๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Denemeler => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 24 Eylül 2010, 16:12:45



Konu Başlığı: Karanlık güneşe dayanamaz
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 24 Eylül 2010, 16:12:45
karanlık, güneşe dayanamaz


Nerede olduğunuz, kiminle yan yana durduğunuz, kendinizi nereye uygun gördüğünüz çok önemli! Nerede olmadığınızı, kiminle yan yana durmadığınızı, kendinizi nereye uygun görmediğinizi belirleyen kararlarınız da bunlardır çünkü.

Farkınızı ortaya koyarak kendinizi korumanız, sakınmanız gereken konumlar vardır. Bunu yapamıyorsanız farkınızın farkında olunmasını nasıl bekleyeceksiniz?

Kötülüğün fotoğrafında bulunuyorsanız, kötülüğün izinin size de bulaşmasına engel olamazsınız. O fotoğrafın içinde bulunmaktan rahatsız değilseniz, kötülüğün sizi de tanımlamasına ses çıkarma hakkınız kalmaz. Kötülüğün fotoğrafında olmakta ısrar ediyorsanız, iyiliğe ihanet içindesiniz!

“İyilik” ve “kötülük”, bugün artık her şeyin vurulması gereken bir ölçü, bir terazidir. Gerçeği başka kavramlarla tartarak kavrayabileceğimiz bir zamanda değiliz. Her şey ya iyilik ya kötülük dairesinin içinde artık. Bu sebeple ki, ayağınızı bastığınız zeminin, zihninizi oyaladığınız mantığın ayırdında olmalısınız. Hakkaniyet duygunuz yoksa, gerçeğiniz de yok demektir. O zaman nerede duracağınızı, ayağınızı nereye basacağınızı, nerede, kiminle yan yana duracağınızı da bilemezsiniz. Aslında kim olduğunuz, ne olduğunuz hakkında da sahih bir kanaat oluşturamazsınız. Bundan büyük cehalet yoktur.

Dünyada olan biteni, ayrıntılardan bütüne varmak suretiyle anlama gayreti içindeyiz. Gerçeğin berrak olduğu zamanlar için doğrusu budur. Ama bugün ayrıntılar gerçeği örtmek, gerçeğe giden yolu uzatmak için sinsice kurgulanıyor. Geri çekilip bakmak, gördüğünüz her şeyin en yalın haliyle iyiliğe mi, kötülüğe mi benzediğini düşünmek gerekiyor. Hiç yorumlamadan, en çıplak halleriyle... Yorumlamaya başladığınızda, kara kurgunun kancalarından biri mutlaka damağınıza geçiyor ve oltanın ucunda debelenip duran bir ava dönüşüyorsunuz çaresizce.

Duyguları aşmak zor, ama mutlaka gerekli öte yandan. Duyduğunuz her kötü haberin sinenizde yaralar açmasına, her iyi haberin dünyayı tozpembeye boyamasına engel olmalısınız. Bunu yapamazsanız, siz de kara kurguya dahil olursunuz. Çünkü o kara kurgu, duygularını insanın zafiyet noktası, yumuşak karnı olarak görüyor. Kapınıza gelen haber iyi olsun ya da kötü olsun, onu yıllar boyunca tekamül ettirdiğiniz öz benliğinizle karşılayın. Sevinçlerinizin, öfkelerinizin, coşkularınızın, nefretlerinizin can evinizin iç odalarında kapalı kalmasından rahatsız olmayın, kapıyı aklıseliminizle açın.

İçinizin daraldığı, ruhunuzda yanardağlar biriktiği zamanlarda bile varlığınızı koyvermeyin. Tarihe bakarak, her şeyi önüne alıp sürükleyen, her yeniyi eskiten, her zalimi zulmüyle anıtlaştıran zamana bakarak ferahlayın.

Kötülüğün saatleri daima sayılıdır, geleceği yoktur. İyiliğiyse hiçbir zincir uzun zaman tutsak edemez. Karanlık, güneşe dayanamaz. Bir kere güneşi gören için mutlak karanlık yoktur. Aydınlığı etrafınızda bulamazsanız içinizde mutlaka bulursunuz. Gözünüz sizi aydınlatmazsa eğer, özünüz mutlaka aydınlatır.

Yeter ki kim olduğunuzu, nerede, kiminle beraber durduğunuzu iyi bilin. Kötülüğü kendinize bulaştırmayın. Hiç korkmayın, adaletin son tercihi daima iyiliktir.



Gökhan  Özcan