Gücünüz Yetsede Azıcık Bağırsanız
'GÜCÜNÜZ YETSE DE AZICIK BAĞIRSANIZ BİR YANKI DURMADAN YALNIZSINIZ DURMADAN YALNIZSINIZ'
Ne zaman masum bir yalan söylemek zorunda kalsam, Edip Cansever'in bu mısralarını hatırlıyorum
Ne zaman 'babamın öldüğü yaş'a geldiğimi hissetsem
Ne zaman istemediğim bir seyahate çıkacak olsam bu dizeler gelip konuyor yüreğime
Ne zaman Tutunamayanlar'ı okuduğum günleri hatırlasam
Ne zaman adım başı bir yoksulun mustarip çehresine çarpsam bu dizeler kanatıyor içimi
Ne zaman ellerinde cep telefonları sağa sola koşuşturan, saçları jöleli, Polo giyimli delikanlıların çalıştığı; granit döşeli, cam kaplamalı büyük ofislere girmek zorunda kalsam
Ne zaman ruhun bedenden ayrılışı gibi bir acıyla ayrıldığım sevgilimi düşünsem, bu dizeler yakıyor ciğerimi
Ne zaman güvercinlerin konmadığı lüks iftar yemeklerine gitsem
Ne zaman kendi doğasına ihanet etmekten çekinmeyen biriyle bir asansörde yalnız kalsam bu dizeler düğümleniyor boğazımda
Ne zaman kendi doğasının sınırlarına hapsolmuş birine baksam
Ne zaman ailesini Sırp cellatların ellerinde yitirmiş Ayka'yı görsem düşümde bu dizelerle uyanıyorum
Ne zaman vapur kaçıran Çeçen savaşçılarının Seben hapisanesindeki mahçup gözlerine baksam
Ne zaman Nilgün Marmara'nın mor defterine uzansam bu dizeler çarpıyor alnıma
Ne zaman İlhami Çiçek'in karakalem portresine baksam
Ne zaman lösemili çocuklar yararına büyük bir otelde yapılan kermese katılsam bu dizelerle dolaşıyorum insanlar arasında
Ne zaman mendil satan altı yaşındaki kız çocuğu, kırmızıda duran arabamın camına doğru koşsa
Ne zaman Cahit Zarifoğlu'nun güncesinin ilk cümlesini okusam bu dizeler tutuyor elimden
Ne zaman Frankfurt Taunnusstrasse'deki kaldırımda boyun damarına zehir şırıngalayan Peter aklıma gelse
Ne zaman henüz doğmamış bir çocuğun acısıyla kıvranan bir genç kadın çıkmasa aklımdan bu dizeler boğuyor beni
Ne zaman beş yavrusuyla aç bi ilaç sokakta kalan dul bir kadın tanısam
Ne zaman ütopyasını yitiren halkıma bir gökdelenin son katından baksam bu dizeler asılıyor zihnimin tavanına
Ne zaman kalabalık içinde kendimi bir bozkırın ortasındaki tek ü tenha bir ağaç gibi hissetsem
Ne zaman kirli bir iktidar savaşının mermileri uçuşsa yanımda yöremde bu dizeleri bir kalkan gibi tutuyorum elimde
Ne zaman yalnızlığımı kötü bir beraberlikle değişsem
Ne zaman emeğinin karşılığını alamayan bir çilekeş emekçinin evine girsem bu dizeler açıyor kapıyı
Ne zaman kendi kendini aşağılayan bir kadını seyretsem
Ne zaman ki bu dizelerin kaçınılmaz olduğunu anlayacağım
İşte o zaman bu dizelersiz bir hayatta olacağımSadık Yalsızuçanlar [
Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın