> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Edebiyat Eserleri > Makale Dünyası > Denemeler > Güzelliğin dayatması
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Güzelliğin dayatması  (Okunma Sayısı 698 defa)
05 Eylül 2010, 19:13:53
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 05 Eylül 2010, 19:13:53 »



güzelliğin dayatması

Yazılmak için yalvaran hiçbir konu, doğal cazibesini yitirmeksizin vücut bulmaz. Yazmak zorunda kaldığımız zamanları ne kalemimiz, ne de biz hatırlamak isteriz. Öyle zamanlarda kalemim, ardında mutsuz toynak izleri bırakır ve ben bunun hıncıyla ne zaman üzerime yürüyeceğini düşünürüm. Satırlar sarplaşır. Arzusuzluk, kalemimi durağanlık için kırbaçlayan kötü bir sürücüdür.

Öte yandan kimi konular  heybetli güzellikleriyle kalemimize kendilerini dayatırlar. Bir de bakarız ki; sekiz nala, soluk soluğa, yorgun fakat bir o kadar da mutlu yolun sonuna varmışız. Geriye sadece o bildiğimiz ismimizi yazmak kalır. Yazdıktan sonra birkaç kez de o yazıyı bizzat yazdığımıza kendimizi inandırıncaya kadar tekrar tekrar okumak.

Benim için İstanbul da böyle bir şeydi. Konular konusuydu! Henüz gelmiştim ki; kalemime kendisini dayattı. Onu yazmadığımda başka hiçbir konuyla satırlarımda yol alamadık. Yazmadan yattığım geceler uykumu alamadığım gibi, geniş kubbelerini başına geçirip, minarelerini mavi abasının altından göstererek beni uyandırdı. Çok defa gözlerimi, yorgun kirpiklerimi batırdığım bir iğneliğe çevirip kaşlarımın altına astığımı, fakat onu olanca güzelliğiyle yazamayacağımı düşünüp, öylece sabahladığımı o da biliyor.

Bir şeyi en mükemmeliyle yapamayacağım korkusu, artık hiçbir şey yapamayacağım endişesine dönüşmeliydi. Bunun için yaşım müsaitti. Bu nedenle yazmaya başladım. Uyuyan kalemim bir İstanbul öpücüğüyle  heyecanla uyandı.  Utanmalarını engellemek için gözlerimi kapattım.

Yazmak bende yaşama dönüşmemiş, fakat yaşama umudunu da yitirmediği için henüz ölmemiş bir güçtü. Böylesi güçlerin yaşanmamışlığa inatla daha bir katılıp koyulduğunu,  infilak için çok özel bir tahrik beklediğini hissediyordum.

Bunu siz de fark edeceksiniz. Kalemim tam anlamıyla “şeher” görmüş bir köy insanındaki masum şaşkınlıkları yaşıyor. İlk görüş, gizli hayal kırıklıklarına gebedir. Hayranlıklarla taşkındır. Birkaç bakıştan sonra bakmak istemeyeceğimiz, hayranlıklarımızı suratsızlıklara dönüştüren çok şeyler vardır. Fakat İstanbul’u  her görüşümde kirpiklerim biraz daha nemle birbirine sarılıyor, gözlerimin kapanışıyla özel albümüme yepyeni fotoğraflar düşürüyorum. Güneşi ellerimle kapayıp gözlerimin sevincinden flaşlar patlatıyorum. Olmadı güneşi saçlarından tutup, tarihin en unutulmuş, en karanlık köşesine gömüyorum.

Her fotoğrafta başlığını değiştiriyorum bu şehrin. Galata kulesinin külahını giydirdiğimde, Cenevizlilerin hüznünü gülümsemeye dönüştürüyorum. Uzun boylu binaların omuzlarında taşınan kulenin kemerli pencerelerinden, yer görmemişliğime dil çıkarıyorum. Çok zaman gök çekimiyle yaşayan ben, İstanbul’u görünce yere indim, biliyorum. Şu halimle de  kaçmak için fırsat arayan  an’ların izini süren,  o eski fotoğraf makinelerini andırıyorum. Sanki yeni icad edilmişim ve bütün an’lar enselenmek  için bana muhtaç. Bu şehrin bütün anları…Hep mekanı, zamanın doldurduğunu sanırdım. Yanılmışım. An’ları asır değerinde olduğu için, zamanı taşıran bir şehir bu.

En çok da kubbeleri dizmiş boynuna, minarelerin koluna girmiş, sonuna korkusuzca yürüyor. Bu yüzden sonsuz olacak! Böyle zamanlarda ölümle noktalanacak olmama güceniyorum. Anlıyor halimden; telaş işlemeli rüzgarını atıyor yanaklarıma, İstanbul…

İşte dikdörtgen bir çerçeve içinde yakalanmaya  değer yüzyıl değerinde bir an daha! Hayatı dikmiş ağzına, soluksuz…Boğazın sularını içerken bu şehir, yutağında öğütülen bir tane olduğuma seviniyorum. Ben onunla doyuyorum .

Boşluk kabul etmeyen trafiğine, korna dilinden küfürlerine, beyni    boşaltan saldırgan gürültüsüne bakılırsa kaçıp kurtulmak isteyebiliriz. İşte o zaman iç avlusunda sükuneti sunmak için bekleyen tarihi bir mekan serinkanlılıkla önümüze dikilebilir. Ondan yine ona kaçmak zorundayız! İstanbul’un kıskanç bir şehir olduğunu kabul etmeliyiz.

Böyle zamanlarda bir mabedde kısa süreliğine de olsa kendimi unutmak ne hoş bir vefasızlık oluyor! Ya da diri bir gölgelikte otururken, eski bir musikinin  iç oluklarımı ıslatışıyla kendimi hatırlamak…

En çok da bu manzarayı çekmişim. Camilerin, türbelerin etrafında ölüler cemaati. Ölüm korkusunu arkalarına atmışlar. Büyük ölenler ve etrafında diğerleri. Hatta ölücükler, mezardan beşiklerinde sonsuzluğa sallanıyor. Yeni hayatlarını ayakta bekliyorlar. Hayattakilerse bir gün ölebilmek için, oradan oraya koşturuyorlar. Ölüm bu kadar tabi bir şekilde başka nerede hayat bulmuştur?!... Ben de kendi ölümüme burada hayat vermek istiyorum.



Ayşe ŞENER
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Güzelliğin dayatması
« Posted on: 19 Nisan 2024, 01:34:20 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Güzelliğin dayatması rüya tabiri,Güzelliğin dayatması mekke canlı, Güzelliğin dayatması kabe canlı yayın, Güzelliğin dayatması Üç boyutlu kuran oku Güzelliğin dayatması kuran ı kerim, Güzelliğin dayatması peygamber kıssaları,Güzelliğin dayatması ilitam ders soruları, Güzelliğin dayatmasıönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes