๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Denemeler => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 22 Eylül 2010, 20:25:58



Konu Başlığı: Gecenin Bağrındaki Gül
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 22 Eylül 2010, 20:25:58
Gecenin Bağrındaki Gül: A Ş K!



Gönül dünyasının aradığı aşk çığlıklarını duyan ve anlayan, sevda ağacını sulayan gözyaşlarının şahidi, sevda ağacının büyüyüp olgunlaşması için aradığı güneş, özlemlerimizin fırsat bulup dile geldiği zaman, yüreğimizin her odasını süsleyen yıldız, Sevgilinin(s.a.v.) sevgisiyle yanmış gönüllere bir damla sevgi ikram ettiği mekândır gece. Vuslatı özleyenlerin özlem yaralarına merhem, günah bataklığına saplanmışların can simididir gece. Gece, her şeyden sıyrılıp Huzur’a çıkmak ve huzur bulmaktır.
Gece, galibiyetini ilan edince güne, başlar yüreğimize en dokunaklı aşk fısıltılarını söylemeye. Gece yıldızlarıyla beraber düşer toprağa. Gece vuslat ateşinin yakıp kavurduğu, ağlattığı toprak yüreklilere bir tutam yıldız serper. Gece yıldızlarıyla beraber gelir yüreğimize. Gece yıldızlarıyla beraber dokunur yüreğimize. Gece aşklarıyla gezer maverada. Aşka talip gönüllere aşk dağıtır. Kalbimizle buluşup aşk sofrasın da, aşk kadehlerini kaldırmak için sessiz bir mekân ve zaman ayarlamaya çalıştığımızda çıkar karşımıza gece. Bir damla sevginin yüreğimizdeki uyandırdığı heyecanı paylaştığımız bir dosttur gece.
Ateş de gül saklıdır, gece de gizem. Ateşe istemeden de olsa atılan İbrahimler, ateşin yüreğine saklanmış gülü bulurken, gecelerin yüreğine isteyerek atılan İbrahimler gecede saklanan hangi gizemli güllerin kokularını alıyorlardır ki? Gecenin yüreğine isteyerek dokunan aşk tutkunları, sevdalarını anlatmak için hangi lisanı kullanmaktadır? Sevda gecesinde dökülen bir damla gözyaşının duygularını hangi kelimeler hangi duygularıyla anlatabilir ki?
Yüreğimin sessiz çığlıklarını duyan gece, yıldızların sıcacık sesiyle yayıyor sevgisini, merhametini. Bakışlarım gecenin yüreğindeki en kuytularını ararken, yüreğimi yıldızların nağmelerine bırakıyorum. Gece, yüreğime yıldızlarını batıyor, sanki nakşediyor aşkı. Yüreğim hançer yemiş ceylan gibi çırpınmaya başlıyor. ‘Yıldızlar durun yapmayın’ desem de hiç aldırmadan batıyorlar yüreğime. Yüreğim acıyor. Geceye bakıyorum masumca, boynu bükük ve garip. ‘Kurtar beni’ diyen gözlerime bakarak gülümsüyor gece. Gecenin gözlerini görmesem de sesini duymasam da ‘sabret az kaldı’ diyeceğini hissediyor ya da ‘sabret az kaldı’ demesini bekliyorum. Ama demiyor, sadece gülümsüyor.
Yıldızlar battıkça acıyan ve kanayan yüreğim, mana veremediğim huzurlara doğru yelken açmaya başlamıştı bile. Anlamı neydi acaba? Acıyan, kanayan yüreğim neden huzur buldu ki? Gece neden bu kadar huzur veriyor ki yüreğime? Huzur bulmak için acı çekmek şart mı? Ben bu kadar acı çekiyorsam, Peygamberimiz (s.a.v.) ne kadar acı çekmişti ki? Peygamberimiz (s.a.v.) gece Huzur’a çıkarken yüreğindeki huzurun adını ne koymuştu acaba? Sorular sorular sorular…
Bir gece daha geçiyor yüreğimden, aşta sınır tanımayan. Bir gece daha geçiyor usulsüz ve yüreği parçalayan. Bir gece daha geçiyor umutlu ve huzurlu. Yüreğimi acıtan bir dokunuş başlıyor inceden ama yürekli ama sağlam ama vurgun ama aşk dolu…
Yolunuz geceye düşerse günün birinde, korkmayın. Bırakın kendinizi gecenin kollarına. Bırakın kendinizi yıldızların aşk dolu nağmelerine. Bırakın yıldızlar girsin yüreğinize ve nakşetsin aşkı. Yıldızlar acıtsa da yüreğinizi, oturun aşk sofrasına ve aşk şerbetinden içerek Huzura çıkın ve huzur depolayın yüreğinize. Huzurlu Aşk yaşayın o gece. Gece yüreğinize çökerken, tadını çıkarın aşkın, huzurun.
Gene sabah oldu ve Aşk sofrasını kaldırma vakti geldi. Çünkü geceye galibiyetini ilan etti güneş. Olsun. Gece gene galip gelecek güneşe nasılsa. Bu savaş kıyamete kadar sürmeyecek mi? Bir gece galip, bir güneş. Ama ikisi de sevdalı AŞK’a. İkisi de tutkulu.
Zaman, saatlerden gece oluncaya kadar AŞK’la kalın…



ALINTI