๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Denemeler => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 20 Eylül 2010, 15:39:21



Konu Başlığı: Tehlikeli bir duygudur sevgi
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 20 Eylül 2010, 15:39:21
Tehlikeli bir duygudur sevgi



Ne çok konuşuruz, dilimizden düşürmeyiz. Biliriz onsuz yapamayız.

Bu gerçeğe rağmen söyleye söyleye, yaşaya yaşaya tüketiriz onu.

O ki sevgidir.

Bazen merak duygusuyla tanıdık birini ve sevdik, bazen de bir anda içimizde bulduk o sihirli gücü.

İçimizdedir, dilimizdedir, davranışlarımızdadır.

Bizi yerimizden kaldırıp yollara düşüren de odur, kıtadan kıtaya sürükleyen de o dur. Sevgiyle yola çıkar, büyük dağları deler, okyanusları aşar, hayret köprülerini geçeriz de, dönüp ilk noktaya geldiğimizde bıraktıklarımızı orada bekliyor görmek isteriz…

Sevgidir bizi fetihlere çıkaran, gönlümüzü seyahatlere açan.

Sevgidir bizi insandan insanlığına yolculuğu çıkaran, tekrar insana döndüren.

Sevgidir bize “hizmet ufkunu” gösteren ve yine sevgidir bizi “hizmetten” alıkoyan.

Bir duygudur, haldir sevgi. O ki insanı alıp götürecek kadar güçlüdür.

Ve sevgi bir imtihandır.

Kontrol edilmesi gereken çok tehlikeli ve çok boyutlu bir duygunun ağır imtihanıdır sevgiyle yaşadığımız…

Sevgiyle yaşamak bazen sevgisizliği de sonuç verir.

Kazandıran sevgi gibi kaybettiren sevgi de durur yanıbaşımızda…

Sevgi bir imkandır, bir güçtür. Sevgi yol açıcıdır.

Sevgiyle elde ederiz pek çok şeyi. Fakat elde ettikten sonra sevgiyle korumak zordur, duyguyu, düşünceyi, insanı, toprağı…

Çünkü her sevgi kirlenmeye açıktır.

İçine nefis düşüp durur, niyetler bulanır…

Bunun için özen ister, ihtiyatlı olmayı gerektirir, tedbirli yaşamak şarttır...

Hatırlayın; ne kadar da çok vazgeçmişizdir “sevdik” dediklerimizden.

Sevip terk ettiğimiz değerler, insanlar, davalar yığınla duruyor mazide.

Sevgiyle terk etmek, bazen farkında olmasak da sevgiyi terk etmektir aslında…

Son nokta değildir sevgi.

Ülke sevgisi de, insan sevgisi de, değerler sevgisi de öyledir.

Sevgiyi son nokta gördüğünüzde ezberlenmiş bir hayatı yaşarsınız düşünmeden.

Ve hayat tükenmeye başlar sizde.

Sevgi her defasında bir başlangıçtır. Ve ilerisi vardır, uzun bir yoldur yürünmeyi bekler… Yeniden sezmek, yeniden algılamak, yeniden düşünmek ve yeniden yaşamaktır amaç…

Mahiyeti idrak edilip, o istikamette derinleştiğinde büyük hayatlar, adanmışlıklar, aşklar ardı ardına gelir.

Mahiyeti bozulduğunda ise sevgi “yaşatıcı” olmaktan çıkıp “istilacı” olur.

Kur'an; “İnanıp salih ameller işleyenler için Rahmân gönüllere bir sevgi koyacaktır” der…

Sevgiyi içimize koyan bizi sevgiyle de imtihan ediyor.

Sevdiğini söyleyen nice insanlar var, sevgiyi son nokta olarak gördüklerinden olacak bir noktadan sonra muhataplarının hayatlarını istilaya başlıyorlar.

Bu bir yanılgıdır. Hayatı sevgiyle istila edilip, ruhu parçalanmış halde enkaza dönüşmüş kalabalıklar duruyor orta yerde. Hepsinin acısı dokunuyor vicdanımıza…
Sevginin mutsuz ettiği insanlar bunlar.

Sevgimizin mutsuz ettiği insanlar var.

Kim bilir ne kadar? Acaba her birimiz kaç insanı katlettik sevgimizle…

Kaç gönlü yere indirdik biz…

Bu ülkeyi de sevgiyle istila edip, “ben senden daha çok seviyorum”, “ben daha vatanseverim” diyerek kamplara bölmedik mi, bölüp parçalamadık mı? Günü geldiğinde o sevgimizi silahlara sarılarak, kan dökerek, adaleti rafa kaldırıp başbakan aşarak da göstermedik mi?

Darbe yaparken de sevgiye sarıldık, çete kurarken de…

İçimizden böyle yapanlar oldu.

Sevgiyi ölüme alet edenler, aslında sadece kendilerini sevdiler, kendi sevgilerinde kayboldular ve sevgisizleştiler.

Sevgi tehlikelidir.

Vatan sevgisi de tehlikelidir.

Sevgi size hiçbir konuda “hak” vermez…

Sevgi size, bize, hepimize “ağır sorumluluk” yükler…

Sevgiyi hakkıyla taşıma sorumluluğu, onu kirletmeme, muhatabına daha da özenli davranma sorumluluğu…

Onu taşımaya yetmiyorsa yüreğin sevmeyeceksin…

Biz sevince ülke doğudan batıya yeşermeli..

Biz sevince insanın gönlü yere düşmemeli, yüzü asılmamalı, kalbi kararmamalı, kırılmamalı, ufku gurub etmemeli…

Tehlikelidir sevgi…

Bir şeye sevgi beslemek de öyle, size sevgi beslenilmesi de öyle…

Tehlikeyi bertaraf edecek olan da “beklenti” ile “beklentisizlik” arasındaki yolculuktur.

İnsandaki tehlikeli duygulardan birisi olarak 'hubb-u câh' anlatır eskiler.

Hubb; sevgi, bağlılık, tutku demektir.

Câh ise, makam, mansıb, pâye, şöhret ve itibar manalarına gelir.

Hubb-u câh; makam sevgisi, pâye tutkusu, şöhret düşkünlüğü, rütbe hırsı ve itibar arzusu gibi manaları çağrıştıran bir terkiptir.

Bediüzzaman, kendini beğenme, övünmeyi sevme, insanlara görünme, methedilmeyi bekleme ve halk nazarında saygın bir kişi olmayı isteme gibi desiseleri de hubb-u câhın tarifine dâhil etmiş ve insanın en zayıf damarı olarak onu göstermiştir.

En zayıf olduğumuz zamanda, idrakimizin düştüğü noktada içimizdeki sevgi zehirler bizi…

Sevgi bazen salt çıkara dönüşür. Adı sevgidir ama mahiyeti çıkardır…

İşte bu sevginin ve sevenin bozulmuş halidir.

Bundan sonrası için büyük bir ıslah gerekir…

Sevginin ilk halidir en temiz olanı.
Samimi, duygulu, düşünceli, tedbirli, kılı kırk yararcasına özenli olduğumuz günler…

“Hak” yerine aklımıza “ağır sorumluluğun” düştüğü günler…

Özür kelimesini tanımadık o günlerde.

Düşmemiştik oraya ama şimdi özürlüyüz hepimiz.

Sevgiyi korumakta, sevgiyle yaşamakta irtifa kaybettik…

Hakiki sevgi Rahmandan insana, insandan da bütün aleme yansıyan bir duygudur esasında.

Zor zamanda da yaşatılmalı sevgi…

İnsanların intikam ve düşmanlığa yenik düştüğü,

Yığınların boğuşma ve kavgaya sürüklendiği,

Hakkın, kuvvet karşısında susturulduğu,

Zalimlerin, gaddarların alkışlandığı, iltifat gördüğü, mazlumların, mağdurların itilip-kakıldığı, itilip-kakılırken de sarsık, ama ümitli bir bekleyiş içinde bulunduğu günümüzde…

Her şeyden evvel ve her şeyden sonra bir kere daha 'sevgi yolu' diyebilmeli sevgiyle yaşayanlar ve yaşatmak isteyenler…

Hakiki sevgi, aldanmamış, bozulmamış sevgi her zaman hayatın ritmini değiştirir.

Bizim zincirleme hatalar sonucunda özür üstüne özür dilemeye alışmaya değil de, sevgi üstüne sevgiye, o yolu genişletmeye ve bunun için de kalbimizi kirlenmekten korumaya ihtiyacımız var.

Yaşatan sevgiyle değişir eşya ve hadiselerin rengi.

Kaybetme korkusunu beslemeli ki sevgi bizi kurtarsın…

Sevgiyi yaşatanlar hakiki sevgi demişlerdi; iyilik gördüğünde artmaz, kötülük gördüğünde de azalmaz…

Bir gün şöyle haykırmak mümkündür;

Biz böyle öğrendik ve biz sevdiklerimizi böyle sevdik...

Bazıları içimizdedir, bazıları da dışımızda...

İçimizdekiler silinmezler, onlar bizimle vardır hep.

Nerede olursak olalım, nerede olurlarsa olsunlar…


Biz sevgiyle yaşarız ve sevdiklerimizle yaşarız ki kalbimiz katılaşmasın...
Sevgiyi kurtarmanın yolu, istilacılıktan değil, kaybetme korkusundan geçiyor…

En yakınımızdan en uzağımızdaki insanlara, bu güzel ülkeye, yeryüzüne kendimizi hatırlatmak yerine sevgiyi hatırlatalım ve sevgiyle yaşayalım...
Sevgiyi kullanmak değil, sevgiyi yaşatmak olmalı ilkemiz…

En iyisi biz sevgiyi konuşturmayalım, sevgi bizi konuştursun ki onunla açılsın yollar…

Kalbi bozukların elinde tehlikeli bir duygudur sevgi…



Mehmet Gündem