๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Denemeler => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 01 Ağustos 2010, 15:40:02



Konu Başlığı: Sondu yine
Gönderen: Sümeyye üzerinde 01 Ağustos 2010, 15:40:02
Sondu Yine

Sondu yine

Bir kaç ölüm kırpıntısıyla sıyrılıyoruz susuşların erbâbından,
ve boşanıyoruz körpe zalimlerin malayani hınçlarından
Düşmek bana bî_karar bu lehçede (!) en iyisi gömmek
peçe ardı balçıklarıyle sıvanmış bu gardiyanlığımı

Ölüm

Sen ki; gözlerine kırağı çalınmış çocuk (!)tek yaptığın ezel soframdan arta kalanları devşirmek Heyhat !!! bir lâhza dursan

Doğarken parmaklarının mengenesine sıkışan soluklarca verilmiş bir ahidnâmesin, ihaneti haketmezsin bilirim Seni tasavvur edemiyorum, seyir alemindeyim baktığımca bir an varacak gibi oluyor tenim bir ısırık uyarınca, derken avucumdan sıyrılıveriyorsun acın(y)arak

Sondu yine

Göğünden kopagelen bir akşam üstünden çalınmış,
dualarımın encâmından telâkki ediyordu umutlarım
Telaşlı kartallarca istilâydı "havf ve reca" ve
açılmadık cevapların soruları oluyordu korkularım

Ölüm

Sen ki; sabahlarının kıyamına kurşun secdeleri sıkışmış çocuk (!) Leyl'evî çığlıklarımdan kopagelen kum tanelerimce varsın bana Heyhat !!! bir lâhza dursan
Kays'ların vâveylalarına gark olmuş sükût oruçlarımdan bîhaber geziniyorken omuzlarımda ben dirilmenin muştusundayken sana kösnürüm sanma (!) küllerinden göğsüme iliklediğim yangılarda, bir ağıt olur kalır parmaklarımda, usançlı değili(m)z
gözlerimden süzülen paslı yağmurlara, yalnız boğulmanızdan tedirginim

Sondu yine

Cehennem uğultularının tevbe çığlıklarıyle kavgaya tutuştuğu
ürkütülmüş hayat hazineleri saklanırdı bir zaman aykırlığına
ve çekilirdi yazgımızdan ceste ceste kızıllar dokunan ahvâlimiz,
sokulurken bir sırat hayalisi feryâd_u efganımızın akışkanlığına

Ölüm

Sen ki; beklenmedik intiharların sehpalarından fışkıran çocuk (!) ağıtlarımda şımaran "hak" diğergâmlığımı üstlenen kıyamlarımca varsın bana Heyhat !!! bir lâhza dursan
Ey hâsıl_ı secdem (!) şarlayarak devir bir bir kabaran namlunun körpe cesetlere büyüyen dişlerini ben sırtlandığım mezarların çelimsiz astarlarıyla dokuyacağım dua nakışlı heyulalarımı rikkâtimi koluma takıp koşmaya başlayınca kahkaların ıtrî soysuzluğuna, vardığım tüm şehirler "aşk" kötürümü uyanacak

Sondu yine

Açıklanacak ne kaldıysa lâkırdılar öncesi
yanık kokuları yükselirdi şehâdetin başı kesik selâlarına
bırak tafralarında kaysın sabîlerin vahşet kımıltıları demlenen saçlarından
yeter ki, sıyrıl ve bak yüzüne (!) iffetin taşan seli'kanlı bağrına

Ölüm

Sen ki; beklenmedik gülistânların kibritinden tozan alevli çocuk (!) Günlerime devinen ilkel gemilerin yüklendiği bir rüzigâr kadar varsın bana Heyhat !!! bir lâhza dursan
Tebessümlerine hicrân bulaşmış evlerin bacalarından büyüyen savaş yaygaraları zorluyor şimdi tan yerinin kapılarınıSaçmalar uluyor çocukların ağrıyan yarınlarında Öylesine sessiz saplıyor hıncım çare'siz' liğimi, örümceklere emanet ettiğim mağralarıma
Bir çift güvercin izdüşümü bile suçumu bastıramıyor (!) son günlerde cinayet türküleri mi dolanıyor ne (?) sokaklarımda Artık yüzüne bakamadığım riyadan kararmış, bu yıpranmış sözleri yırtmalıyım Şimdi belki esirgiyorum bir mendilden bile göz yaşlarımı,

"utanıyor muyum" ne (?) "acz"iyyetimden ama gün gelecek elbet, gözlerinin rayihâsına kör eylediğim bakışlarım /cennet/ bakışlarının alevinde kaybolacak hesaplar kesilecek (!)

Son işte

Bir avuç topraktan sıyrıl da bak yüzüme
yıkılmadan karşımda (!)


Mehlika Toyga