๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Denemeler => Konuyu başlatan: Hadice üzerinde 23 Kasım 2010, 07:39:06



Konu Başlığı: Bir yüreğin haykırışı
Gönderen: Hadice üzerinde 23 Kasım 2010, 07:39:06
Bir yüreğin haykırışı..



Bir yüreğin haykırışı bu…

Sıkıca hayata bağlı acıyı yaşarken gülebilen, ayrılığın kıskacını hiç düşünmeden yaşayan,yaşatılan bir yürek…
Amed gibi kerbelayı anımsatan bir Anadolu kufesinde , yaşanan tatsızlıklar ne kadar eritse de bedenini, onu üşütüp direncini kaldıran bir ses vardı. Evet o ses yüreğin sesiydi. Heval deniliyordu adına.
Amed’te bir terim bu denli etkili bir teselli oluyordu yüreklere, bir güç veriyordu bedenlere

Ta ki o yüreğin sesi kaybolana dek!
O yüreğin sesiydi ona yaşamayı öğreten,
her defasında sesinin kıyısında bekleyip elinden tutan.
O sesti ! belki hatalı olarak bir sese bağlı kalıp yaşama tutulan yüreği ilerde büyük yıkıntılar karşılayacaktı...
Yürek sese alışmışken tüm direncini o sesle korurken o ses bir gün kayalara çarpıp geri gelmeyeceğini hissettirmemişti.
Çarptığı kayalardan birisi onu kucaklayıp götürmüştü.
Ortada kalan yürek bir yangından kaçışan böcekler misali panik halinde bir oraya bir buraya koşuşurken zaman kekemeliğini koruyup acımasızca cevapsız kalıyordu karşısında!

Bir anlam bulamamıştı imlasız olmaya mahkum olmuştu.
Yitirilen sadece bir sesti dıştan küçük görünen bu duygusal tanım aslında yüreğin tek yaşama şansıydı.
O ses yoktu artık.
Karanlık bir sürece girerken o kocaman yürek eriyip bir nar tanesine dönüşmüştü adeta, bu kadar yıkılacağını tahmin etmese bile kendini zayıflığın kollarına bırakıvermişti.
Kim bilir belki bu benzetmeyi hayat ona yaparken farkında olmadan şunu izah etmişti.
Nar tanesi ufak küçük avuçta kaybolacak kadar ama ağza atılınca verdiği tat kocamandı!
Bu ayrıntının farkında olmadan görünüşüne bakıp kendini kahreden bir sürece girmişti artık.
Günler geçtikçe umutlar tükeniyor hayaller yarım kalıyordu.

Artık o sesten ümidini kesip belkisiz kalan yürek…
anlamsızca müdahale etmeden hayatında olup biten olgulara bakakalmıştı… biran düşünceye dalıp başka bir seçenek olmalıydı onu hayata döndürmeye derken….

Hiç ummadığı hiç beklemediği bir zaman diliminde bir ses… heval diyordu bu onun yüreğinin sesi değildi… her ne kadar bu ses tonu yabancı gelse de o an bir kıvılcım düşmüştü içine………

yakınlaşıp o sese kulak verip vermemeyle arasında bir döngü yaşarken hayat çoktan sulietini boynuna sarmış onu santim santim bitirmişti!

Onun istediği iki şey vardı.
Ya bana bir el…
Ya bana bir mezar…

El bulamayınca hayat ona mezarı hediye etmişti, son nefesini verirken kafasını semaya kaldırıp şöyle baktı. Ve dudağından çıkan o sözcükler acı bir tebessüm olup yağdı Amed’in kollarına….
AMED’TEN SÜRGÜN EDİLİRKEN KALAN HAYALLERİME SAHİP ÇIKIN
Son cümlesini tamamlayıp gözünü yummuştu amedin o gözü yaşlı sokaklarına bir acı tebessüm daha eklenmişti…


alıntı