> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Edebiyat Eserleri > Makale Dünyası > Denemeler > Sus diyebilmek için
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Sus diyebilmek için  (Okunma Sayısı 894 defa)
02 Ağustos 2010, 13:14:49
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 02 Ağustos 2010, 13:14:49 »



Sus!Diyebilmek İçin...

Hz Mevlana “ Dünya da en büyük musibet cahilin ilim davasında bulunması ve o davanın da cahillerce doğru zan olunmasıdır” Buyuruyor
Günümüzde kendisini Alim ilan eden cahiller çok sayıda Kulaktan dolma bilgilerle bir şeyler öğrenen, dahası öğrendiğini sanan kişiler kat-i bir delil göstermeksizin fetvalar verip insanların zihnini bulandırıyorlar Bu kişiler her dönemde mevcut olduğu gibi günümüzde de var ve sayıları giderek çoğalıyor diye düşünüyorum İslam’ın hızla modern İslam- modern tesettür anlayışına dönüştürülme çalışmaları bu düşüncemi doğrular nitelikte…
Bu durumu hızla yaygınlaştıran ve İslam dinini gerçekte olması gereken form içinden çıkartıp aksi formlara sokmaya gayret edenler kendilerini Alim ilan eden cahiller topluluğu…
Bazı sözde Alimlerin, mahalle hocalarının yanlışı, günahı ve dahi haramı doğruymuş gibi anlatması, haram değilmiş gibi insanlara aktarması bilgi açısından fakir insanlarında bu aktarılanlarca nefislerinin okşanması, yanlış olanın çabuk kabul edilmesini sağlıyor Bu yanlışı duyup doğru kabul eden, benimseyen kişi yaygınlaşması içinde çabalıyor En yakınındakinden başlayarak doğru bildiğini anlatıyor, ardından şiddetle savunuyorHer bir yanlış bir diğeri ile birleşerek yayılıyor ve toplum içinde kangrene dönüşüyor Zira cahil bir kişi nefsine tatlı (kolay) geldiği için bir yanlışı doğruymuş gibi benimsiyorsa bu düşünceyi zihninden atmasını sağlamak oldukça güç oluyor Hz Mevlana en büyük musibet derken bunu kast ediyor olmalı…
İlim öğrenmek farz ancak bu ilim doğru ilim olmalı ve gerçek alimlerden öğrenilmeli… İlim erbabı arasında bir söz vardır “ Bir ilmi erbabından öğrenmek gerekir” diye… Nasıl ki bir tıp doktoru doktor olabilmek için tıp fakültesinde yıllarca sıkı bir eğitimden geçiyorsa dini ilimler konusunda alim olabilmek ve insanlara dini öğretmek isteyen kişilerde kendilerini dini ilimlere adamış, öğrendiklerini hayatına tatbik etmiş, doğru bilen, doğru yaşayan kişiler olmalıdır Dini ilimler hususunda alim olmayı tıp doktoru olmak kadar önemli görüyorum Tıp doktorları bedeni hastalıkları tedavi ederken din alimleri de kişilerin ruhi eksikliklerini, sıkıntılarını giderip manevi anlamda huzuru bulmalarına yardımcı oluyorlar Nasıl ki bir doktor yanlış bir teşhis ile hastasının bedeni sakatlığına veya ölümüne sebep olabiliyorsa cahil olup da alim geçinen bir kişi de insanın hem dünya hayatında manevi lezzetlerden yoksun kalmasına neden olur hem de ahiretinin mahvına sebep olur Bu nedenle din alimi olmak tıp doktoru olmak kadar önemli diye düşünüyorum
Konu ile alakalı, üzerinden zaman geçmiş olsa da kendimi suçlu hissetmeme neden olan bir hatıramı anımsadım
Kuran-ı Kerim ziyafeti ile yapılacak bir kutlamamıza bizim davetlimiz olmayan ama davet ettiğimiz bir kişinin davetlisi ve aynı zamanda kardeşi olan, hoca diye anılan bir bayanda gelmişti Kadını ilk gördüğüm anda şeytan görmüşüm gibi irkilmiştim Bu hissi oldukça nadir ve az sayıdaki insana karşı duymuşumdur Kadına “hoş geldiniz” dedikten sonra kılık kıyafetine gözüm takılmıştı Tesettürüne benden daha fazla dikkat ettiği anlaşıyordu Görünen o ki İslam’ın kadın için öngördüğü kıyafet biçimini en doğru şekli ile benimsemiş ve hayatına tatbik etmiş bir bayandı Bu bayana karşı bu denli yoğun iticilik hissetmemden dolayı kendimi suçlu hissetmiştim Utandığımı da hatırlıyorum Kuran-ı Kerim okumaları yapılırken arada gözüm bu kadına takılmış ve onun huzursuz olduğunu hissetmiştim Okumaya eşlik etmemişti Sürelerin tekrar tekrar okunmasından da rahatsız olmuş gibiydi Böyle düşünüyor olmaktan dolayı da utanmış ve kendimi fazla ön yargılı olmakla suçlamıştımOkumalar bittikten ve dua edildikten sonra bu kadının ablası olan tanıdığımız hoca olarak anılan kardeşinin sohbet yapmasını istemişti Sohbeti ile hakkında kesin bir karara varabileceğimi düşünmüş ve sonuna kadar dinlemeye karar vermiştim Henüz sohbetin başında yapılabilecek en büyük hatayı yapmıştı “Ölüm ve Ahireti Ayetler ışığında konu alacağım” dedikten sonra Kuran-ı Kerimin Abdestsiz olarak da okunabileceğini söylemişti “Siz ne dediğinizin farkında mısınız?” Dememize kalmadan kendince neden böyle düşündüğünü açıklamak istemişti Günümüzde çok sayıda insanın Abdest alma engeli olduğu için yani Abdest almaya üşendikleri için Kuran-ı Kerimi ve mealini hiç okumadıklarını ve hiç okumamalarındansa Abdestsiz olarak en azından mealini okumalarının daha iyi olacağını ve zaten Arapça okumanın faydası olmadığını, Türkçe’sinden okunması gerektiğini vs söylemişti Kadını ilk gördüğüm anda hissettiğim şeyde ne kadar haklı olduğumu anlamıştım Daha sohbetine başladığı anda bir yanlışı doğru gibi aktarmıştı Bir müslümana yakışan Kuran-ı Kerimi Abdestsiz bir şekilde okumak değil gün içinde de Abdestsiz an geçirmemeye gayret etmekti Attığı her adımı Abdestli bir şekilde atmak ve yapılan her işe Abdest ve besmele ile başlamaktıHoca namını almış bir kişinin topluluğa karşı söylemesi gereken “ üşeniyorsanız abdest almayın!” demek değil “ Abdestsiz olmamaya gayret edin” demek olmalıydı
Sohbetin devamını dinlemeyerek kendimce bu yanlışa tepkimi koymuştum Başından sonunun nasıl olacağı belli olmuştu Kendimce güçlü bir tepkiydi onu dinlememek İslam’ı derinden yaralayan şeylerin böyle on doğrunun içine sıkıştırılan birer yanlışlar olduğuna inanıyorum
Bu olay ile ilgili hatırladıkça içimi acıtan ve bana kendimi suçlu hissettiren şey ise olay anında yapılan bu yanlışı dil ile düzeltmeyişimdi Hadisi şerifte “ sizden biriniz bir yanlışı gördüğünüz zaman eliyle düzeltsin, buna gücü yetmiyorsa dili ile düzeltsin, buna da güç yetiremezse kalbi ile buğz etsin Ancak bu üçüncüsü imanın en zayıfıdır” buyuruyor Allah Rasulü… Kalp ile buğz etmiştim Dinlemeyerek tepki koymuştum Bu kadının akrabası olan tanıdığımıza da çok şeyler söyleyerek bu akrabasını uyarmasını da istemiştim Yapmadığım şey ise kadının yüzüne karşı yaptığı yanlışı söylememek olmuştu Hatırladıkça içimi acıtmaya devam eden bu olaya tek tesellim niyetimin iyi olmasıydı Fazla ince düşünen biri olduğum için eğer olay anında o topluluk içinde evimize ilk kez gelmiş bu kadına hatasını söyleseydim yalnız bu kadın değil ona akraba olan tanıdıklarımızda kovulmuşlar gibi evi terk etmek isteyeceklerdi Sonuçta cahil olup da kendisini alim sanan insana doğruyu anlatmak oldukça güç oluyor Evimiz gitmek isteyenin araçsız gidebileceği bir yerde değil şehrin dışında bir yerdeydi Evimize ilk kez gelmiş ve muhtemelen bir daha gelmeyecek olan bir kişiyi, kovmaktan beter etmemek adına susmam gerektiğini düşünmüştüm
Bir diğer tesellim ise davetli olan diğer kişiler yani bu kadının akrabası olanlar dışındakiler, söylenen yanlışı doğru kabul edecek kişiler değillerdi ve olayın ardından yapılan buluşmalarda da hepsinin benimle aynı düşünceye sahip olduğunu öğrenmem rahatlatmıştı Sonraki günlerde bu kadının sünneti, dolayısı ile Hadisi Şerifleri kabul etmeyen bir gurubun mensubu olduğunu öğrenmiştim
Bir yanlışa yalnızca kalp ile buğz etmek imanın en zayıfıydı Bunun bir sebebini dini bilginin yetersizliğine vermiştim Bu ilme sevdalı olanlar için çok ağır bir durum Silkinmek için güçlü bir darbe… O gün yaşanan olaydan sonra dini bilgimi daha fazla derinleştirmem gerektiğine karar vermiş ve buna çalışmaya başlamıştım
İslami bilgi ve şuur insanın kalbinde ne denli yer ederse kişi benzer durumlarla karşılaştığında kendini alim ilan eden cahil kişi veya kişileri kırmadan veya kovmaktan beter etmeden ve ayetler ışığında susturabilecektir diye düşünüyorum İlmi öğrenmek tek başına yeterli değilÖğrenilen bu ilmi hayatımıza tatbik etmeli, yerinde ve en uygun şekilde kullanabilmeyi de öğrenmeliyiz
Cahil olanlar kendi diktikleri Alimlik libasını giyinmiş ve sağda solda fetva verir olmuşlar Çoklarını peşlerine almış kendi bataklıklarına çekmeye çalışıyorlar Bilinçli kişilerin sağlam kaynaklar ve gerçek Alimlerin eğitimi ile kendilerini geliştirip böyle yanlışlıkların yaygınlaştırılmalarına karşı “dur!” diyebilmeleri ve yanlışı doğru gibi anlatanlara da “sus!” Diyebilmeleri için cahilliğe karşı mücadele etmek gerek…
 


[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Sus diyebilmek için
« Posted on: 26 Nisan 2024, 08:27:21 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Sus diyebilmek için rüya tabiri,Sus diyebilmek için mekke canlı, Sus diyebilmek için kabe canlı yayın, Sus diyebilmek için Üç boyutlu kuran oku Sus diyebilmek için kuran ı kerim, Sus diyebilmek için peygamber kıssaları,Sus diyebilmek için ilitam ders soruları, Sus diyebilmek içinönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes