Konu Başlığı: İnanmak Üstünlüktür Gönderen: _MeLiKe_ üzerinde 23 Ekim 2010, 13:01:08 İNANMAK ÜSTÜNLÜKTÜR
Geveşeklik göstermeyin, üzüntüye kapılmayın. Eğer inanmışsanız, üstün gelecek olan sizsiniz.' (Al-i İmran, 139) Hayatta gerçekleştirmek istediğiniz hayalleriniz ve idealleriniz var mı? Bu idealleri ve hayalleri gerçekleştirmek için bir ayrıcalık mı istiyorsunuz? Ya da başarılı gördüğünüz insanları, hususî yetenekler hediye edilmiş olarak mı düşünüyorsunuz? Hayır! Bu bir yanılgıdır. Çoğu insan bu hataya düşmektedir. Bu tip yeteneklere sahip olan kişilerin diğerlerinden farkı, ne olduğumuz ve ne olacağımız hakkında sağlam bir inanca sahip olmaları, yükselmeye, gelişmeye ve daha iyi olmaya yöneltecek aşk ve şevklerinin bulunması, kaynakları organize edecek bir strateji kullanmaları, neyin en doğru neyin en önemli olduğu hakkında karar vermede yol gösterecek evrensel değerlere bağlanmaları, doğru, bildiklerini gerçekleştirecek fizikî ve ruhî enerjiye sahip olmaları, insanlarla birlikte olabilme ve mükemmel bir diyalog (iletişim) kurabilmeleridir.Niçin iki insan aynı olay karşısında farklı davranır? Her insan, hayatta mücadele etmek zorunda kaldığı çeşitli olaylarla karşılaşır. Hastalıklar, kazalar, adaletsizlikler, baskı ve zulümler pek çok insanın sabrını, inancını, değerlerini, dayanma gücünü zorlama noktasına getirir. Bazıları bu hâdiseleri daha iyi insan olabilmek için bir fırsat gibi görür. Onların hayat anlayışında "güzel gören güzel düşünür, güzel düşünen hayatından lezzet alır" prensibi vardır. Diğerleri ise benzer olayları hayatlarını mahvedecek, kahredici olaylar olarak görürler. Bundan dolayı da inandıkları sonuçlarla karşılaşırlar. Kolorado'da yaşayan W. Mitchell, motosikleti ile kaza yapar, motorun benzin deposu patlar ve çıkan yangında alevler içinde kalır Gözlerini hastahanede açtığında kendisini yanık acıları içinde, zor nefes alır, hareketsiz, yatalak bir durumda bulur. Vücudunun dörtte üçü üçüncü derecede yanık olmasına rağmen kendisini bırakmaz, yaşamak ve işine tekrar kavuşabilmek için olağanüstü bir çaba harcar. Ancak kaderinde, uçak kazası geçirip belden aşağısı bir daha iyileşmeyecek şekilde felç olmak vardır. Günü gelir, kaderinde olan gerçekleşir ve belden aşağısı felç olur. Ama o inancını, gücünü ve canlılığını yine kaybetmez. Amerika'da önde gelen pek çok kişiyle iyi münasebetler kurar, zengin bir işadamı olur, Amerikan Kongresine girmek için adaylığını koyar, Kolorado vali yardımcılığı için seçim mücadelesi verir. Her şeye rağmen başarılı ve mutlu bir insan olarak yaşar. Çünkü o, başına gelenleri maksatlı olaylar olarak yorumlar ve bu yoruma uygun düşünceler üretir. Bu yorumlama ve düşünce şekli onu elemden, ümitsizlikten, karamsarlıktan kurtarır; daha da önemlisi o, bu olayları hayatını yönlendiren inanç ve değerlerini gözden geçirip onları geliştirmek için bir fırsat olarak görür. Büyük yarışmalarda, olimpiyatlarda kırılan rekorlar (başarılar) sonuçtur. Bunların sebebi de olumlu düşüncedir. Olimpiyat sporcuları önce içlerindeki "inançsızlık engelini" kırarlar. Daha önce aşılan rekorların aşılamayacağı inancını yokederler. Eğer bu inanç yokedilmez, daha iyisini başarırım inancı olmazsa yeni rekorların kırıldığını asla göremeyiz. Eğer biz sınır koymazsak imkân dahilinde olan her şey başarılabilir. Olabilecek bir şeye, imkânsız hükmünü biz koyuyoruz. Oysa imkansızlık, basit bir ifadeyle, olumlu inancın yokluğu olarak tarif edilebilir. J. S. Mill, inançlı bir kişinin gücünün sadece ilgisi olan doksan dokuz kişinin gücüne eşit olduğunu söyler. Sınırsız Güç kitabının yazarı Anthony Robbins, "Dinler, tarih boyunca milyonlarca insana daha önce gerçekleştiremeyeceklerini düşündükleri şeyleri başaracak gücü kazandırmıştır. İnançlar, içimizin derinliklerindeki kaynaklara ulaşmamıza yardımcı olurlar ve bu kaynakları istediğimiz sonuçları destekleyecek şekilde yönlendirirler. Gerçekte insan davranışlarını yönlendiren kuvvetler arasında, inançtan daha güçlüsü yoktur. Özünde insanlık tarihi, insan inancının tarihidir" diyerek inancın hayatımızdaki rolünü vurgulamaktadır. Yine o, "inançlar beynin komutanları gibidir" ifadesiyle de inancın önemini belirtmektedir. İnanç kaynaklarından birisi çevredir. Sosyal çevremizde davranışları tutarlı, işinde başarılı insanlar varsa, onları örnek ve model alır; farkına varmadan onlar gibi olabiliriz. Tabiî bunun tersi de olabilir, o zaman potansiyelimizi kullanmayı engelleyen inanca sahip oluruz. İnancı besleyen bir diğer kaynak elde ettiğimiz başarılardır. Başardıklarımızı gözönüne alarak hedefimizdekileri başarma inancımız artar. Bunun için de başardıklarımızın, yaptıklarımızın ve mutluluklarımızın farkında olmamız gerekir. Sonuç olarak insan, hayallerini ve ideallerini gerçekleştirebilecek kabiliyet ve potansiyelde yaratılmıştır. Bunun ilk şartı, onu başarabileceğine kesin olarak inanmaktır. İnançsız ve ümitsiz insanların elde edebileceği hiçbir olumlu sonuç yoktur ALINTIDIR |