๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Denemeler => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 12 Mart 2010, 16:50:34



Konu Başlığı: İdeal ve İdealist
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 12 Mart 2010, 16:50:34
İdeal ve İdealist  

İdeal düşünmek bir fazilettir. İdeal düşünebilmek yüksek bir vasıftır. Fakat bu hususiyete sahip olmak yeterli midir? Fikirlerini billurlaştırmak, kristalize etmek bir maharet, bir san’attır. Ama aksiyonsuz, durgun bir sanat... Meselenin takdire şayan aksiyon yönü, kişinin kristalize edilmiş veya ettiği fikirleri özünde, yaşamağa başladığı zamandır. Bir hastanede şu manada bir levha okumuş ve irkilmiştim: ‘Herkes dünyayı değiştirme gayretinde, fakat kendini değiştirmeyi düşünen pek az. Hâlbuki insanın en kolay, en çabuk tashih edebileceği varlık yine kendisidir ve herkesten çok o buna muhtaçtır. Bilinmelidir ki, mücerret fikir, geçer akçe değildir.

Fikriyat, karın tok yaşamanın süsü değil, açlığın her türlü dert ve ızdırabın en tesirli müsekkinidir. Aç adam ideallerini yemez. İdealist kendini idealinin ulviyetiyle teselli ve tatmin eder. Bir ideal için yaşamak, bir ideali yaşamak, o ideal için ölmekten daha zordur. İdealist olmayanlar ömürleri boyunca yaşama aşkını ve sevincini tadamazlar.

Öyleyse kimdir idealist? Kalbinde merhamet, şefkat ve sevgi taşıyandır. Ona hız veren, muhabbet, sevgi ve heyecandır. Onun sevdiğinin adı candır. En katı engelleri şefkat ve muhabbetle yoğurandır. Çok şey söyleyen suskunluğunu koruyan, yerince ufukta güneş gibi parlayandır.

İdealist, tedric ve fıtrat kanunların bilen, temkin ve itidalle hareket eden, acele ile ihmal ve keşmekeşe meydan vermeksizin idealine emin adımlarla yürüyen, himmetini dağıtmayandır. Her şeyi ALLAH’a havale edip, kendini, tembelliğe atmayan, mevcutla iktifa etmeyendir. Ruhunu cesedine, kalbini nefsine, aklını midesine hâkim kılandır. His ve fikirlerini aklının ve muhakemesinin kontrolüne alandır,

İnanıyor, öyleyse üstündür. İnancı yüzünden güneş gibidir. Ey dağ havasını terennüm eden dava adamı, kalk şehre doğru yürü, tam zamanıdır. Bin bir çeşit hastalıklı uykulara dalmışları uyandır!

Duyarlığını kaybetmiş bir kalp taşıyan kişi kadar bedbaht insan olamaz, Öte yandan hisleri ile yaşayan insanlar da en az ötekiler kadar tehlikelidir. Duygu ve hisleri ile bulutların üstünde dolaşanların realitelerin katıldığını yumuşatıp aşabilecekleri oldukça şüphelidir. Fil dişi kulelere, sırça saraylara, his ve hayal dünyalarına sığınma, bir çeşit kendinden, gerçeklerden kaçıştır. İrade zaafiyetinin sinyalidir. Ya kupkuru akılcılıkla yol alanlara ne diyelim? Matematik, kesinliği ile aklın müşahhas simetriğidir. Evet, matematik bir ilimdir, lakin bunca ilimlerden biri ve musikisi en kısır olanıdır,

Hissiyattaki ifrad, marazidir. Hisleriyle yaşayanların karar ve davranışlarının tutarlılığı çok su götürür. Böylelerinin mantığı, muhakeme düzeni ancak his mantığı, duygu mantığı, hissi mantık olarak adlandırılabilir. Hissi olmak, realiteleri görmeğe, aklı, fikri hâkim kılmağa mani olmadığı takdirde makbuldür, aranandır ve idealdir.

İdeal, yani olması gereken, en iyi, en güzeli manalandırıyor bu kelime.. Oysa ki aslı ingilizce ve bu dilde fikir mefhumuna ad olmuş, Bizde idealist, en iyiyi, en güzeli, mükemmeli arayanlara verilen isim.. Onlarda ise bizdeki mütefekkir karşılığında kullanılıyor, idealist kelimesi.

İdealist, idealine doğru yürürken realist olmalıdır. Ayaklarına, önüne bakmaksızın gözünü idealine dikerse uçuruma yuvarlanır. Uçurumu tırmanıp yeniden hedefine yürümesi büyük zaman kaybına mal olur. Onun için ideallerine yürüyen insan gözü idealinde, ayaklarım realitelere uygun olarak basıp giderse vakit kaybetmez. Gayesine kısa zamanda ulaşır.

M. YASİN