๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Denemeler => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 04 Eylül 2010, 13:29:48



Konu Başlığı: Rüya kiriklari bir rüya yontucusu
Gönderen: Sümeyye üzerinde 04 Eylül 2010, 13:29:48
RÜYA KIRIKLARI BİR RÜYA YONTUCUSU

Koşmaya başladığım yerden de düşmeye başladım. Ben uykusuz rüya yontucusu. Kadere ve aşka kırgın. Elimde zaman yapbozu; yarısı dünyadan yarısı rüyalarımdan. Bu yüzden bir türlü o şifreyi çözemiyorum. Zihnimde anlaşılmaz bir zaman kavramı. Yılın ne önemi vardı ki ölmek duygusuyla bezenmiş, bu zaman ağacının gölgesinde, hıçkırıklara boğulan bir “ben” için. Sonra dünyanın en nadide bakışları arasından süzülerek bataklık ülkesinin hayal kırıklığı tarlalarına gömülüp kaldım. Usanmadım! Yıllarca göğsümde taşıdım mezar taşımı. Ve birde anneler için birkaç ağıt biriktirdim balçıktan yüreğimde…

 

Koştum, koştum… Az gitmedim; bilmem kaç deve boyu yolda almıştım… Yinede olmadı bir şeyler; sızlamaya başladığı anda yitirmiştim yüreğimi. Kime ne söyleyebilirdim ki az gittim uz gittim bir baktım ki soluk bedenim dünyada kalmış.  Elimde rüyadan heykelcikler. Hangi sarraf bozar bunları. Hangi kadın bunlar için sever beni…

 

Söylenecek son sözünü de yutkunmuş bir adam olmak kaygısından uzak utandım durdum. Ne idiyse ölüm gelsindi artık. O, gelmedi; ben ona koştum. Ansızın unuttu ölüm beni; yıllar oldu hiç gelmez oldu. Bense bir türlü varamadın onun donuk gölgesine.

 

Koşmaya başladığım yerden de düşmeye başladım… Ah ezanlar beni çağırırken şehre, bastım çığlığı… Dünya susmadı, ben koştum… Unutulmak ümidiyle girdiğim dehlizlerden garipsenmek yaftasıyla yaftalandım.  Meğer yokmuş kaderimde bir sır olmak… Ben kendi kendini ihbar eden adam. Unutturamadım kendime “kendimi”…Sonra balçıklar ülkesinin tozdan kraliçesi kavrayınca ellerimi ılık bir rüya sardı bedenimi… Koştuğum yerden gömüldüm karanlıklara… Kimse bilmez döndüm, sesini kaybetmiş bir adam olarak girdim aşk şehrine. Ah yüreği burkulmuş insanların istila ettiği bu şehri de terk ettim. Gidecek son yerime de gitmiştim. Bıraktım koşmayı, bu lanetlenmiş yürekle oturdum bir şeytan gölgesine. Sesi ve yüreği olmayan bir âdemoğlu olarak unutulup gittim zamanın satırları arasında…

 

Ben rüya yontucusu. Etten ve kemiktenim. Bazı bazı ağlarımda. Elimde rüyadan heykelcikler esir düştüm gerçeğin şehrine. Bu yüzden sızlanıp dururum. Tüm bu cümleler o çıkış cümlesini bulmak için yazıldı. Şimdi söyleyin ey insanlar; bu âdemoğlunun rüyalarına kim itibar eder hangi sarraf bozar sözlerimi…



Yavuz ALBAYRAK