez bu yolculuğun Yalnız güçsüzlerin, "bugün"le yüzleşmekten ve gelecek zamana uzanmaktan korkanların can attığı “zaman” da değildir di' li geçmiş Hafızası ve geçmişi olan herkesin zamanıdır Sürekli di' li geçmişin evinde oturup duracağımız da yoktur Aslında hepimiz, gelecek için yaşarız Gelecek için tasarladıklarımızın yanında di' li geçmişin denizine indirdiklerimizin adı bile anılmaz Gelecek zamanla bağımızı kopardığımız an, tespihin taneleri dağılır “Şimdi” kararır ve di' li geçmiş, anlamsız, boş bir mezara döner Kendi kendime sorduğum çok oluyor: “Hangi zamanda daha çok eğleşiyorum?” Aklım, hayalim “gelecek zaman” diyor Ben bir hayal adamıyım, diyor içim Yüzümün “gelecek” kapısına dönük olduğunu görüyorum Hayal çantamda taşıdıklarım, di' li geçmişin süzgecine düşenlerden pek çok geliyor bana Gelecek zamanın kışkırtıcı çağrısı, di' li geçmişin naif şarkısını susturuyor Siz bakmayın benim hep di' li geçmiş aşklardan söz ettiğime Torbamda el değmemiş aşkların hayali var di' li geçmişin tadını duyumsamadan gelecek zamana kulaç atmak mümkün mü? İnsanoğlu, hayal ağını geçmişe ve geleceğe serpip oralardan gelecek tatlarla “şimdi”yi yaşanır kılmaktan başka ne yapar? Yekpâre zaman Çaresiz, bir o yana bir bu yana savruluyoruz içinde Hep bitimsiz bir tat arıyoruz savruluşlarda Heyhat! Zaman yekpâre; ama insan sınırlı Ali Çolak |