๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Denemeler => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 04 Ekim 2010, 14:27:24



Konu Başlığı: Olgunluk denemesi
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 04 Ekim 2010, 14:27:24
Olgunluk Denemesi


(http://www.resimcenter.com/data/media/33/kirmizi-lale-cicegi.jpg)




Bir laledir aşk;
Kâh yakama renk,
Kâh ayağıma pas…
Bir kızın hikayesidir bu, anlaşılmak ister;

Ateşe konulmuş iki çaydanlık gibiydik birbirimizden habersiz… sen olgunluğu buharlaştırırken usul usul, ben aşkı demliyordum yavaş yavaş…

Aynı toprağa atılmış iki tohum gibiydik.. sen dallarını güneşe uzatırdın;
bense sana sarmaşık olma hülyasındaydım..

Gözlerini bir kez görmüşlüğüm vardı…ikincisi şeytandandı ve ben bu hikayede adı geçsin istemedim şeytanın..

Ben en arkasında otururdum sınıfın.. sen en önünde..
gelir, dersini alır ve giderdin.. bense gelir, aşkı alır ve kalırdım boş sınıflarda…

Her daim temiz , mutedil giyinirdin.. gösterişsiz... onlarca gencin arasında herhangi biri olacak kadar sıradandın ve ama bazen yüzünü farklı bir telaş kaplar ve her şeyi; okulu, hayatı, beni çiğneyerek çıkardın mescidin yukarı uzanan basamaklarından…

Sınıfın camında titreyen iki damlaydı gözlerim.. güneşi bekler gibi beklerdi seni; buharlaşıp kaybolmak için… camdan geldiğini görünce oturur yerime ; her bastığın yeri tahmin eder, her çıktığın basamağı sayar, sınıfın kapısına geldiğinde ve sınıfa girmene iki saniye kaldığında; ben bakışlarımı yine camdan dışarı atardım kalbimde garip bir mutmain olmuşluk hissiyle…

Arkadaşlarımla lafları havada çarpıştırıp, sözleri herc ü merc ederken, bir taraftan da senin yalın sesini süzmeye çalışırdım anlamak için; fırtınanın ortasında savrulmayı beklerken dua eden bir kuş gibi sessizleşir, dikkat kesilirdim.. çünkü sen O’ndan bahsederdin..

Ders kitaplarının arasında mutlaka kırmızı ciltli, sarı yapraklı kitapların olurdu cep boy… ve sen onları bir köşeye çekilip ve kaşlarını indirip, içine çeker gibi okurdun..bu tabloyu inancıma önsöz yapar saklardım…

Hiçbir lafa atılmaz, hiçbir kavgaya katılmazdın… gülümser geçerdin atılan sloganlara… bir elif gibi dik ve onurluydun.. ve ben seni harekesiz okurdum sessiz…

Sonra mevsimler geçti, yıllar devrildi, yağmurlar senin saçlarını tararken benim kirpiklerime dolandı…

Kimse bilmedi aynada başörtüsünü düzelten kızın iğneleri nasıl kalbine sapladığını.. kimse görmedi kitaplarının arasında sarı bir yaprak gibi sakladığı hüzünlü yüzünü…kimse duymadı sesinin hangi sese çarpınca kırılıp döküldüğünü… kimse bilmedi beni…

……..eminim şimdi de peygamber ahlakıyla ahlaklanmış, Yusuf gibi gençler var aşık olunası.. ilahi aşktan bir katre gibi saçılıp hayatımıza kenar süsü olan , kuran ile edeplenmiş, alnındaki secde izleri ile nişanlı genç olgunlar var….

ve anneler var “utanmak imandandır” diyerek kız çocukları yetiştiren… gözleri yerde, ruhu tövbe ile bileyli genç kızlar var

telaffuz edilmemiş isimler, günaha dönüşmemiş aşklar var…

Selam olsun onlara…





Kim aşık olur da iffetini muhafaza eder, halini gizler ve bu yüzden ölürse
şehit olarak vefat eder."
H.ş.




Ayşegül Genç