๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Denemeler => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 16 Mart 2010, 11:24:58



Konu Başlığı: Çırpınma
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 16 Mart 2010, 11:24:58
Çırpınma  

Çırpınma, bir tehlikeyi bütün şiddet ve dehşetiyle haber vermektir.

Tehlike ve çırpınma ateş ve duman misâline benzer. Nerede bir tehlike varsa orada bir çırpınma; ve nerede bir çırpınma varsa orada bir tehlike var demektir.

Tehlikenin mânası haddi zatında bir tehdid ve ikaz; çırpınmanın mâ'nâsı da bu ikazı kalben hissedip usûlüyle etrafa duyurmak ve yardım istemektir.

Çırpınmanın heyecanı, dehşeti, manzarası, keyfiyet ve derinliği tehlike ile doğru orantılıdır.

Mâ'nasız bir konuşma ve bir davranış karşısında sükût veya yüz ekşitmek bir nev'i çırpınmadır ve hayır olanı, doğruyu gösterir.

Bazen de huzur ve saadetin yok olduğu; her türlü zarar ve hüsranın kol gezdiği bir donemde çırpınma; çeşit çeşit arıza ve belâların millet sinesine girip onu mahvetmeyi, beşerin aklını çelip avare kılmayı ve neslin hayâline bulaşıp onu ifsad etmeyi engelleyecek şekil ve keyfiyette olur.

Bazen de o, başyücenin sâdık dostu gibi, malının son kuruşuna, Sa'd İbni Rabî gibi kanının son damlasına ve Mus'ab gibi hayatının son nefesine kadar koşma, didinme ve o yolda feda olma şeklinde kendini gösterir.

Ve yine bazen de o, yüce dîvanda mes'ûliyetten kurtulmak ve mazeret beyan etmek için, gelecek nesillerin yüce hakikatleri idrak edip gayr-i meşru davranışlardan sakınmalarını Rahmeti Sonsuz Yüce Mevtadan bekleme ruh ve şuuru içinde, etrafına duyurmayı şiar edindiği için habire çalışıp - durma vaziyetinde billurlaşır.

En can - alıcı olanı da, nesli irşad yolunda, meşru keyif ve lezzetlerini terkedecek kadar fedakâr, kimseye yer kalmaması için Cehennemi dolduracak mâhiyette vücûdunun büyütülmesini isteyecek kadar diğergam ve dünyadaki nasibini küffara, âhiretteki nasibini ameli karışık olanlara verip; nasib olarak dünyada O'nu anmayı ve anlatmayı, âhirette de O'nu görmeyi isteyecek kadar hasbî ve samimi kimselerin anlaşılamadıkları ve bilinemedikleri için hapsedilmeleri, şefkât ve hasret gözyaşlarını kuru ekmek parçasına katık yaparak izbelerde çürümeye mahkûm edilmeleri ve hatta şehid olup gitmeleri karşısında Yüce Rabb 'in rızası için tavırlarını bozmadan, yüzleri solmadan; el sallaya sallaya, selam çaka çaka hayata veda etmeleri ve :

"Hoşdur bana senden gelen,
Ya gonca gül yahut diken,
Ya hil'at - u yahut kefen,
Nârın da hoş nûrun da hoş. "


deyip kemâl-i sabır ve teslimiyetle başlarına gelenlerden razı olduklarını göstermeleri, öylesine ciddi bir çırpınıştır ki, bunun bir benzerini, yine ancak böyle bir topluluk içinde görebilirsiniz.

Çırpınma, hâlihazırda çözüm bekleyen yığın yığın dertler, problemler karsısında bir çığlık, bir kurtarma hamlesi, gelecek adına da kevserler va 'deden bir soluktur. Hele bu, ma'seri vicdandan yükselirse. Gayretlerin ciddi, zihinlerin aynı gâye etrafında toplanması ve kalplerin yekpare olmasıyla gümleyen ma'şeri vicdanda.

Böylesine bir anlayış ve gayret bugün başlamadığı gibi yarın sona erecek de değildir. Ne var ki, zamana göre isim değiştirmiştir. Ve değiştirecektir de. Dün bir reşha misâlinde idiyse, bugün bir sızıntı, yarın bir serpinti hüviyetinde olur. Hatta "İki günü müsavi olan zarardadır." ikazınca, ertesi gün de rahmet katresi hâlinde damlamaya baslar. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın!

Basireti olanların idraki ümidiyle. ..

İlhami YALINPALA