๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Denemeler => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 01 Ekim 2010, 13:42:45



Konu Başlığı: Bizler aceleciyiz yol ise sabırlı
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 01 Ekim 2010, 13:42:45
Bizler Aceleciyiz, Yol ise Sabırlı..




Duraklayıp nefes almak birlikte yol aldıklarından bir süreliğine olsun ayrılmaktır; tamamen ayrılmamak için bir süreliğine ayrılmaktır. Ayrılmak yolda yalnız kalmak demek... Yalnızlığın o muhteşem sessizliğine gömülüp o sukunet içinde hayatı, yapıp ettiklerini düşünmek, gözden geçirmek bence dünya yolunun yolcularına verilen en büyük niğmettir. Çünkü yalnız kalmazsan, kalamazsan kendine dönemezsin, sürekli etrafı seyretmekten yorulmuş gözlerini kendine, bizzat özüne çeviremezsin. Kalabalıklar arasında yavaş yavaş erir gidersin. Bir kez bile kendinle sohbet etmeye, kendinle başbaşa kalmaya zaman bulamadan '' yolculuğun sona erdiğini sana söyleyecek olanlar'' gelir ve bu sefer ebedi istirahata çekilirsin.

Bu bakımdan yalnızlık büyük bir lutf-i ilahidir. İnsanların bunca hay-huy içinde çırpınıp durmaları da en nihayet biraz olsun yalnız kalabilmek, kendine vakit ayırabilmek için değil midir? Akıllı insanlar -bilip gördüğümüz kadarıyla- henüz imkan varken, yalnızlığın tadını çıkaracakken kendilerini hay-huy dan uzak tutarlar; yalnız kalmak, kalabilmek için hay-huya gömülmek yerine kendilerini o hay-huyun taleplerinden uzak tutarak, daha mütevazi bir hayatı seçerek daha yolun başındayken yalnızlığın lutfuna gark olurlar.

Hayatın dizginleri zaman zaman insanın elinden çıkar, durmak istersin duramazsın, kenara çekilmek istersin ama yapamazsın.. Bizzat insanın kendine muktedir olmadığı anlardan bir andır bu da.. İşte o an yaratıcının yardımı gelir ve seni usulca kenara çeker, ''Biraz nefeslen kendine gel'' demek ister.. Artık bir türlü frene basmak, durmak, dinlenmek, hayatını gözden geçirmek iktidarını kaybettiğinde yaratıcının iktidarından yardım alır o kişi eğer nasibi varsa..

Sevdiğim bir hikaye vardır:

Şeyhin biri müridiyle giderken bir köyün yanından geçmişler. Şeyh demiş ki: Evladım. Ben şu incir ağacının altında biraz nefesleneyim, sen de al şu testiyi, git köyün çeşmesinden dolduruver bir zahmet. Mürid gitmiş çeşmeye. Bir de ne görsün çeşmenin yanında dünya güzeli bir kız testisini dolduruyor. Takılmış peşine.. Yolda aşkını ilan edivermiş. Kız da ondan hoşlanmış ve babamdan iste beni demiş. Delikanlıda gidip babasından ALLAH'ın emriyle, peygamber'in kavliyle kızı istemiş. Adamın gözü delikanlıyı tutmuş, verdim gitti demiş. Derken çocukları olmuş, aradan yıllar geçmiş, çocuklar büyümüş, hatta en son gelip babalarına demişler ki: baba bize destur ver de rızkımızı arayalım. Çocuklar gitmişler, derken bizim ki iyice yaşlanmış. Bu sırada kayınpederi vefat etmiş, çok geçmeden hanımını da kaybetmiş ve öylece yalnız, tek başına kalmış. Birdenbire incir ağacının altında unuttuğu şeyhini hatırlayıp Eyvah! demiş, Ben ne yaptım?. Hemen koşup bir testi almış ve çeşmeye gidip testiyi doldurduktan sonra koşa koşa incir ağacının yanına gitmiş. Bir bakmış şeyh hala ağacın altında ayaklarını uzatmış oturmakta.
Şeyh tebessüm ederek şöyle demiş bizim delikanlıya; Evladım nerede kaldın? Az kalsın ben de gidecektim!

Kıssadan hisse, hepimizin unuttuğu birşey vardır bunca vaveyla içinde.. Unuttuğumuz aslında kendimizdir, kendimizi unuturuz bu acımasız hayatın vaveylası içinde.. Dış dünyada ki gaileleri bahane ederek aslında hep kendimizden kaçarız ve ceza olarak da sonunda kendimizi kaybederiz. Bütün mücadelemiz kendimizi aramaktır, kendimizi aramaktır. Kendini bulanlar, kendini bilenler, kendine kavuşanlar ne yazık ki azınlıktadır!

Yola çıkmak biraz da yoldan çıkmaktır! Yol hep bizi bekler, o sabittir, bizler ise geçici. Bizler aceleciyiz, yol ise sabırlı. Bizler kaçarız, saparız, çıkarız ama en sonunda yolun bizi beklediğinden emin bir şekilde yine ona dönebileceğimizi biliriz.

Yolu kaybeden yolu nasıl bulacaktır?
Eğer yol sabit olmasaydı, yol öylece yerinde beklemeseydi, yol değişseydi, inan onu bulamazdık. Unutmamalı, yol biziz! Yol bizi hep bekler, sabırla bekler, bizim ona dönmemiz için inatla bekler. Yoldan çıkmak bizim biz olmaktan çıkmamız anlamına gelir.
Yola çıkmanın yazgısıdır bu.



Dücane CÜNDİOĞLU