๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Denemeler => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 01 Ağustos 2010, 15:28:04



Konu Başlığı: Hayatı bunaltan sorular
Gönderen: Sümeyye üzerinde 01 Ağustos 2010, 15:28:04
Hayatı Bunaltan Sorular

“Unutmamak ve unutturmamak adına
Başını öne eğmiş,hayatına ket vurulmuş tüm yarım kalmışların anısına…”

Hayata rehin bırakılmış umutlar taşıyordu huysuz bir güne
Sorulardan geliyordu;karanlık akşamların yorgun bedeninde açtığı derin yanık izlerinde bir içli şairi besleyerekKimsenin kendi sesini dinlemediği ağıda benzeyen zor bir hikayede figüranlık yaptığına içerleyen yüreğine,yurdunun gülzarında direnen soluk benizli çocukların inadını öğretiyordu bozgun sonralarıDirenmek oluyordu gece;inadına ayakta durmak bir soysuz fırtınada

Ama ne zamana kadardı, bu kirli eşikte çizilmiş belirsizliğin öfkesinde hayat,ne kadardı yalnızlık?

Sorulardan geliyordu; bir avuç yaşanmışlığın uçurum kıyısında dağıttığı gülümser saatlerdenAnlamak cinneti çağrıştırıyordu her yeni saatinde gecenin Anlamak,buza kesmiş yüreğinde bir ağır leke Sesine düşen karanlığı gökyüzüne bölüştüren martılara bir çığlık gibi yükseliyordu ağıtlar

Umutları arsızca kirleten karanlık köşelerin haklı sahiplerine bir şiirin bileylediği yüreğini sunuyordu gülünç kapı önlerindeBu bile ne kadar ağırdı hayata,ne kadar da ağırUtanılası bir düş olmalıydı bu;belleklerden silineceği güne dek,tüm köprülerin yeniden onarılacağı sıkıntı sonrası

“Bir kızın kocaman gözlerinde gördüm
kırılan sevinci
ve kalbimi puslu yamaçlara saldım
çobanlar çoktan inmişlerdi ovaya
Bense
Yapayalnız bir ağaçtım doruklarda”

Oysa yalnızlık türkülerine inat,soylu bir serüvenin adımları çoğalıyordu durmadan karşılığında tiranlığın
Sorulardan geliyordu,yıldırımların kanattığı şirin bir tarih şehrindeAhşap mahzunluğunda şehrin,maziden koparılmış cevapları ararken serâzat bir salınışa sığınıyordu geceleriYüzleri duaya durmuş çocukların aydınlığında gece paramparça,gece şaşkın

Sesler duyuyordu,kimi haşin,kimi üzgün,kimi ağlamaklı… “ Bir kez daha kaybetmişizdir” nidalarına asılı kalıyordu demir kapılara yaslanan geçmişi hüznünCevaplara giyotin tadında kelimeler eşlik ederken anlıyordu,yarım bırakılmış hayallerin kekremsi tadının neye benzediğini

En çok gecelerde hüznün asaletinde yeniden serpilip güne kendini hazırlayan pırıl pırıl bir bahar yeşerirdi gözlerindeİşte o zaman çölleri vahaya dönüştüren tek bir kapıya çıkardı bütün yollarTerkisinde sonsuzluğu taşıyan yolcuların konakladığı bir nefeslik sıkıntı oluverirdi herşey,bir adımlık kâbus sadece

Artık karşılıksız kalmalıydı tüm sorular Bütün sır o kapının ardında bekleyen muştudaydıNe kadar da yakındı aydınlık, ne kadar da yakın


Nur Zelal