๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Denemeler => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 23 Eylül 2010, 15:33:29



Konu Başlığı: Cemreler düşerken
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 23 Eylül 2010, 15:33:29
Cemreler Düşerken




Cemreler iniyor ardı ardına. Uzun geçen karanlık, soğuk ve kapalı günlerin ardından diriliş zamanı. Toprak dirilecek, çiçekler donanacak, günler aydınlanacak. Bereketlenecek zamanlar, yeni sesler saracak yeri ve göğü. Umutlar yeşerecek, yüzler gülecek, yeni zaferler düşleyecek. Önce havaya, sonra suya ve en son yere cemre düşecek.

Tabiat dirilişi için seferber olmuş durumda. Beklemiyor, ertelemiyor, unutmuyor. Kaderini yeniden çizmek zorunda.

İnsanların akıl, nefis ve kalplere cemreler ne zaman düşecek?

Önce havaya- göğe yani akıla cemre…
Ufuklar açılmalı, gök yarılmalı. Kalb ve nefisi uyandıracak güneşe ihtiyaç var. Aklın düşünmesi, varlığın hikmetine ermesi yolunda engelleri gözden geçirmesi ve tefekküre giden yeni kapıları açması gerekiyor. Özgürleşmesinin, insanlaşması burdan geçiyor. Yüzyıllardır aklın üzerini cehalet, taklitçilik, çıkarlar, iktidarlar örtmüş. İşlevini yitirmiş, atıl halde bekliyor. Uzun kış gecelerinin devamını istiyorlar. Hiç cemreler düşmesin ve bu karanlık sürsün istiyorlar. Göğün karanlık bulutlarının dağılması, güneşin aydınlık ve sevecen yüzünü göstermesi onları korkutuyor. Cemrelerin düşüp, iktidarlarını berhava etmesinden korkuyorlar.

Sonra suya yani nefislere cemre…

Arzular, istekler, hırslar, beklentiler… Suyla yeşeriyor ancak varlık alemi. Bitkiler, hayvanlar her şey suya muhtaç. Sular çoğalmalı, sıcaklamalı, buharlaşmalı ki varlık döngüsü devam etsin. Bir damla su ile ancak insan varlığı kendisini tekrar yaratabiliyor. Bu bir damla su insanın varlığının özeti. Bütün hırs, istek ve arzuları burada birleşiyor. En büyük isteği yaratma iradesi. Yaratıcı ona ancak bunun çok küçük bir cüzünü vermiş durumda. Sular arınmadan içilemez, kullanılamaz. Arınmamış su varlığı tehdit eder. Temizlenmemiş, kontrol altına alınmamış bir nefis öncelikle insanın kendi varlığına yönelir. Yok edicidir, bölücüdür, parçalayıcıdır. Sadece kendine değil varlık sahasında ne varsa ateşe vermeye hazırdır. Nefislere cemre… Durultan, sakinleştiren, huzura kavuşturan, arındıran, temizleyen…

Ve yere yani kalbe cemre…

Yeni bir inşa vakti gelmiştir artık. Huzur bulmalı kalpler. Mutmain olmalı, sahibini mutluluk iklimlerinde dolaştırmalı. Ancak yerde insanlığın beslenebilmesi, barınabilmesi, varlığını devam ettirebilmesi mümkündür. Başka bir imkân ve mekân yoktur. Yerde bitecek ekilen tohumlar… Sığınılacak evler ancak burada inşa olunabilir… Devletler, medeniyetler ancak yer üzerine kurulabilir. Ve ancak kalpte iyilik, doğruluk, güzel ahlak, teslimiyet, acıma, merhamet gibi insanı yeniden insan yapacak değerler yaşatılabilir. Ama kalpler karanlık. Zulüm saçıyor etrafına. Kimse kimsenin elinden, dilinden emin değil. Bencillik, baskı, yok etme, merhametsizlik almış başını gidiyor. Kalplere cemreler düşmeli artık… Yeşertmeli tekrar iyilik, sevgi ve merhamet tohumlarını.

Cemreler düşmeli…
Şuurumuza, arzularımıza…
Ruh ve anlam dünyamıza...
Siyasetimize, kültürümüze…
Yaşadığımız her an’a
Cemreler düşmeden yeni bir diriliş vakti gelmemiş demektir.

Rüstem Budak