๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Denemeler => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 28 Mart 2010, 03:43:14



Konu Başlığı: Rehavetin Tehlikeleri
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 28 Mart 2010, 03:43:14
Rehavetin Tehlikeleri 

(http://www.sizinti.com.tr/images/konular/312/yabi.jpg)

Dünyada külfetsiz nimet olmadığı gibi, hedefe çilesiz ulaşmak da mümkün değildir. Çile, bedene eziyet ve sıkıntı vermek değildir; Allah yolunda bütün engelleri aşmanın, hakikate ulaşmanın, hayatın güzelliklerini görme, zevk ve şuuruna ermenin adıdır. Hakikat yolcusu çile ile saflaşır. Maksuduna onunla ulaşır. Çilesiz yürünen yolun, yaşanan hayatın tadı yoktur. Çilesiz elde edilen ilmin ve servetin kıymeti bilinmez.

Geleceğe ümit verenler, çile ve ızdırap yüklü yüreklerdir. Hayatında bir defa inlememiş, ağlamamış, çile ve ızdırap çekmemiş, fakat rahat ve rehavete gömülmüş insanların, insanların hayrına yapacağı pek bir şey yoktur.

Çilekeş insanlar, kendilerinden ziyade başkaları için yaşayanlardır; var olmanın zevkini herkese duyurmaya ve anlatmaya çalışanlardır. Tohum çile çekip çatlamadan sümbül veremez. Kar kış olmadan bahar gelmez. Yağmurun müjdesi şimşek ve gök gürültüsüdür. Binaenaleyh, insan, çilesi çok bir yolcudur. Hususiyle inananlar için geçilmesi zor tüneller, deryalar ve engeller vardır. Aynı zamanda korkular, açlıklar, fakirlik, hastalık, kaza, belâ, musibet ve kıtlıklar vardır.

“Yoksa siz, daha önce geçmiş ümmetlerin başlarına gelen durumlara mâruz kalmadan cennete gireceğinizi mi sandınız? Onlar öyle ezici mihnetlere, öyle zorluklara dûçar oldular, öyle şiddetle sarsıldılar ki, Peygamber ile yanındaki müminler bile "Allah'ın vaad ettiği yardım ne zaman yetişecek?" diyecek duruma geldiler. İyi bilin ki Allah'ın yardımı yakındır”. (Bakara, 214)

Durgun sular kokuşur ve buharlaşır, yerini çöle bırakır. İşlemeyen demir pas tutar, çürür. Dağların tepesindeki kar buz erir, şırıl şırıl, pırıl pırıl, berrak tertemiz kendisine yol bulur, etrafını yeşerterek akar. Neticede nehir olur, göl olur. Dünya rahat yeri değil, hizmet yeridir.

Mükâfat yurdu ahirettir. Şayet dünya rahat yeri olsaydı, Allah, en seçkin kulları olan peygamberlerini burada rahat ettirirdi. "...Olur ki hoşlanmadığınız bir şey sizin için hayırlı olur. Olur ki sevip arzu ettiğiniz bir şey sizin için şerli olur. Gerçeği Allah bilir, siz bilmezsiniz." (Bakara -216)

"Herkesin yöneldiği bir cihet (yön) vardır, haydin öyleyse hep hayırlara koşun yarışın..." (Bakara -148)

Kendini rahata ve rehavete salanların, muhtemel sıkıntılara karşı hazırlıklı bulunmayanların, şana şöhrete, makam mansıba ve şehvete takılma, yollarda dökülüp kalma ihtimalleri kuvvetlidir.

A. Haydar POLAT