> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Edebiyat Eserleri > Makale Dünyası > Denemeler > Kış çocukları
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Kış çocukları  (Okunma Sayısı 1261 defa)
02 Ekim 2010, 11:43:45
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 02 Ekim 2010, 11:43:45 »



Kış çocukları 




Sobanın önündeyim elimde kol uzunluğunda boynu bükülü basak saplarını andıran bir şiş. Çok defalar ninemin elinde sobanın altında ki küçük kapaktan ızgarları bununla kaşırdı. Neden yapıyorsun diye sorduğumda Ateş havalansın ki yansın diye cevaplardı. Ateş ve hava bir birini besleyen ve beraberlikleri kuvvet olan iki unsurmnuş yani. Daha sonraları yaş ilerledikçe okuduğum eserlerde bu beraberliğin ismi yine geçecekti Anasır-ı Erbaa. Sobanın üzerinde kaynayan Su ve sobanın vücudunu meydana getiren Toprak’ta eklenecekti.

Dayanamıyorum evde kalmaya dün akşamdan beri Erzurum'a kar yağıyor. Diz boyunda sokağı kaplamış bir örtü var, kar yağışı durdu hafif bir esinti ile irkiliyor biriken yığınlar. Sokaktayım dayanamadım ne yapayım komşumuz Sanem teyze, kızı Nuraya sesleniyor “çabuk kız süpürgeyi getir ” titiz kadın kapısının yarısına kadar dayanmış kar evin avlusuna uzanmış olmalı.

Yürüyorum henüz sekiz yaşındayım, gölgemle yakınlığım daha belirgin önemsiyorum gölgemi hep benimle, yoldaşım. Sokağın bir yanını evler doldurmuş yetmiyor sanki diğer tarafı evvelden yağan karların kürünmüş yığınlarıyla dolu. Büyük yığınlar sokağın evlere uzak tarafındaki duvarları saklamaya yetiyor. Daracık koridorlar var, iki insan salınarak yürüyemez galiba sadece bana göre ceylan sekleyişlerimi kaldırabilir bu sokak. Az ilerde üç beş ev sonra sokağın geniş avlusuna geldim, burada olan iki ev diğerlerine göre daha çekingen ve geride duruyor. Bu nedenle tevazunun engin genişiliğini anlatıyor bana. Derken yine sokak daralıyor ve mahallenin meydanlığına çıkıyorum işte o metruk ev. Hafız Yusuf amcaların büyük bahçeli evinin hemen yanına yastlanmış Ermeni istilasından kalma duvarlarında saplı çivileriyle bize bakıyor. Çok defalar topumuz bu çivilere saplanıp patlarken canımız acıyor, ama tarihten egelen üzüntümüz yok şimdilik. Duvarında ayakkabı boyaları ile futbol kalesi minyatürünü resmetmişiz. Burada toplanıyoruz arkadaşlarla, ailelerimiz bizi burada buluyor, mahallemizin ortası ve kaybolmayız içleri bu nedenle rahat. Diğer iki tarafta sokağın ve mahallenin çıkışları abiler tarafından tutulmuş, küçük çocuklar sokağı terk edemiyorlar karşılarına çıktığımızda hep aynı soru “nereye”

Duvarın hemen önünde taştan yüksek basamakta bekliyorum, işte Sacit geliyor gülümseyişi kaçtığını söylüyor, bende gülümsüyorum bende kaçtmıştım. Diğer taraftan Yusuf ile Ali hemen damdan atladılar yüksek kar yığınına. Evleri bizim arka sokakta sonra diğerleri Mustafa, Alparslan, Melih …

Beraber hareket on arkadaş, her birimizin cüssesi görünüşü ayrı ama birliğiz. Piyanist parmakları gibi işlevleri ayrı bazen bazen farklılaşırız ama bestemiz “Arkadaşlık”.

Mustafa hınzırca gülümsüyor ne yapalım diye düşünüyoruz ve cevap onun güçlü uzun cüssesinden uzanan dolgun ellerinde belirginleşmeye başladı. Yerden avuçaldı karları ve Yusufun yüzüne ovuşturuyor işte başladık. Cüssesinin nimetlerinden yararlanmasını iyi biliyor, kolları güçlü ve Yusufu doladı kaldırıp yere attı. Üzerine neden abanmasın ki; Yusuf diz boyu karın içinde kayboldu bir ayak çırpınması gözüküyor. Alparslan ve Ali; Yusufun komşuları hemen Mustafaya üşüştüler kartalların avını söküp kalkışını andırmaya niyetleri var ama ne kolay. Mustafa ikisinden güçlü ve minik bir dağ şimdilik biz büyüyene kadar hep aynı kalmaya niyeti var. Sadece yuvarlanıyorlar yerde ve biz hepimiz kedi yavruları gibi yuvarlanıyoruz karlarda.

Onlarca dakika bizi birleştirmişti ama sesler var sokakta. Ali, Yusuf, Tahir, Melih,Sacit vesaire vesaire. Abiler, amcalar, babalar ellerinde ahşap kürekler damların tepesinde duruyorlar “gelin” sade ve düz bir emir. Evlere koşuyoruz süpürgeleri kapı ağzından alıp damlara büyüklerimizin peşine düşüyoruz. Onlar kürüdükçe biz kalan kar tabakasını toprağa ilişmeden toprağın yüznü incitmeden süpürüp en az hale getirme gayretindeyiz. Eğer toprağın donmuş sert yüzü aşınırsa kar suları erir ve evin içine sızıp damlamaya başlar. Bu işler çar çabuk dikkatle yapılmalı akşam ayaz yapınca damda durulmaz ve işte bitirdik.

Akşam sıcaklığında uyumuşum sabah pencerelerden pırıl pırıl ışıklar akıyor eve. Sokağa bakıyorum evet kar tepesi beni bekliyor. Ferhatlık bize yakışır, hemen sobanın yanında kısa bir kürek var ahşap saplı lacivert renki sac kürek. Babannem ve annem görmeden aşırıp ve giyinik halde kaçmalıyım bırakmıyorlar yoksa. Aşıklık mayamızda varsa bu Yusuf’luğumuzdan. Beremi ve atkımı hemen kapının yakınına taşıyorum, kapıdan çıktıktan sonra hemen dışarda giyineceğim şayet atkı ve bereye bürünmüş halde çizmelerimi giyinip kaçamam görürlerse bırakmazlar. Küçük küreğide ikinci adımda kapının ağzına götürdüm kimse fark etmemeli. Biraz bekliyorum, annem yemek derdine düşmüş babannem yukarı odaları süprüyor güzel kaçabilirim. Pantolonumun paçalarını çoraplarıma sokuşturup çizmemi giyiniyorum eve kapıyı açtım ve atkı bere kürek dışardayım. Mont falan bilmeyiz atkıya bürünüp bereyi taktıkmı tamamdır. Bismillah diyerek başlamalıyız “her işin başından biz dahi deriz” demiyormuydu kumandan. Az vakit geçti ki kapıda annemin yüzü;

-Gel buraya beni bağırtma sokakta gir içeri

-Anne ne olur dur oynuyayım hava sıcak

-Gel dedim içeri bak beni bağırtma

Yok oynuycam hava sıcak ya

-Sen gelirsin eve o zaman ben sana gösteririm.

Oh be diyorum; devam eşelenmeye kale yapıyorum irili ufaklı bir sürü mağaracık. Bir saat kadar geçti her şey tamam gelen yok hemen Melihe koşmalıyım, o benden güçsüz ve çelimsiz onu hemen yenebiliyorum. Evet beni bekliyor artık bu onun talihi. Yenilmeyi kalesini yaparken kabul ediyor ki fazla uğraşmaz oldu son iki seferdir. Pis pis gülüyorum;

-Bak anlaşalım yorulmayalım gel hemen kaleni yıkalım benim kalemi koruyalım.

-Al oğlum; kale senin zaten bende seni bekliyordum

İki üç kürek darbesi ve mağaralar yıkıldı. Benim kaleme geliyoruz biraz bekliyoruz diğerlerinin daha bitmemiştir savaşı.

Haydi Sacite gidelim diyorum ve onun evinin önüne geldik ilerde geliyorlar Yusuf’u yenmiş bu sefer . Koşmaya başladılar bekliyoruz. Kural bu; başında sahibi olmayan kale yıkılmaz; yapan oyun dışı bir yıl boyunca. Derken kartopları üzerlerine sıçramalar güreşler ve bazen tekme tokat. Savaş bitti darmadağın olduk. Onlar güçlü yenildik, kaleleri ellerinde sapa sağlam çekiliyoruz kalemize geliyorlar ve gözlerimin önünde yıkıyorlar kalemi.

Ensemde bir el, kolumdan tutup haydi eve diyor annem. Eyvah işte buna hazır değilim diyorum ama kolayı var eve önce girp koşmam gerek dayak yemem belki. Ama ne mümkün terlik faslı ısıtıyor kıçımı, elimi ayağımı yıkadı annem soba gürül gürül yanıyor demek ki akşam olmuş. Sıcacık çorba ve afiyet olsun bana. Yüzüm çokmu kızarmış babam odadan girince bakıyor yüzüme

-Ne oldu yine ne yaptın

Kısık sesimle

-Hiç

Babannem ;

-Karışmayın uşağa yok bir şey

İşte bu diyorum işte bu. “Oh” diyor içimde ki ses, babanneme bakıp gülüyorum kıs kıs.

Gerçek zafer benimdir “ALLAH’ın merhameti “ babannemin ellerinde bana uzanıyor.


Tahir Çiğdem

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Kış çocukları
« Posted on: 20 Nisan 2024, 06:08:13 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Kış çocukları rüya tabiri,Kış çocukları mekke canlı, Kış çocukları kabe canlı yayın, Kış çocukları Üç boyutlu kuran oku Kış çocukları kuran ı kerim, Kış çocukları peygamber kıssaları,Kış çocukları ilitam ders soruları, Kış çocukları önlisans arapça,
Logged
02 Ekim 2010, 14:34:50
Ekvan
Varlıklar, alemler, dünyalar. (Evren).
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 19.233


« Yanıtla #1 : 02 Ekim 2010, 14:34:50 »

Bana kendı çocukluğumu ve babaannemi hatırlattı.Bütün babaannelerin eli aynı merhamete vesile gibi..Rahmete kavusan bütün babaannelere Rabbim merhamet etsin..Size de ALLAH Razı Olsun diyorum.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes