๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Denemeler => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 21 Mayıs 2010, 05:53:03



Konu Başlığı: Fiilin Durduğu Yer
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 21 Mayıs 2010, 05:53:03
Fiilin Durduğu Yer

Türkçede, “durmak” fiilinin kullanıldığı iki yer beni derinden etkiler: Birincisi, “meyveye durmak”; ikincisi, “namaza durmak.”

Manaları birbirinden farklı bu iki “durmak” fiili arasında ince bir bağ olduğunu düşünüyorum. “Meyveye durmak”, meyve vermekle aynı şey değildir. “Meyveye durmak” deyiminde, meyvenin bol olacağını çağrıştıran bir anlam vardır.

Namaz, müminin miracı olduğu gibi ibadetlerin de en câmî (toplayıcı/ kapsayıcı) olanıdır. Namaz bir meyve; “sübhanallah, elhamdülillah, Allahüekber” sözleri ise birer çekirdektir. Çekirdek, meyveyi netice verdiği gibi, meyvenin özünden yine çekirdek çıkar. Namaz, kulluğun tatlı bir meyvesidir. Sanki bunu hissettirircesine Türkçemiz, “durmak” fiilini namazın yanına getirmiş ve “namaza durmak” deyimini oluşturmuştur. Namaza en çok yakışan fiil budur.

Türkçemizin, “namaz” kelimesiyle yan yana getirdiği fiillere bir göz atalım: “namaza durmak / namazı kılmak / namaza başlamak / namazı geçirmek / namazı kaçırmak / namazdan çıkmak / namazı bozmak/namazı eda etmek”

Söz konusu fiillerin hiçbirisi, “durmak” fiili kadar namazın önemini ve derinliğini anlatamaz diye düşünüyorum. Bu fiilin aynı zamanda yardımcı fiil olarak kullanılması ve “süreklilik” bildirmesi bu konuda etkili olsa gerek.

“Durmak” fiilinin yapısında, “bir işin sonunu getirene kadar azmetme, bir işi devam ettirme, bir işe süreklilik kazandırma” gibi manalar gizlidir. “Bekleyedurmak” ile “beklemek” aynı değildir. “Namaza başlamak” hayırlı bir iştir ama yeterli değildir. Namaza yeni başlamış biri, gerçekte büyük bir iş başarmıştır ama bu başarının devam ettirilmesi çok daha önemli bir meseledir.

“Namaz kılmak” iyidir fakat iyiliğinin derecesi, kılmanın derinliğiyle doğru orantılıdır. “Namaz kılmak” ifadesi, Türkçemize has bir kullanımdır. Türkçenin diğer lehçelerinde “namaz okumak” ifadesi kullanılıyor. Namaz boyunca ayet ve dua okunduğuna göre “okumak” fiili daha anlamlı ve mantıklı gibi geliyor… Fakat “okumak” fiili, “kılmak” fiili kadar derin bir çağrışıma sahip değildir. “Namaza durmak” ifadesinden sonra namaza en çok yakışan tabirin “namaz kılmak” olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü “namaz okumak” tabiri, namazın derinliğine dair bir çağrışım yaptırmıyor… Namaz, okunup geçilecek bir ibadet değildir. Namaz, sadece okumaktan ibaret bir ibadet de değildir. Namaz, okunmaktan çok “kılınır.” “Kılmak” fiili, “yapmak, etmek” anlamına geldiğine göre namazda biz bir şeyler “ediyoruz, yapıyoruz” demektir. Namaz kılan her mümin, namaz boyunca âdeta ruhunun heykelini “yapar”, kulluk “yapar”, aczini itiraf “eder”, dua “eder” vesaire… Namaz boyunca kul, o kadar çok şey “yapar”, o kadar çok şey “eder” ki… Bütün bunları “kılmak” fiilinde cem eden/toplayan Türkçemiz, bu tavrıyla namazın ne kadar câmi/toplayıcı, kuşatıcı bir ibadet olduğunu da hissettirir. “Namaz kılmak” ifadesinde, namazla kulun karşılıklı halleşmesine dair bir çağrışımı da göz ardı etmemek gerekir. Çünkü biz namazı kılarken bir yandan da namaz bizi “kılar.” “Namaz, yolda komaz.” sözünü çocukluğumda büyüklerden çok duydum. Elhak doğru… Biz namazı iyi kılabilirsek, namaz da bizi iyi bir kul, iyi bir mümin, kısacası iyi bir insan “kılar.”

“Namazı geçirmek” iyi değildir; “kaçırmak” da aynı şekilde… Burada kullanılan “geçirmek” ve “kaçırmak” fiillerinden, namazın telâfisinin mümkün olmadığını anlayabiliriz. “Geçmek/geçirmek/ kaçırmak” fiillerinin telâfisi mümkün değil gibidir. Meselâ, “ömür geçer” ama telâfisi yoktur. “Treni kaçıran” trene binemez. “Namazı kaçıran” da onu bir daha telâfi edemez; ancak kaza edebilir. “Kaza etmek” ile “eda etmek” aynı anlama gelmez.

“Namazdan çıkmak” deyimi de, üzerinde durup düşünmeye değer. Bir yerden çıkılıyorsa, o yere girilebiliyor demektir. Namazdan çıkılıyorsa, namaza girilmesi gerekir. Bir yere isteyerek niçin girilir? Farklı ihtiyaçlarımızı gidermek için... Namaz, bir ihtiyaçtır ve ruhun gıdasıdır. “Namaza girmek”, herhangi bir makam ve mekânın ötesinde, Allah’ın huzuruna girmek demektir.

“Namazı bozmak” ile “namazdan çıkmak” aynı değildir. Namazdan kendi isteğimizle çıkarız ama namazı mecburiyetten bozarız.

“Namaza durmak” ise bütün bu kullanımların dışında farklı ve derinliği olan bir ifadedir. Namaza duran kişi, kimin huzurunda olduğunu ve nereye niçin durduğunu bilen kişidir. “Namaza durmak” deyiminin derununda, “namazın bitmesini istememek/namazın derinliğine vâkıf olmak istemek/namazın, meyveden daha tatlı manevî bir neticesi olduğunu hissetmek” gibi manalar gizlidir.

Namazın meyvelerini devşirebilmek, meyveye durur gibi namaza durmakla mümkündür. Bunu dilimiz bize sürekli hatırlatıyor. Hissedebilmek ne güzel!

 Şeref YILMAZ