> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Edebiyat Eserleri > Makale Dünyası > Denemeler > Kelebek Ömrü
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Kelebek Ömrü  (Okunma Sayısı 1037 defa)
21 Mayıs 2010, 05:34:25
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 21 Mayıs 2010, 05:34:25 »



Kelebek Ömrü

Zaman darlığından şikâyet etmek de âdetten oldu günümüzde. Hep o kadar çok işimiz ve o kadar az vaktimiz var ki. Eski insanlarımızın kısacık ömürlerine sığdırdıkları büyük işler karşısında şaşırıp kalıyoruz. Bir taraftan da, günümüzde olmaz diyoruz, o zaman şartlar başkaymış.

O başka olan şartların aslında ne olduğunu düşünürken, bir gün bir mecliste “Kastamonu Lahikası”ndan bir mektup okunuyordu. “Ayrılık günlerinin dakikalarının âşireleri sayısınca selam, rahmet ve bereket” dileyen muhteşem selamla başlayan mektuplardan biri… Kitabı okuyan kişi “Âşire ne demek?” diye sordu. Sanırım oradakilerden çoğu benim gibi saliseden biraz küçük bir zaman ölçüsü sanıyordu “âşire”yi, bilenler de edebinden susmuş olmalı. O gün “âşire”nin ne olduğunu öğrendim.

Dakikayı altmışa bölüyorsun saniye oluyor. “Dakika” ince demek olduğuna göre ikinci dereceden, daha ince bir zaman dilimi demek bu, sonra bu ince dilimi üçüncü defa altmışa bölerek “salise”ye, dördüncü defa altmışa bölerek “rabia”ya ulaşıyorsun. İşte zamanın bu dilimlerini, “saat”ten sonra her seferinde altmışa bölerek ulaşılan onuncu safhada “âşire”yi buluyoruz. Zamanı bu kadar ince dilimlere bölmek hayatı bereketlendirmek gibi geldi bana. Zihnimde bir kapı açıldı.

Sonra “âşire” kelimesine önceden de birkaç defa okuduğum “31. Söz”de1 rastladım. Birkaç dakikalık bir zaman diliminde binler senelik mesafeyi kat’etmenin muhal olduğunu söyleyen itirazcıya “Sâni’-i Zülcelal’in san’atında harekât, nihayet derecede muhteliftir.” diyordu Hazret-i Üstad. Sonra sesin hızıyla, ışığın, elektriğin, ruhun, hayalin hızlarının ne kadar farklı olduğunu anlatıyordu. Rüyadaki zamandan bahsediyordu. Ardından on ibresi olan bir saat örneğiyle açıklıyordu meseleyi. Birinci ibre saati, ikincisi dakikayı, üçüncüsü saniyeyi ve en sonuncu ibresi âşireyi gösteren bir saat. Aynı süre içinde her ibre farklı bir hareket sergilediği hâlde hepsi doğru söylemiyor mu?

Zamanın izafiliği üzerine düşününce, zamanımın bereketsizliğinden öncelikle kendimi mesul tutmam gerektiğini bir kere daha anlıyorum. Her insanın hayatında timsaldeki saatin ayrı bir ibresi işliyor zannımca. Her insanın imtihanında kendi ömür kronometresi çalışıyor. Zaman geçip gidiyor, zamanla beraber ben nereye gidiyorum, önemli olan bu.

Bir zamanlar Asaf Halet’in “Mârâ” şiirini de çok severdim.
“...
günü ve saatleri ne yapacaksın
senelerin bile ehemmiyeti yoktur
seni ne tanıdığım günleri hatırlarım
ne seneleri
yalnız seni hatırlarım
ki benim gibi bir insansın
...”

Zamana önem vermek nasıl olur? Şair acaba zamana önem vermiyor mu gerçekten, yoksa küçük parçalara ayıra ayıra farkları bir çizgi üzerinde aynîleştirdi mi? Zamanı bölüp bölüp içini faydalı işlerle dolduramadıkları için bütün çabaları heba olanlar da mı var yoksa? Belki hayalim Hint sularında çokça seyahat eden şairimizle meşgul olduğu için, Tagore’un karanlık göğünde uçan “ateşböcekleri”nden birini görüyorum sonra.
“Kelebek ayları değil, fakat anları sayar
Ve yeter zamana sahiptir.” diyor.

Şaşırıp hak veriyorum Tagore’a.
Çokgenin köşeleri çoğaldıkça daireye yaklaştığını hatırlıyorum. En sivri köşeler üçgene ait. Acaba bir bingen koysalar önümüze çıplak gözle daireden ayırabilir miyiz? Zamanı çok ince dilimlere bölmek de süreğen bir sükûnete ulaşmayı mı sağlıyor acaba?
Evet, kim demiş kısa yaşayan kısa, uzun yaşayan uzun yaşadı. Önemli olan timsaldeki saatin hangi diline binebildiğimiz olmalı. Bu arada âşireyi gösteren ibre o kadar hızlı döner ki, çıplak gözle döndüğü görülmez.

 Hüdayi CAN

Dipnot
1. Bediüzzaman Said Nursi, Sözler, 31. Söz.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Kelebek Ömrü
« Posted on: 24 Nisan 2024, 18:12:20 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Kelebek Ömrü rüya tabiri,Kelebek Ömrü mekke canlı, Kelebek Ömrü kabe canlı yayın, Kelebek Ömrü Üç boyutlu kuran oku Kelebek Ömrü kuran ı kerim, Kelebek Ömrü peygamber kıssaları,Kelebek Ömrü ilitam ders soruları, Kelebek Ömrüönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes