> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Edebiyat Eserleri > Makale Dünyası > Denemeler > yürümek
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: yürümek  (Okunma Sayısı 846 defa)
02 Ağustos 2010, 13:07:20
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 02 Ağustos 2010, 13:07:20 »



yürümek


,güneşin kızıllığı denizlerin ardına doğru ilerlerken kızılca kesildiği halini temaşe etmek Sonra denizin dalgalarında yansıması ve yalın ayak sahil şeridinde yürümek Karanlığın güneşin yakasına yapışıpta gizlediği anlarda, belki bir çaresizliğin hırçınlığı ile sahile bir başka hırsla çarpan denizin dalğalarının ayaklarını ıslatması sonra giderek sularını yükseltmesi Denizin orta yerinde küçük bir balıkçı kayığın denizin sularına teslim olduğuna şahit olmak Belki yolunu şaşırıpta dalgaların sahile sürüklediği bir balığın çırpınışına şahit olmak Az ötedeki sahil cafesinde oturan birilerinin hıçkırıklarının bogazlarında düğümlendiğine içten içe bir ah çekişine şahit olmak Sonra hafif hafif yağan yagmurun yerini bardaktan boşalırcasına aktığına şahit olup o cafede oturan kişinin ciğerlerine ulaşsın diye öldüresiye bir nefes çektiğine şahit olmak( memleketim bitlis tütününden sarımlık ciğara - reklamlar-) ve yanağındaki ıslaklığın yagan yagmurdan olmadığını bilmek Bütün günahlardan kurtulacağını zan ederek ve herşeyi geride bırakacağı arzusu ile yağmurda ıslamaya razı gelmek Sonra yudumlanmaya başlanan bir fincan çayın yudumlarken kulağında beliren bir türkünün veya şarkının sesi ile irkilmek Gerçek ile hayal arası çizgide kaybolmak

Kim bilir kaç yüz defa hülya ile gerçek arasında sıkışıp kalmışlığın acısını yaşamış olmak Sonra cafede çaldığını fark etmek sonra anı diyarına kesilen bu biletle o günlere gitmek o anları yaşarken gögsünün çeperine hapsettiğin yüreğinin en militandan fersah fersah ileri bir militan olduğunu fark edip o haps olduğu yerden çıkmak için kaburga kemiklerini yerinden sökmek için zorladığını fark etmek Cafenin bahçesinde duran beyazlı pembeli ve kan kızılı güller Sahilde küçük bir çocuğun kumlardan yaptığı o ev ve bahçenin bir dalganın hırçınlığına yenik düştüğüne şahit olmak

Sonra her bir kum taneciğin denizin azgın dalğalarına yenik düşüp denize sürüklendiğine şahit olurken şahdamardan kalbin en kuytuluk köşesinde duran tüm arzuların tek tek her gün yüz binlerce defa kırılmasına rağmen inadına her gün tekrardan filizlendiğine şahit olmak Sonra kulaklarında çınlayıp duran bir hüzünlü türküyü mırıldanarak yürümeye devam etmek sahilde Yürürken bastığın yerlerde oluşan ayak izlerine belki bir düşmanın hırçınlığı ile silmeye çalışan dalgaların sildiğine şahit olmak Sonra sahilde duran bir banka usulca yaklaşıp oturmak denizin sularının ayaklarına kadar ulaşması ve bir hasbihal edecek dostu gözlerin aradığına şahit olmak

Oturduğun banka çizilmiş bir yürek işaretinin sağ ve sol tarafına kazınmış iki harfin oyukları üzerinde elini gezdirmek Güneşi kucaklayıpta saran karanlığın karartısı arttıkça daha bir belirgenleşen o hasretini kömürün karartısıyla gecenin bagrına yazdığın tüm özlem dolu sözler ve yazılar beyninin nöron hücrelerinden ve güneşin esaretinden kuırtulup bir hitap anıtı gibi tam karşında duru vermeye başlar Mozartlı, bentowen veya şopenin hüzün ve hasreti tarifte yakınından geçemeyeceği kadar muazzam bir dalganın sesleri binbir enstrümantel besteden çok daha dokunaklı olmaya başlamıştır

Sonra sahilin kıyıya en yakın şeridinde yürümeye devam ederken saatin kadranları mevlana olup döndüğünün farkına varmadan gecenin karanlıklarının gelip seni anlının orta yerinden öpüp kucaklamasına şahit olmakSonra gecenin bu içten samimi duruşu karşısında yüreğinin kıvrık yarısında gizlediğin dertleri ve özlemleri ile birlikte açı verirsin orta yere Kah umudun bir anlık kıvılcımı ile coşar gerçeklerin acısı ile kederlenirsin Ve hasretlerinin hepsine geceleri şahit kılarken hep kör olduğunu fark eder ve kömürün karartısı ile hasrete ait tüm sözleri gecelerin bağrına kömürün karartısıyla yazar durursun
Sonra birde geriye dönüp baktığında takvim yaprakları sararıp solmuş günlerin mazi diye adledildiğini fark edersin Seslerin artık titrek olup gece yarılarına değin okuduğun şiirler ve türküler artık titrek sesinle bir başka hüzün kkokmaya başlar

Kışların beyazı gelip yakandan tutu vermişken Göz ferlerin ışığını kaybedip Kulaklarının içindeki o demirci çekici örsü özengiyi dövmekten Bİ^'takat düşmüştürSonra yüzünü güleç eyleyecek bit tatlı tebesümün hasreti ile bir ömürün pul niyetine harcadığını fark edersin Belki geçmişi çok eskiye dayanan bir ince sitemin ikrarı olan bir türkünün nakaratı dökülü verir dudağından" odamı kireç eyle yüzümü güleç eyle bir defa gül yüzüme ömrümü bahar eyle" Bedenin yorğun ümitler ve umutlar yorgun hayaller yorgun olsada belki bir giyim magazasının vitrininde gördüğün kırmızı bir fistanın kızıllığı ümitleri ve umutları yeşertecek güneş toprak ve su misali her defasında içinde güneşsiz ve susuz ölüme terk ettiğin yüreğini kıvırıpta kendi benliğinden gizlediğin bir nice sevdayı herdefasında filizlendirip durur Ve her defasında bir cuma hutbesinde ruku ile secda arasında veya iki secde arasında durulan bir namazda kalple yapılan en muazam duada ondan bir kesit durur ilk başta Sonra milyarlarca insanla aynı çizgide yürüyen milyarlarca insandan sadece biri olduğunu fark edersin Belki milyarlar ca yıl önce şu anda yürüdüğün bu kıyı şeridinde gecelerin gelip seni kucakladığı gibi nice yürekleri kucakladığını fark edersin
sonra gecelerin en zifirilik anlarından bir anda dayanılmaz bir sancı ile uyanmak Ruhundan bedenine kadar her bir hücrenin bir iniltiye ses verdiğini fark edersin Kirecin bayazı ile boyadığın odanın duvarında duran " Hasretimize ait acılara geceleri şahit kıldık ve ben bir körüm" sözü şu anda her bir hücrende hayat bulmuştur

Evin dört odasını baştan başa dolaşırken katmerleşen acıları tütün tabakandan saracağın memleketim bitlisin tütününden sarımlık kaçak bir ciğara ile dindirmek isterken titreyen elin o en az iki üç çakışında yanan muhtar çakmağının alev alması ve iki dudağının arasına götürdüğün o ciğaradan bir nefes almak belki bir eroinmanın şah damarından afyonu enjekte etmesi misali arzulu ve içten bir nefes alırken acılarınla yüzleşmek Yılların geçerken her gün biraz daha yüzünü belirgenleştiğini bilmek Çıktığın her katın merdiveninde biraz daha zorlanmak Bir zaman gece misali olan saçların kar kesildiğini fark etmek

BE'dualarınızda ve nefret hissiyatlarınızda olmamak ümidi ve arzusu ile


Şemsettin Tan
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: yürümek
« Posted on: 25 Nisan 2024, 18:30:40 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: yürümek rüya tabiri,yürümek mekke canlı, yürümek kabe canlı yayın, yürümek Üç boyutlu kuran oku yürümek kuran ı kerim, yürümek peygamber kıssaları,yürümek ilitam ders soruları, yürümek önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes