๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Denemeler => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 03 Ekim 2010, 17:29:53



Konu Başlığı: Sana nazarım değdi
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 03 Ekim 2010, 17:29:53
Sana Nazarım Değdi Henna Gözlerini Okurken.. 


(http://img5.imageshack.us/img5/7760/yalnizliktopnf31xg9kp5.jpg)




Gece döküldü kuşpalazı özlemin yakasından. Bu yalnızlık salgın henna! Şifahen üflemiş anneler kul bohçası kundağına tüm zehirli elma tüccarlarının eşgalini. Besmele çek henna, aşk haram lokma!

Dilime toprak at henna’! Tüm utangaçlıklarımı gömdüm ben boğazımda iki düğüm ardına. Babamı uyandır ölüm uykusundan. Söylesene, hanginizin gücü yeter saçlarıma sarılmaya? Gözlerimi salla ölüm kalım arası… Nasıl olsa kalsam ölürüm henna’, ölsem kalırım! Dudaklarımdan dökülüyor bir serseri kent, bir masum katil, bir de leylifer.  Her seher yazgısında hep aynı mı bu replikler?  Öyleyse benimle oynar mısın yarım ağız hayat? Hadi saklambaç henna’, melek de sıra. Evvelim, ezelim, nazenim aşk! Demedin mi sana henna’, arkana bakma!
Kızıl gece… Hırçın sabâ…
Ay ışığında yalan söyleme bana, öldüm deme henna’, doğduğunu gördüm! Arka bahçedeyim, yirmi bir  yıl kova kova hıncımı saldığım kuyu başında.  ‘Leylak’ dersem çıkar mısın, hani gözlerine benzeyen? Bilmem ki sana kaç nevbaharı giydirsem… Bu Meryem orucu hangi beşerin vahyinden düştü dile henna, ‘biz’ dersem çık, ‘ben’ dersem korkarım aklım çıkacak sensizlikten!
 
Nöbet-i Âdem…
Sahi, sen cennetten mi düştün bu diyara? Seninde mi kursağına oturdu yasak elma? Çaresizlik ömrü nedimemiz eteğimizi tutuyorken, gökten in henna’, gök/yüzüme in! Duymuyor musun, âlemin illeti aşk senin mahperin. Sevdim henna sevdim, düş gözlerimi değerimden, katli vacibim!
 
Gecenin mihri bir çift bakış, işte tam şuramda sol üst köşede, biraz toprak yeşili az biraz mavi, çenemi titretecek kadar hani. Hayranım seni Yaradana, bakmam, incinirsin henna’! Ahh gözlerin nasıl da tuzak! Düşmemek için soldan geçtim, meğer sol bir düşmüşsün. Bizi gerçeğe kurgulama, ben ölmeyi sevdim!
Yürü beni henna, dört yol ağzı çıkmaz sokak suretim, ellerim durak! Müsait bir ölüm mü yani, tüm dersiz topsuz yaşamların bedeli? Bunu bana yapma henna’, üşüştü leş kargaları yüreğime. Ört üstünü gözlerimin, fena kısıldım kirpiğinin gölgesine. Yum beni bağrının orta yerine! Saçlarımı tara sinene, ellerinin güzergâhında firakımı helal say. Aşkın çarmıhında havariliğim, saatleri geri al!
 
Kese kâğıdına topladım aşka çalan yanlarımı… Kervan kervan soluğun geçiyorken gecelerimizden, talan oldu aşk nerdesin? Bir melek değildi fıtratın, öyleyse yerdesin! Ah seni ben mi doğurdum henna’, kimden bu yürek ağzı dikişim?
 
Zülâl eyle uykularına, düşlerinin ciğeri ferahlasın… Ha gözyaşın ha arsız deniz! Dur henna’, ağlama diyorum sana ağlama! Su içiyorken mi dokundular sana? Öyleyse sık zehrini aşk aksın! Değil midir ki gülmek ağlamanın zekâtı, kırkta bir kere nar'a haksın!
 
Gözlerimi yokla!
Bir doğarken ağladım ben, bir de ölürken. Sen hiç kendi yaşını boğdun mu yanaklarında? Az önce geçtiler solundan da, kimse alınmadı seni üstüne. Sahi sen, hayra yorulmaktan men hangi düş başı beklemektesin? Sahip çıksana rengine henna’, baksana gece vurmuş gerdanına. Hiç yakışmadı sana henna’ hiç yakışmadı sana! Ağırdan sattılar gönüllerini, çulundan belini doğrultamadı aşk… Olsun be henna’ ,  yürek üstü şehadet nasipmiş bize!
Eşgalin silinsin şimdi tüm bozuk liralardan, inadına kıymetlimsin! İnadına, varsa alınacak aklım helali hoş olsun sürmeli lisanına. 
 
Mevla’ya sunulan bir önsözdü Leyla,
şükrenlillah hey vaveyla!
(Taş bastım deniz suyuna, buyurmaz mısın gece taâmımıza henna’!)


Züleyha Çay