> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Edebiyat Eserleri > Makale Dünyası > Denemeler > Hayatımın umulmaz anı
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Hayatımın umulmaz anı  (Okunma Sayısı 815 defa)
21 Eylül 2010, 19:16:53
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 21 Eylül 2010, 19:16:53 »



hayatımın umulmaz anı



GEÇEN GÜN hiç ummadığım birşey oldu. Saksıda toprağın içinden fışkırıp çıkmış bir çiçek gördüm. Çiçek binbir renk cümbüşüyle doluydu ve eşsiz incelik ve güzellik ile hassas ve titiz bir düzeni temsil ediyor gibiydi. Ona bir kez bakmam yetmişti. Kendisine verilmiş güzellik ruhuma akıp duygulara dönüşüverdi. Ve ruhum ansızın bu güzeli incelemek için eşsiz bir sevinç ve neşe ile harekete geçti. Nasıl olduğunu anlayamadım. Özel bir gayret de sarfetmiş değildim. Beklenmedik bir tarzda, çiçekteki güzellik ile duygularım birbirini çok iyi tanıyan iki “arkadaş” ya da “eş” gibi sarmaş-dolaş olmuşlardı.
Herşey hayret vericiydi; önce toprak ve çiçeği yan yana düşününce umulmaz ve beklenmez bir durumdu bu. Toprağı şöyle bir ufaladım. Parçalara böldüm, dağıttım. Biraz su kattım. Gün ışığına koydum. Ama tüm uğraşım nafileydi: Ne rengârenk renkler, ne kokular, ne çiçekteki narinlik… Hayır, ne çiçekte toprağın, ne de toprakta çiçeğin hiçbir özelliğine rastlayamadım. Çiçek ve toprak öylesine ayrı ve farklıydılar ki aralarındaki mesafe giderek arttı, arttı ve icad noktasında sonsuz bir boşluk oluştu. Bir yanda duygusuz, şuursuz bir toprak; öte yanda bir gaye güdülerek işlenmiş çiçek.
Bir sesle irkildim. “Siz ne yapıyorsunuz ALLAH aşkına? Toprakla niye oynuyorsunuz öyle?” Durakladım. Bir tereddüt yaşadım. Ancak içimden geçenleri birisiyle paylaşma isteği ağır bastı. “Şu topraktan bu çiçeğin nasıl olup da fışkırıp çıktığına hayret ediyordum” dedim. “Aman sizde? Ne var bunda hayret edecek? Tohumu toprağa attınız mı çiçek çıkıyor işte. Bunda bilmeyecek ne var? ” Sustum. O an ondan koptuğumu hissettim. Kendi içime çekildim. Duygularım ise habire çiçeğe doğru yöneliyordu. Gözlerim yine onu aradı ve buldu.Bu sefer de çiçekle kendimi yan yana düşündüm. Renkleri, kıvrımları, eğimleri, bükümleri, herşeyinde göze çarpan uyumu ile, beni tanımadan, bilmeden, görmeden, hissetmeden, ama çok iyi tanıyor ve biliyor, görüyor ve hissediyormuş gibi gözümü çelen, ruhumu saran, duygularıma muhatap olan çiçeğe hayret ettim. İçime bir teşekkür duygusu doğdu. Önce toprak aklıma geldi. Lâkin duygularım itiraz etti. Toprağa teşekkür etmekle haksızlık ediyorsun diye dile geldi sanki. Çünkü ona teşekkür etmem için bir neden yoktu: beni tanıması, bilmesi, düşünmesi, hatta merhamet ve şefkat etmesi gerekirdi. Yani çiçeği bana verirken “beni bilerek ve tanıyarak, beni gaye güderek” vermeliydi. Oysa o içinden fışkıran çiçeği bile bilmezken, beni nereden bilip tanıyacaktı. Bu hal çiçek için de geçerliydi. Âdeta benim için var olan çiçek benden habersizdi bile.Ortada bir “gaye” göze çarpıyordu. Çiçek en güzel bir biçimde; intizamlı, hikmetli bir sûrette vardı. Bu güzelliğin, intizamlılığın, hikmetliliğin bir gayesi de vardı. Benim aklıma, kalbime ruhuma muhatap olmuştu çiçek. Bu gaye, sebepler, sonuçlar silsilesi —topraktan çiçeğin fışkırışı, çiçeğin duygularıma tam bir muhatap oluşu— içinde o gayeyi gören ve takip eden gizli bir tasarruf eden bulunduğunu ve o sebeplerin o tasarruf edenin perdesi olduğunu gösterdi. Toprak beni düşünüp, bana şefkat etmek kabiliyetinden uzak idi ve toprak kendi kendine açılmıyor, beni tanıyan birisi o kapıyı açıyor ve çiçeği toprak içinde yaratarak benim elime veriyor olmalıydı. Çiçeği toprağın eliyle bana uzatan O olduğunu anladım. Teşekkürü kime edeceğimi anlamıştım.Sebeplerin sonuçları yarattığına inanmak bir bebekten karmaşık matematik hesaplar yapmasını ummak gibiydi. Toprak, su, hava ve güneş bilgisizdi, güçsüzdü, kuvvetsizdi. Sanat bilmezlerdi, nakış bilmezlerdi. Zaman nedir bilmez, nelerin ne zaman olacaklarını anlamazlardı. Ama çiçekte nakış vardı, sanat vardı. İlimle işlenmiş, kudretle yoğrulmuştu.Anlaşılan, aldandığımız, yeknesaklık perdesiydi. Sebeplerin her zaman sonuçla bir arada olmasından ve çiçeğin var edilişinden yola çıkarak çiçeği sebeplerden ummak bir illüzyondu. Bir çiçek onların toplamından farklı ve çok öte birşeydi.Bundan sonra, hayatımdaki umulmadık olayları düşündüm. Karşıma 28 yıllık bir hayatın her anı çıktı. Umulmadık bir şekilde dünyaya geldim. Hiçbir tasarrufum olmadı var olmak için. Yokluktan varlığa geçmek benim için umulmaz birşeydi. Hayatlı olmak için görünürde hiçbir sebep yoktu. Hayatımın yaratılması sebepsiz olmuştu. Rabbimin Hayy ismi doğrudan sebepsiz tecelli etmişti. Şu anki benle cesedimin inşa edildiği iki hücre arasındaki fark düşünülürse, bu inşa ediliş de onlardan umulmadık bir olaydı. Annem babam da yaşayacağımı hiç mi hiç ummamışlar. Benden önce üç kardeşim ölmüş. Benim de ölmem beklenirken umulmadık şekilde yaşatılmışım. Bizimkiler şaşırıvermişler. Bu sefer de bütün sebepler benim ölmem lehinde iken ben yaşatılmışım. Sebepler umulmadık şekilde, tesirli olmamış ölümüm için. Hastalık üzerine hastalık geçirmişim. Hele hele büyümek, yürümek, koşmak benim için hiç umulmadık birşeymiş. Nasıl oldu, hiç mi hiç bilemiyorum. Belki bilirler diye bizimkilere sordum. Onlar da bilemediler. “Önce emekledin, sonra bir gün baktık ki yürüyorsun” dediler. Hele konuşmam. Aniden bir gün anne, bir gün sonra baba demişim. Günler sonrası da, bir gün aniden eksik cümleler ve daha sonra da tam cümleler kurmuşum.Umulmadık şekilde bulunduğum âna geldim. Umulmadık şekilde büyüdüm. Birçok ihtiyaçlarım, isteklerim ummadığım ve bilmediğim ve elimin yetişmediği şekilde; uygun ve lâyık bir vakitte bana verildi. Umulmadık zamanlarda imdadıma yetişildi.Ve şimdi de her ânım umulmadık şekilde geçiyor. Meselâ şimdi. Umulmaz bir şekilde, bir nefes alıyorum, bir nefes veriyorum. Hayretler içinde kalıyorum. Her günüm, her ânım umulmazlıkla dolu. Bir ândan sonra bir ânı kestiremiyorum. Hiçbir zaman da kestiremedim. Biraz sonrası umulmazlıklarla dolu.
Şimdi sonsuz bir rahmet beni kuşattığı gibi; şimdi, şu an Kerîm, Rahîm, Mürebbi ve Müdebbir bir Zât beni gözetip, beni görüp beni terbiye ettiği gibi, aynı Zât yine aklımın almayacağı ama benim tam ihtiyaç duyacağım beklenmedik zamanlarda yine merhamet edecek, yine terbiye edecek.
Beklenmedik olaylar bekliyor beni. Çünkü yaşadıklarım hep böyleydi. Yaşadıklarımın planını yapmadım. Yaptığım planlar da tutmadı. Umulmadık şekilde yakın arkadaşlarım oldu. Beklenmedik zamanlarda Onun rahmetini gördüm. Hiç olmayacak zamanlarda rızk verildi. Hiç umulmadık sebeplerin ellerine rahmet hazinesinden meyveler takıldı.Her an umulmaz şeyler yaşanıyor. Sebepler vesile kılınıyor ve onlardan, umulmaz şeyler, beklenmedik zamanlarda, tam benim ihtiyaç duyduğum anlarda yaratılıyor. Hepimizin hayatı ve herşeyin hayatı öyle. Doğmamız, yaşamamız, konuşmamız, büyümemiz hep umulmaz şekilde oluyor. Görünürdeki sebeplerden umulmadık bir şekilde. Âciz, zayıf, bilgisiz, şuursuz sebeplerden hiçbir şey umulamıyor. Ancak ve ancak Alîm ve Kadîr olandan umulabiliyor herşey. Herşey, her anda, her şeyinde ona muhtaç. Tek umut kapısı O: Çünkü sebeplerin yaratıcısı O...



ALINTI

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Hayatımın umulmaz anı
« Posted on: 23 Nisan 2024, 15:08:36 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Hayatımın umulmaz anı rüya tabiri,Hayatımın umulmaz anı mekke canlı, Hayatımın umulmaz anı kabe canlı yayın, Hayatımın umulmaz anı Üç boyutlu kuran oku Hayatımın umulmaz anı kuran ı kerim, Hayatımın umulmaz anı peygamber kıssaları,Hayatımın umulmaz anı ilitam ders soruları, Hayatımın umulmaz anı önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes