Konu Başlığı: Kardelen Gönderen: Sümeyye üzerinde 01 Ağustos 2010, 15:45:07 Kardelen O kadar çok sevdi ki Elif Be'yi Elif kimi bu kadar sevebilirdi?Nasıl sevdiyse öyle sevildi zannettiAma nerden bilebilirdi ki?Nerden bilsindi?Sanki her şey susmuştu onları dinliyorduKulak kesilmişti kuşlar ırmak ve bulut Soluğunu tuttu Elif, Be'nin sesini duydu Be ona aşkı anlatıyorduDikkat etti Elif Be'nin kendi sözcükleri yoktuOna aşkı Elif'in sözcükleriyle anlatıyordu Bir şey olmuştu ama kendine ne olduğunu anlayamadı Elif önceBu olanla da uyum içinde geçinilir zannetti Can evinden vurulmuştu oysa yara sıcaktı henüz duymuyordu Halinin kelimesini bulamadıancak kelimelerle yetindiBir büyük boşlukta çığlık kopmuş gibi Çığlığı atan görünürde yokmuş da ses hala çınlıyarak devam ediyormuş gibi Bir uçurumdan düşerken kolundan yakalayan el uçurumun kendisine dönüşmüş gibi Bir uçurumdan düşmüş öylece hareketsiz kalmış gibi Dünya aniden bitmiş bundan sonrası ölüm gibi ÖlmediBundan sonrasını da yaşadıBundan sonrası? TaşıdıTaşıdıkça ağırlaştı Olan olmuştu bir bunu anladı da olanı içine nasıl sığdıracak nasıl hazmedip sindirecek Elif bunu anlamadı Bir daha toplanması mümkün olmayan bir kırılışla kırıldı Üzerinden tekinsiz bir rüzgar geçmişlere mahsus ürpertiyle kaçtı odalara günlerceKimselere görünmek istemedi kimseleri görmedi Yüzlerce düşüncede battıKendi içine çevirdi gözlerini Bütün gidişler eninde sonunda aynı kapıya çıktıAşkın belası aşkla hesaplaşmaya kalkması bir aşkta aşkın yorumunu yapması Olanın bitenin ne olduğunu anlamak isteği Elif'in en büyük girdabı oldu Keşke bitenin neye bittiğini anlasaydıÖlü bir balık gibi böyle denize vurup durmasaydı Allah'ım dediKalp bilgimi arttır ki, olup biteni daha iyi anlayayım Anlarsam dayanırım Ne kalp bilgisi arttı ne olup biteni anladı Çözdükçe düğümlendi Anlamaya çalıştıkça boğuldu Aşkıyla yüzleşip de sağ salim çıkamayınca bu kez aşkın kavram olarak kusurlu olduğuna karar verdi Yaratılşından mücrimdi aşk duygusu Netice de aşkı yalanlamaktan başka varlık hükmü kalmıyordu Ama aşk yalanlanınca da geriye bir tek karanlık kalıyordu Oysa karanlığa tahammülü yoktu Elif'in Ama dayanmak mümkün değildi Peki zaman her acının ilacı değil miydi?Gözden ırak olan gönülden ırak olmuyormuydu?Aşk bile olsa herşey en sonunda bitmiyor muydu?Bitmiyordu Bir adım sonrası ölüm ÖlünmüyorduSürünüp gidiyorduBir daha Be katılsa öfkesine sular gibi durulacaktı biliyorduHer şey eskisi gibi olabilirdi belki Küçük bir kapıyı açık bıraktı, olmadı O da kendiliğinden kapandı Değmezmiş diyebilseydiAllah'ım değmeyenle oyalama beni Öyle bir oyalandı ki değip değmediğini bile bilmediğinde dönerim zannetti de bir adım geriye dönemedi Ne kadar abesti aşkın yüzü Dahası ne çok yüzü vardıAşkın bir yüzü aşkın iki yüzü Aşkın yüzsüzlüğü Vefa ihanet ahd Hepsi birbirine karışıyordu Uğrunda ahidler bozulan ahde vefasızlık ediyordu Allah'ım dedi Ne olur yanılma olmasaydı Ne büyüktü vaad ve toprak ne kadar küçükmüş Gördü Görmek an meselesi değil amaZaman meselesi şimdi Gördüğünün aslında kendi görme kabiliyetinden daha fazlası olmadığını okyanusun kıyısında gelgitler arasında neden sonra fark etti Yani bu Be ne kadar olsa da Elif'in gördüğü kadardı Bir Elif'i çekemeyen Be Öyle ağırdı ki üzerine yıkılan mana artık hallerini bilindik kelimelerle ifade edemedi Elif Bir acı ki artık hallerini bilindik kelimelerle ifade edemedi Elif Bir acı ki kelamda bu halin karşılığı yok acıdan başka Bundan sonra derin denizlerin yalnızlığı olsundu Hesapları bu dünyaya sığmadı çözümünü bir başka dünyaya bıraktı Üzüntüsünün artık Be'ye dair bile olmadığını fark etti Kederi yön değiştirdi Gel zamanı çıktı neredeyse denizin ortasında kalmış kumsal evinden Ayak bilekleri ıslandıKaranlık kentin kapısına dayandı geçtiği uzun ve meşakkatli bir yoldu Gecenin otobüsleri güçlü yolcularıyla uzaklaşırken tehlikeli mesafelere onun kara, kapkara giysileri bıraktığı yerde duruyordu Önce portakal çiçeklerinden yapılma tacını çıkardı başından son bir kaç deniz kabuğunun üzerine çözdü saçlarının örgülerini Sonra beyaz giysilerini sıyırdı döküverdi ayaklarının dibine Sol ayak bileğinden yasemen bileziğini çözdü Cübbesini usulca geçirdi sırtına sonra başlığını çekti taa gözlerinin üzerine indirdi Demir kapıdan geçip içeri girdiKimse yadırgamadı varlığını Sanki herkes onun bir gün döneceğini biliyordu Sanki hiç gitmemişti Kente doğru ilk adımını atarken hiç olmazsa karanlık samimi diye mırıldandı hiç olmazsa tek rengi vardı onun Nazan Bekiroğlu |