Çöl ve kılavuz

Çöl Ve Kılavuz

Hayat uçsuz bucaksız bir çöl,
İçinde iki yol ayrımı bulunan…
Biri hakikate götürürken,
Diğeri dalalete düşüren…

Hz Mevlana buyuruyor ki: “Hakikat yoluna sade aklın delaletiyle gidilmez Akıl; akıl ile bilineceklere erer, üst tarafı için durur Binaenaleyh hakikat yoluna gitmek isteyenler akıllarına itimadı, zekalarına istinadı bırakmalı, kamil bir kılavuzun rehberliğine ihtiyaç göstermelidirler Yoksa Fuzuli’nin dediği gibi (Ben akıldan istedim delalet/ Aklım bana gösterir dalalet…) neticesi husule gelir”

Cenab-ı Hak; yarattıkları içinde en üstün kıldığı insana, akıl nimetini vermiş ancak buna bir sınır koymuş Akıl ki; iyiye de kötüye de meyletmeye müsait Bugün aklını ilmi araştırmalar yönünde kullanan ve hem insanlığa fayda sağlayan hem de adını tüm dünyaya duyurmuş alimler mevcut olduğu gibi yine aklını kötü yönde kullanarak güçsüz halka ve yardıma muhtaç insanlığa dehşet saçan, zulmeden, ölümlerinden sonra dahi yaptıkları kötülüklerle anılan insanlar mevcut
Bundan yaklaşık 4500 yıl kadar önce yaşamış olan firavunlar aklın sınırlı olduğunun canlı birer kanıtı aslında… Dünya harikaları arasına giren o devasa piramitleri teknolojinin olmadığı yıllarda yaptıran ve yapan akılları düşününce hayret etmemek mümkün değil Günümüzde piramitler üzerinde yapılan araştırmalar ve her yeni buluş bilim adamlarını hayrete düşürmeye devam ediyor Bu dünya harikası yapıları yaptıran akıl; aynı zamanda bu yapılar sayesinde cennete ulaşabileceğini sanan akıl…

Bir yanda üstün bir ilmi zeka işliyor diğer yanda mumyalanarak piramide yerleştirilip yedi aşamada cennete ulaşmanın mümkün olacağına inanan cahilce bir akıl çalışıyor Bir yanda kendisini tanrı ilan eden akıl var ve aynı akıl tanrıya ulaşmak için piramitlerin vasıta olacağına inanıyor ve inşa ettiriyor Kısaca akıl ne kadar iyi çalışsa ve çalıştırılsa da bir yerde durmaya mahkum… Aklımız ile her şeyi kavrayamıyoruz Ancak ilahi ilme kendisini adayanları bundan müstağni tutuyorum İlahi ilim; Allah’ın insanlar için çizdiği doğru yolun ilmi… Yoldan sapmadan Allah’a ve rızasına kavuşabilecek olmanın ilmi…

Aklımız ile çok şeyi öğrenip kavrayabiliriz ancak bunlar belirli bir sınırda kalır Kainattaki her bilgiyi, her olayı ve her sırrı akıl ile kavrayabilmemiz mümkün değil İlahi ilimler konusunda ise oldukça zorlu, meşakkatli bir yoldan ve sıkı bir eğitimden geçmek gerekiyor Aklın kavrayamadığı noktada kamil bir kılavuzun önderliğini seçmek, öğreticiliğine sığınmak anlamakta zorluk çekilen çok sayıda meseleye ışık tutacaktır

Hz Mevlana bunu şu şekilde izah ediyor “Okyanuslarda seyahat yapan büyük vapurlar var Her biride deniz kurdu olmuş ihtiyar ve tecrübeli kaptanların idaresinde Fakat bu vapurlar kızıl denize girdi mi yerli kılavuzların kumandasına teslim ediliyor Geminin şapa oturmaması da ancak bu sayede kabil olabiliyor Hakikat yolunda gitmek herhalde kızıl denizde sefer etmekten kolay değildir O halde dalalet şaplarına oturup saplanmamak için o yolda bir rehbere tabi olmalıdır”

Dünyevi ihtiyaçlarımızı karşılamak için yapılabileceklere aklımız sayesinde vakıf olabiliriz Aklımızı kullanarak bedeni her türlü ihtiyacımızı karşılayabilir, dünya da iyi yerlere gelebiliriz Ölümümüzden sonra insanlığın bizi tanıyıp yaptıklarımızdan faydalanabilmesi için eserler bırakabiliriz Ancak hakikat yolunda ilerlemek istiyorsak, ruhumuzu beslemek ve ahirete en iyi şekilde hazırlanmak istiyorsak, tek başına aklımız yetmemekte, kamil kılavuzların yol göstericiliğine ihtiyaç duymaktayız

Zekasını ileri seviyede kullanabilen, insanlığa faydalı bilgiler sunabilen bir profesör uçsuz bucaksız bir çölü geçmek durumunda kalsa, bunu bir kılavuz olmadan yapmaya cesaret edemez O çölü daha önce çok kereler geçmiş, çölde karşılaşılabilecek her türlü tehlikeden ve zor durumlardan haberdar olan bir kılavuzun yardımı ile çöle girmeye cesaret edebilir
Sahip olduğu aklı, insanlığa fayda sağlayan bilgisi, üstün zekası, uçsuz bucaksız bir çölü tek başına geçebilmesine yetmiyor Rehbersiz geçebilmesi için Mecnun misali yanması gerekiyor Aşk acısı ile kavrulması, baktığı her yerde Maşukunu görmesi gerekiyor Damarlarında dolaşan kanın adının dahi “aşk” olması gerekiyor Ancak o zaman ucu bucağı olmayan, bilemediği tuzak ve tehlikelerle dolu olan çöle, yanına kılavuz almadan girmeye cesaret edebilirDeğilse yapamaz Bir kılavuz arar Bulduğu kılavuza sıkıca sarılır ve onun yol göstericiliği ile zorluk çekmeden, tuzaklara düşmeden çölü geçer

Yüreklerimiz ilahi aşkın ateşi ile yanıp kavrulmuyorsa çölü andıran hak ve hakikatin yolunda tek başına ilerleme kaydetmemiz mümkün olmaz Hakikat yolu Hakk’a varıyor İlahi aşk ile son buluyor Bu aşkı içine doldurabilen, damarlarından geçirebilen, korkmaz ne çölden ne de çöl içindeki tehlikelerden Her dem içinde dolanan aşkın yol göstericiliği ile zorluklarına rağmen yolun sonuna ulaşacağını bilir Bu inançtır; ilahi aşkı yüreğinde taşıyanları Mecnun misali çöllere kılavuzsuz daldıran…

Değilse karşılaşacağı her tehlike ile bir adım geriye düşmenin önüne geçemez Her tuzakla sendeler, kızgın çöllerde bir başına kalanın hazin yalnızlığı içinde savrulur durur da yolunu kapatan toz bulutlarından gerçeği göremez

Hz Mevlana “Sen kayada olsan mermerde bulunsan bir veliyi kamile mülaki olunca cevher haline gelirsin ” Buyurarak insan için en gerekli olanın hak ve hakikat yoluna baş koymak gerektiğini ifade ediyor Dünyevi ihtiyaçlar için edindiğimiz ilmin yanında uhrevi ihtiyaçlarımız içinde bilgi edinebileceğimiz, bir kaya iken mücevhere dönüşebileceğimiz kalpleri ilahi aşk ile yanan Alim zatlara, uçsuz bucaksız kızgın çölleri korkmadan, tam bir teslimiyet ile aşabileceğimiz kamil kılavuzlara muhtaç oluşumuzun altını çiziyor Sahip olduğumuz aklı hak ve hakikat yolunda en doğru şekilde kullanabilmemiz konusunda yol gösterecek önderlere ihtiyacımız olduğuna vurgu yapıyor

Akıl var; her daim hakk’a teslim kılan…
Akıl var; zulmün önüne bayraktar olan…

Hilal Acar
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın