๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Denemeler => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 02 Eylül 2010, 13:55:02



Konu Başlığı: Şair de bir insandir ama
Gönderen: Sümeyye üzerinde 02 Eylül 2010, 13:55:02
ŞAİR DE BİR İNSANDIR AMA...

Kelimeleri kuşanan şair, şiir aracılığı ile anlamlandırır yaşananları. Eşya ve hadise karşısında iletişimini bu doğrultu da gerçekleştirir. Seslenir. Hitap eder. Dinamitvârîdir çoğu kez. Patlar! “Hayatın gerçeklerine” karşı, “kendi gerçeklerini” sunar, muhatabı her kimse… "Şiirin ilkesi insanın üstün bir güzelliği özlemesidir" diyen Baudelaire, şairin gerçekçiliği bahsine dair şöyle der: "Bu coşkunluk aklın yoğurduğu gerçeğin dışındadır." Kuşkusuz: Mazlumun, masumun, mağdurun ve mağlûbun yanında saf tutan bir şairden, güce, iktidara, mülke ve beşere kul olması beklenemez elbette.

 

Şair için uzak yoktur; uzağı yakınlaştırır ve ben’leştirir şair, betimler her ne var ise… Bir modern çağ hastalığı olarak hissizlik, şairlerde görülemez. Bu minval üzere, “çok duygusal düşünmek” insana mahsustur esasen, yalnızca şairlere değil… Şair de bir insandır, ama “diğer” insanlara nazaran hassasiyetleri daha hassastır onun. Bu yüzden kaçar. Yakınken uzaklaşır. Şair, mısralarında saklıdır; inişler ve çıkışlar, batışlar ve başkaldırışlar görülebilir pekâlâ… Fakat bu da ahenk gözetilerek sunulur okuyucuya.  Cocteau, “Hep doğru söyleyen bir yalancıdır” der, şair için. Fakat trajediler çağında “şairden” ziyade, “şiir yazanlar” türer; aşkın ayağa düşmesi, bir nevi iğdiş edilmesidir ve hattâ alınır-satılır hale dönüşmesidir!

 

Bir hâl beyanı olan şiir, hâl ve gidişatı kışkırtıcı dizelerinde barındırır. Tahrik ve tahrip yüklüdür! Şair, varoluşun ıstırabını yüklenmesi nedeniyle, hâli ve gidişatı şiir aracılığı ifşa eder. Şiir güzelleştirici bir müdahaledir: Şair, hayatı estetize etme kavgası verir. Şairlerin, içinde doğdukları, büyüdükleri ve bulundukları toplumla ilişkileri şiirlerine yansır, ister istemez… İletişim ve etkileşim kaçınılmazlaşır.

 

Şiir kimisi için hakikati arayışta gaye değil, vasıtanın ta kendisidir. Kalbi, acı hissini derinden tatmış olan şairin duygu yoğunluğu, özü gürlüğüyle harmanlandığında, yaşanabilir bir dünya idealize edilir her hâlükârda…

 

Şairler, gürültülü kalabalıkların sessiz isyankârlarıdır. Eğri oturup, doğru konuşmazlar; doğru oturup, doğru konuşabilmenin mücadelesini verirler.

 

Yalnızlık hissi kelimeleri tahrik ettiğinde, içindeki şair uyanır insanın, şiir zuhur eder birdenbire. Birkaç mısra derdin izah edilebilmesi için kâfidir; dert, yakışıklı yapar insanı. Şiir, özün özetinden ibarettir. “Kirlidir şiir; ve söz, atılmazsa zehirdir”, Cemal Süreya’ya göre de.

 

Özün varoluşundan itibaren maruz kaldığı çekişmeleri ve çatışmaları şiir aracılığı ile yansıtır şair; edebiyatın doruklarında gezer o, kelimelerle dans eder. Öte yandan, büyük doğu’da eşya ve hadise, şiir aracılığı ile anlaşılır ve anlamlandırılır.


Afşin SELİM